Güncelleme Tarihi:
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2016 verilerine göre, 2.7 milyonu aşan sığınmacı nüfusun yaklaşık yüzde 80’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre ise, işgücüne katılamayan kadınlar ve kız çocuklar toplum tarafından yabancı ve kaynakları haksız yere kullanan kişiler olarak algılanıyorlar. Suriyeli sığınmacılar, 2011’den bu yana hayatımızın bir parçası. Yarısından fazlası, eğitim çağında. Ancak Türkiye’nin Suriyeli çocukların eğitimine yönelik izlediği politikalar, uzun süre, geri dönecekleri varsayımı üzerinden geliştirilmeye çalışıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, ancak 2015-2019 Stratejik Planında ilk defa sığınmacıların eğitimine yönelik planlara da yer verdi. Bu yıl resmi bir okula giden Suriyeli çocuk sayısı 170 bin 152. Türkçe eğitim veren veren devlet okuluna gidenlerin sayısı ise 66 bin 875. UNICEF’in 2016 araştırmasına göre tahmini olarak 370 bin çocuk, devlet okulu, Suriye okulu veya geçici eğitim merkezi olsun, okul dışında.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Kadın ve Kız Çocuklar için Güvenli Alanlar (Kadın Sağlığı Danışma Merkezleri) oluşturmaya başladı. Türkiye’nin farklı illerinde 23 merkez var şu anda. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ile birlikte çalışıyorlar. Suriyeli sığınmacılar arasında bu merkezlerin adı kısaca ASAM. İstanbul Fatih’teki merkezde, farklı yaşlardaki çocuklarla hayatlarını ve hayallerini konuştuk.
Sözdar Hasan (13)
HİP-HOP GRUBUMUZ VAR, SAHNEYE ÇIKIYORUZ
Dolapdere’de oturuyoruz. Türkiye’ye beş sene evvel geldik. Türkçem Arapçamdan daha iyi, seninle Türkçe konuşmayı tercih ederim. Piri Reis Ortaokulu’na gidiyorum. Aslında 7. sınıfa gitmem lazımdı ama 5. sınıfı iki kere okudum. Pazartesi ve salıları halkoyunları kursuna gidiyorum. Erzurum yöresinden atabarı çalışıyoruz. Sınıf arkadaşlarımla kurduğumuz bir hip-hop dans grubumuz var. 15-20 kişiyiz. Birkaç kez İstiklal Caddesi’nde bir yerde, Zeytinburnu’nda, bir de Emirgân mıydı neydi, orada sahneye çıktık. Boş zamanlarımda mahalledeki parkta bisiklete binmeyi seviyorum. Büyüyünce polis müdürü olmak istiyorum. Bizim mahallede çok hırsız var, hırsızları yakalamak istiyorum. Bizim eve de girmeye kalkarlarsa kafalarını kırarım.
Azar Annan (13)
KİMLİĞİM YOK, OKULA GİDEMİYORUM
Der Zor’dan Türkiye’ye geleli takriben 1.5 sene oldu. Tarlabaşı’nda yaşıyoruz. Annem ve üç kardeşimle birlikte yaşıyoruz. Babam yok. Abilerim tatlıcıda çalışıyor. Geçerli kimlik belgem olmadığı için okula gidemiyorum. Oyalanmak için cep telefonumla oynuyorum. Bir de ASAM’a gidiyorum. Orada eğitimlere katılıyorum. Çok az Türkçe biliyorum. Büyüyünce ressam olmak istiyorum.
Govran Dbag (15)
BABAM ÖLÜNCE HALEP’TEN GELDİK
İsmimin anlamı tolerans. Ben de toleranslı biriyim. Kimliğim yok, okula gidemiyorum. Babam öldü. Halep’ten İstanbul’a annem ve kardeşlerimle geldik. Halep’teyken 6. sınıftaydım. Arapça dersinde iyiydim. Sınıf öğretmeni olmak istiyordum, hâlâ da istiyorum. Gazi Mahallesi’ni seviyorum. İnternetten Türkçe öğrenmeye çalışıyorum. Hiç arkadaşım yok. Bazen evden çıkıp parka gidiyorum, o kadar. Türkçe bilseydim sokağa daha rahat çıkardım. Burada tanıdığımız başka Suriyeliler de yok, sadece ailemi görüyorum.
