Taht oyunları

Yakında bir oyun için İstanbul’a da gelecek olan Fransız aktör Gérard Depardieu, geçen günlerde Burkina Faso’da katıldığı safaride önüne çıkan iki aslanı vurup yediğini açıkladı. Nedeniyse iki aslanın gelip aracın önüne yatması ve türümüzün bu seçkin örneğinin araçtan çıkamaması.

Bu elbette kendisinin açıklaması. Ancak söz konusu aslan olduğunda işin gerçeği biraz daha farklı olabilir. Kim bilir! Deperdieu belki de mağduriyet ya da mecburiyetten değil aslanları kendisinde olmayan özelliklerini kıskandığı için vurup yemiştir. Peki bir aslanda olup da Depardieu’da olmayan özellikler neler olabilir? Göz atmakta yarar var.

Karizma: Aslanların doğal ortamda düşmanı olabilecek çılgınlıkta bir canlı yok. O ormanların kralı (Afrika savanalarında hep ormansız alanlarda gördüğümüz aslanların bu unvanı Hindistan gibi çeşitli Asya ülkelerinde ormanda yaşıyor olmasından geliyor.) Suda yakalanırsa timsah, yemek başında organize olmuş benekli sırtlanlar, bir de safariye çıkmış Depardieu... Bütün can sıkıcı unsurlar sadece bunlar. Besin zincirinin tepesinde, güçlü, kuvvetli, karizmatik...

Vahşi cazibe: Aslanların erkeği pek avlanmaz. Hatta günün büyük bölümünü yatarak geçirir. Onun asıl görevi dişisini memnun etmektir. Bunun için dişiyle günde yaklaşık 40 kez çiftleşebilir. Ama gözünüz kalmasın, zira dişinin gebe kalabilmesi için bu rakamın binlere ulaşması gerekiyor. Bu da takdir edersiniz ki güç gerektiren bir durum. Dişiler de gebe kalacakları aslanı bu yolla sınayarak iki yıl boyunca yavrularını koruyacak en güçlü kuvvetli aslanı seçmiş oluyor.

Tam donanım: Evinizde kedi varsa ondan da bilirsiniz. Aslan onun daha donanımlı ve hallice bir versiyonu aslında. Ağırlığı 250 kiloya kadar çıkabiliyor. Bu kiloya rağmen 1 saniye gibi kısa bir sürede 60 km/s hıza çıkabilecek kadar çevik. Bu performans 100 metre kadar sürse de onun için kâfi. Çene, diş, pençe ve bir de güç... İşini 100 metre içinde göz açıp kapayıncaya kadar halletmesini sağlayacak her türlü donanıma sahip.

İKİSİNİ DEPARDİEU YEDİ, KALDI 270

Küresel ölçekte doğadaki yabankedilerini korumak için çalışan Pantera ve Afrika Vahşi Yaşam Fonu’nun verilerine göre fazla değil bir asır önce aslanların dünya üzerindeki nüfusu 200 binden fazlaydı. Bugün ise 28’i Afrika, biri de Asya’da olmak üzere toplam 29 ülkede topu topu 30 bin civarında aslan kalmış durumda. Yani 100 yılda yüzde 80’i yok oldu. Bu nedenle aslanlar IUCN’nin (Dünya Doğayı Koruma Birliği) kırmızı listesinde (bitti-bitiyor) yer alıyor. Aslanlar birçok uluslararası anlaşma ile de korunuyor.

Burkina Faso’da ise 272 aslan yaşıyor (İkisini Gerard Depardieu yedi 270 kaldı). Yoksulluktan ihracatını da yapıyorlar. 1998-2008 arasında 134 aslan Burkina Faso’dan ihraç edilmiş. Yani satılmış. Bu, dünya aslan nüfusunun yaklaşık yüzde 5’ini oluştururken Burkina Faso’daki aslan nüfusunun da yüzde 49’una denk geliyor. Söz konusu ticarette en büyük pay tahmin edileceği üzere yüzde 77,6 (104 aslan) ile Fransa’nın.
Burkina Faso’daki aslan nüfusunun düşmesi biraz da Batı’nın ayıbı. Fransa 1896 yılından 1960 yılına kadar ülkeyi sömürmüş. Sonuç: BM gelişmişlik sıralamasında 187 ülke arasında 184’cülük. Ülkede ölüm oranının yüksekliğinden

40’lı yaşları görmek neredeyse mucize.
Ülkedeki tarım ve hayvancılık bu nedenle yaşamsal önemde. İstihdamın yüzde 90’a yakını da bu alanda. Ancak ne var ki, yoksulluk ve açlıkla mücadele için ekilen her tarla, kurulan her çiftlik aslanların ve daha birçok canlının yaşam alanını ya yok ediyor ya da parçalıyor.