Güncelleme Tarihi:
◊ Bugüne kadar 38 ülkede konser verdiniz ve birçok defa ülkemize de geldiniz. Buradaki konserlerinizi ve Türk dinleyicisini nasıl hatırlıyorsunuz?
- Çoktan 56 ülke oldu ve evet, Türkiye’ye de birçok kez geldim. Türk dinleyicisini çok sıcak buluyorum. İstanbul’daki geceler muhteşem oluyor. Çünkü sizinle birlikte müziğin parçası olmak istiyorlar.
- Aslında ikisinin bir karışımı. Albümümüz “Songs From Other Places”ten şarkılar olacak. Jim Tomlinson ve Art Hirahara ile yoğunluğumuzu anlatmak güç. Üçümüz bir araya gelince sanki tek bir sese oluyoruz. Yani hem albümden şarkılar, hem eski kayıtlarımız hem de daha kaydını yapmadığımız yeni çalışmalarımız olacak.
◊ Yılın 200-300 gününü evinizden uzakta, konserlerde geçiriyorsunuz. Yorucu değil mi?
- Evet, yorucu tabii. Hele de 2020-2021’de yapmamız gereken konserlerin de bu yılın üstüne bindiğini düşününce... Ama bu turnelerden sonra bize daha iyi gelen, evimizde daha çok vakit geçirebileceğimiz bir ritim bulacağımızı düşünüyorum. Turnelere asla ara vermeyeceğiz. Çünkü heyecanımızı, şarkılarımızı, müziğimizi dünyanın her yerinde paylaşabilmek bir ayrıcalık bence.
◊ Sahnede hep “keyfi acayip yerinde” bir haliniz var. Gerçek hayatta da öyle misiniz?
- (Gülüyor) Değilim tabii... Ama müzik ve müziği insanlarla paylaşmak, bir kez daha söylüyorum; bir ayrıcalık ve çok büyük bir keyif. Müzik sayesinde bir insanın bir gününün bile daha iyi olmasını sağlayabiliyorsam, bu iyi bir iştir. Müzik beni iyileştiriyor ve kurtarıyor.
◊ Ünlü saksafoncu Tim Tomlinson ile evlisiniz. Kocanızın müziğinizdeki etkisi ve önemi nedir? Bir de özel hayatınızı merak ediyorum, evde sabahtan akşama müzik mi konuşursunuz?
- Bizimki müzik dolu bir hayat. Tabii ki gündelik hayatımızda birbirimizin müziğini paylaşıyoruz. Aramızda ilginç olan, paylaştığımız bir sürü şey ve fikrin yanında farklı kültürlerden gelmemiz. Gençliğimizde yaşadığımız farklı deneyimler sayesinde farklı şeyleri bir araya getirebiliyoruz.
◊ Bir yemek olsaydı, yaptığınız müziği nasıl tarif ederdiniz?
- Kendini ifade etmek isteği... Paylaşmak, iletişim kurmak, insani deneyimin bir parçası olmak, insaniyeti kutlamak, neşe, acı, umutlar... Amacım hikâye anlatmak.
◊ Kariyerinize Londra’daki bir kafede, Cafe Boheme’de şarkı söyleyerek başladınız. Ara sıra hâlâ gidiyor musunuz oraya?
- Maalesef... Ama çok yakınında Ronnie Scott’s Club var. Orada her sene 1 hafta sahne alıyorum.
◊ Aslında şarkıcı olmak gibi bir niyetiniz yokmuş. Aileniz ve arkadaşlarınız için şarkı söylermişsiniz. Peki şimdi? Hâlâ onlara şarkı söylüyor musunuz, yoksa sizi dinlemek için artık konserlerinize mi gelmeleri gerek?
- Ben tüm gün şarkı söylerim. Sahnede ya da dışında. Bulaşık yıkarken bile. Tek başıma ya da başkaları varken...
◊ Yeni bir tartışma var: Konser sırasında cep telefonlarıyla kayıt yapılması konusunda siz ne diyorsunuz?
- Bence bu dikkat dağıtan bir şey. Sahnedeyken oradaki insanlarla yolculuğa çıkmak istiyorum, başka bir dünyaya, başka yerlere gidiyoruz. İşte o sırada kayıttaki bir telefon, o yolculuğu mahvediyor.
Bazen bir şarkıyı sadece içindeki bir söz hoşuma gittiği için seçiyorum
◊ Birçok Fransızca şarkınız var. Sizce dillerin müzikalitesi diye bir şey var mı?
- Şarkıcı olmadan önce dil, edebiyat ve şiir öğrencisiydim. Benim için bir şarkı bana elbette dokunmalı ama aynı zamanda her sözünde bir şiirsellik olmalı. Sözleri severim. Bir sözün şiirselliğini severim. Bazen bir şarkıyı sadece içindeki bir söz hoşuma gittiği için seçiyorum.