Aya Dbag (13)
BÜTÜN GÜN EVDEYİM, ARKADAŞIM YOK
Halep’ten geleli bir yıl oldu. Gazi Mahallesi’nde oturuyoruz. Kimliğim çıkmadığı için okula gitmiyorum. Türkçe bilmeden yaşamak zor. Bütün gün evde oturuyorum. İki erkek, dört kız kardeşiz. Kardeşlerimin hiçbiri okula gitmiyor. En büyük kardeşim 19 yaşında, tekstil atölyesinde çalışıyor. Burada hiç arkadaşım yok. Üniversiteye gidebilsem çocuk doktoru olmak isterdim.
Lamar Kraim (9)
İKİNCİ SINIFTAYIM, OKUMA YAZMA ÖĞRENEMEDİM
Şam’dan üç yıl önce geldik. Şam’daki evimizi çok az hatırlıyorum. İkinci sınıftayım. Okulu seviyorum. Ama okuma yazmayı daha öğrenemedim. Sınıfta Suriye’den gelen tek öğrenci benim. En sevdiğim oyun saklambaç. Beş kardeşiz, ben en küçükleriyim. Sadece ben ve ablam okula gidiyoruz, büyükler evde oturuyor. Türkçe konuşmayı da sadece ben ve ablam biliyoruz. Annem biraz Türkçe biliyor. Sokağa çıkınca onlara çevirmenlik yapıyorum. Evde sadece babam çalışıyor. Her gün okuldan çıkıp ASAM’a gidiyorum. Orada İngilizce öğreniyorum, oyun oynuyorum. Büyüyünce gemi mühendisi olmak istiyorum. Eminönü’nden gemiye biniyoruz bazen. Süslü giyinmeyi seviyorum. Tacımı annem aldı.
Ranim Alani (10)
BUGÜNE KADAR HİÇ KİTAP OKUMADIM
Yedi ay önce Halep’ten geldik, Tarlabaşı’nda oturuyoruz. Babam iki kere evlenmiş; 4 erkek, 3 kız kardeşiz. Sururi İlköğretim Okulu, ikinci sınıftayım. Arapça okuma-yazmam yoktu, Türkçeyi de zor anlıyorum. Büyüyünce yazar olmak istiyorum, hikâyeler yazacağım. Ama bugüne kadar hiç kitap okumadım. Bir de sınıf öğretmeni olmak istiyorum. Okuldan çıktıktan sonra ödevlerimi yapıp ASAM’a gidiyorum. Orada Türkçe ve İngilizce öğreniyorum. Türkçeyi öğrenmek daha kolay. Şu anda sokağa çıktığımda, bakkala gittiğimde mesela işaret diliyle anlaşıyorum. Sokakta oyun oynadığım arkadaşlarımın hepsi Türkiyeli.
Elin Felmez (11)
JAPONYA’YA GİDİP BÖCEKBİLİMCİ OLACAĞIM
Kamışlı’dan Türkiye’ye geleli dört yıl oldu. Fatih’te oturuyoruz. Ben Kürt’üm. İskenderpaşa İlköğretim Okulu’na gidiyorum. Altıncı sınıftayım. Bazen dersleri anlayamadığım oluyor, öğretmenime soruyorum. Öğlenci olduğum için akşam eve geç geliyorum. Ancak ödevlerimi yapıp, yemek yiyip uyuyorum. Haftasonu Kuran kursuna gidiyorum. En sevdiğim ders fen bilimleri. Büyüyünce böcekbilimci olmak istiyorum. Kimsenin bilmediği bir böcek bulmak isterim. Şimdilik evdeki böcekleri inceliyorum. Sinekleri, örümcekleri küçük kavanozlara koyup saklıyorum. Şu anda incelediğim iki örümcek var. İnternetten Japonca öğreniyorum. Japonya’ya gidip orada böcekbilim okumak, orada çalışmak istiyorum.
Evlin Muhammed (11)
EN SEVDİĞM GRUP TAHRİBAD-I İSYAN
Halep’ten geleli dört sene olmuştur. Orada okula daha yeni başlamıştım. Türkçeyi evde kendi kendime öğrendim. Üç kardeşiz, ben ortancayım. Taksim Ortaokulu, 3. sınıfa gidiyorum. En sevdiğim ders İngilizce. Arkadaşlarımla eğlenmek için sokakta ip atlıyoruz. Boş zamanlarda ASAM’a gidiyorum, en çok dans etmeyi seviyorum. Hip-hop müzik dinliyorum. En sevdiğim grup Tahribad-ı İsyan. Büyüyünce inşaat mühendisi olacağım. Suriye’ye dönüp yıkılan binaları tekrar yapacağım. Bence mesleklerde erkek-kız ayrımı yapılmamalı. Suriye savaşta yıkılmasaydı başka bir meslek seçebilirdim. Bence her şeyi yapabilirim ben. Kafama bir şey koydum mu, yaparım. Keşke bütün dilleri konuşabilseydim.
