Güncelleme Tarihi:
İtalyan’a sormuşlar “Makarnadan başka neyiniz var?” diye “Sophia Loren” yanıtını vermiş. Çocukluğu sefalet içerisinde geçmiş. Sonra bir güzellik yarışması, ardından 15 yaşında sette karşılaştığı film yapımcısı Carlo Ponti’ye âşık olmuş. 37 yaşındaki evli adama önce yaşamadığı baba şefkati ile yaklaşmaya çalışmış. Sonra adeta sığınmış, Napoli bataklığından çıkarak bir ikona haline gelmiş.
Sophia Loren, gerçek adıyla Sofia Villani Scicolone, bugün 80 yaşına basıyor. O zamanlar İtalya’da yasak olan boşanmaya takılmış, sevdiği adamla evlenebilme düşü. 28 yaşında ‘La Ciociara’ (Kızım ve Ben) ile Oscar heykelciğini havaya kaldırmış. Hollywood’a kapağı atınca tüm erkek rol arkadaşlarından flört teklifleri almış. Marlon Brando, Cary Grant, Clark Gable... Hepsini nezaketle geri çevirmiş. İtalya’da boşanma yasallaşınca sevdiği tek adam Carlo Ponti eşinden ayrılarak nihayet kendisi ile Meksika’da evlenmiş. Sonra çok istediği iki çocuğu Carlo Jr. ve Edoardo’yu doğurmuş. 2007’de eşi Carlo Ponti ölünce dünyası yıkılmış. Oğullarını, gelinlerini, torunlarını bir araya getirerek yanına almış. Yeni bir hayata açılmış. “Şöyle bir geçmişime baktığımda ne mesleğime ne aileme nankörlük ettim. Hangi bataklıktan, nasıl çıktığımı biliyorum. Bunu ilk ve son aşkım Carlo Ponti’ye borçluyum” diyor büyük yıldız. 80. doğum gününü kutlayan Sophia Loren’i oğlu Edoardo Ponti’yle konuştuk.
ANNE YERİNE SİNYORA DEDİM
Sophia Loren’i siz nasıl tanımlarsınız?
-O, bir gökkuşağı gibidir. Renkten renge girer bunu yaparken de aşkı, düş kırıklığını, tutkuyu, coşkuyu, umutsuzluğu, mutluluğu, mutsuzluğu, iyiliği, kötülüğü rahatlıkla ayırt eder. Akıllıdır, tutucudur, güçlüdür, inatçıdır. Ama her şeyden önce savaşı sonra sefaleti görmüş, ardından şöhrete ulaşmış ancak her zaman kocasını sevmiş, ailesine düşkün, mütevazı bir kadın olarak ayakta kalabilmiş bir annedir. Bir de Napolili olmasıyla hayat boyu gurur duymuştur. Onun için Napoliten olmak bir ayrıcalıktır.
Annenizle ilk kez yönetmen-oyuncu olarak kameralar arkasında ve önünde bulundunuz. O anlarda neler hissettiniz?
-Öncelikle eser çok güzeldi. Jean Costeau’nun tek perdelik ‘The Human Voice’ (İnsan Sesi). Sette asla anne-oğul durumu yaşanmadı. Hatta ‘Anne’ yerine zaman zaman ‘Sinyora’ diye hitap ettim. Burada annemin oyunculuğunu tekrar keşfederek bir kez daha hayran kaldım. Çok ciddiydi. Çekimler boyunca -ki 6 hafta sürdü- ne istediysem yaptı. Provalara bile gerek kalmadı. İşte renkten renge uçmanın, bir gökkuşağı olmanın, sonra bunu bütün heybetiyle yansıtmanın zevki bu olsa gerek. Kısacası harika bir deneyimdi.
Bir süredir annenizle yapışık yaşıyorsunuz adeta. Ve Sophia Loren 80 yaşına basıyor. Bunu nasıl karşılıyor?
-Annemin yaşıyla hiçbir zaman sorunu olmadı. Doğasını olduğu gibi karşıladı ve karşılıyor. Babam Carlo Ponti’ye çok âşıktı. Ölümü onu sarstı. Elbette iki oğlu, ben ve müzisyen kardeşim Carlo Jr. onu hiç yalnız bırakmadık. Gelinleriyle, torunlarıyla iç içe yaşamaktan çok mutlu. Böylesine güzel bir insanın oğlu olmak sadece gurur verir daha ne istenebilir ki! Doğum günün kutlu olsun sevgili annem.