Şam Şabani (11)
KELOĞLAN MASALLARINI SEVİYORUM
Fatih, Karagümrük’te oturuyoruz. Akşemsettin İlkokulu 4. sınıftayım. İki erkek kardeşim var. Şam’dan dört sene evvel geldik, annem babam bana yaşadığımız şehrin ismini vermiş. Ama Şam’ı hatırlayamıyorum. En sevdiğim ders Türkçe. Hafta sonları ailemle geziyoruz. Vialand’de bir gemi var, ona binmeyi seviyorum. Abim 16 yaşında, Suriye okuluna gidiyor. Bizim evde Türkmence konuşuluyor. Annemle babam tercümanlık yapıyor. Bize gündüzleri anneannem bakıyor. Büyüyünce beden eğitimi öğretmeni olmak istiyorum. Atletizmde iyiyim, sınıfta herkesi geçiyorum. En sevdiğim kitap Keloğlan masalları. En sevdiğim oyun saklambaç. İrem Derici’yi dinlemeyi seviyorum. Müziği cep telefonundan dinliyorum.
Yumna Kraim (14)
CERRAH OLUP SURİYELİLERİ İYİLEŞTİRECEĞİM
Lamar’ın ablasıyım. Şam’dan çıkıp Yemen’e gittik önce. Orada 1.5 sene kaldık. Sonra Bursa’ya gittik, oradan İstanbul’a geçtik. Bursa’da da 6 ay kaldık. Tarlabaşı’nda oturuyoruz, Taksim Ortaokulu 7. sınıfa gidiyorum. Türkçe öğrenmek için kursa gittim. En sevdiğim ders fen bilimleri. Büyüyünce cerrah olmak istiyorum. Burada yaşayan veya Suriye’deki Suriyelilere yardımcı olmak istiyorum çünkü. Ama Türkçem iyi olmadığı için sınıfta anlatılan her şeyi anlayamıyorum. Şam’ı, evimi, ailemizin geri kalanını çok özlüyorum. Telefonla konuşuyoruz onlarla. Okuldan çıkıp eve gittiğimde hiç bir şey yapmak istemiyorum. Ne müzik dinlemek, ne kimseyle konuşmak. Tek başıma kalmak istiyorum. Ülkemi düşünüyorum, Şam’ı düşünüyorum.
Murat Erdoğan / Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (HÜGO) Müdürü
YÜZDE 80’İ KALACAK
Türkiye artık bu insanların kalıcı olduğunu kabul etti ve bundan kaçış yok. Devlet de birtakım alanlarda politika üretmeye başladı. Örneğin geçici eğitim merkezi denen okullara ağırlık veriliyordu, şimdi Suriyeli çocuklar Türkiye eğitim sistemine entegre edilmeye çalışılıyor. Ben gelenlerin yüzde 80’den fazlasının kalacağını düşünüyorum. Devlettekiler de yüz yüze görüştüğünüzde aynı fikirde ama resmi ağızlara döküldüğünde kimse bundan bahsetmek istemiyor. Suriye’deki savaş rayına otursa bile, bu yenilerin gelmesini önler, zaten burada olanların dönmesini sağlamaz. Çünkü orada ortam hâlâçok kritik, burada hayatını kurmuş olanların dönmesini beklemek hayal. Ayrıca Türkiye’nin kabul etmek zorunda kaldığı yeni formülde Esad kalıyor. Esad’ın kaldığı bir ülkeye, bugün buradaki Suriyelilerin dönmesi çok zor. Esad’a göre buradakiler tamamen vatan haini. En büyük düşmanı olan ülkeye gelmişler, oraya sığınmışlar. Avrupa’ya gitmelerini de beklemiyorum. Son yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin yüzde 60’tan fazlası, “Başka bir ülkeye gitme imkânın olsa, gider misin?” sorusunu “Hayır” diye cevaplıyor. Bu insanlar eğitim, meslek ve dil yetersizlikleri, muhafazakâr yapıları itibariyle Türkiye’yi tercih edecekler. Politikacılarımızın Avrupa’ya “Açarız kapıları, göndeririz hepsini” demesinin bir anlamı yok.