Güncelleme Tarihi:
Boğaz’a dalmak nasıl?
İstanbul’a kadar gelip de Boğaz’da dalmamış olsaydım büyük eksiklik hissederdim. Burası dünyanın en özel köşelerinden biri. Siz İstanbul için ‘kıtaların birleştiği yer’ diyorsunuz ya. Bana kalırsa yanlış biliyorsunuz. Aşağıdan bakınca burası kıtaların değil, denizlerin birleştiği yer. Kuzeyde Karadeniz, güneyde Marmara. Su daha soğuk olur diye bekliyordum ama o kadar değildi. Sonra görüş mesafesi de daha düşük olur diye tahmin ediyordum. Hiç de fena değildi. Dört-beş metreden dipteki çakıllar seçilebiliyordu.
Hiç balık gördünüz mü?
Ben görmedim. Sen?
Bir şeyler gördüm ama lüfer miydi yoksa kefal mi anlayamadım.
Sen bir de Kızıldeniz’de dalmalısın. Gördüklerinle aklını kaçırırsın...
Orada yaşıyorsunuz değil mi?
Yok, sadece antrenman için gidiyorum. Ama her gidişimde en az 5-6 hafta kalıyorum.
Bugüne kadar en heyecanlı dalışınız hangisiydi?
Çok fazla anım var. Ama bir keresinde kıştan sonra yine antrenmanlara başlamıştım. Çok derin bir dalış değildi. Yine Şarmelşeyh’deydik. Kıyıdan epeyce açıktaydık. Su daha derindi ama ben 40 metreye inecektim. Sakin bir şekilde, gözlerim kapalı, yavaş yavaş, hayal kura kura. İneceğim derinliğe vardığımda yavaşça gözlerimi açtım. Bir de ne göreyim! Dev bir manta balığı üstüme gelip bana pike yapıyor. Etrafımda bir tur attı ve gözden kayboldu. Dünyada bunun başınıza gelebileceği başka bir yer yok. O anda, orada, o derinlikte olmanız lazım.
Köpekbalığı..
Çok.
Gerilmiyor musunuz onları görünce?
Hayır, onları seviyorum. Çok güzeller. Ama en eğlencelileri yunuslar. Bir keresinde 15 yunusluk bir sürü sardı etrafımı. Nasıl oyuncular! Kim olduğumu merak ediyorlar, etrafımda dönüyorlar; kabloları, onlara takılı olan aletleri yokluyorlar. Bizim dipte belirli aralıklarla lambalarımız var. Fırtına yok, bir şey yok; durup durup kırılıyor, bozuluyorlar. O gün anladım lambaları meraklı yunuslar ısırıp bozuyormuş.
Havasız kalıp suyun içinde boğulmak... Hiç “Oksijene kavuşamadan öleceğim” korkusu yaşadığınız oldu mu?
Evet, bir keresinde 90 metreye dalmıştım. Tam dibe indiğimde iki bacağıma birden kramp girdi. Canım çok yanıyordu ve bacaklarımı hareket ettiremiyordum. Yukarıda beni bekleyen antrenman arkadaşlarım vardı ama aşağıda ne olduğu konusunda hiçbir fikirleri yoktu. Tekrar nefes alabilmek için aşağı uzanan halattan kollarımla kendimi yukarı çekerek yukarı çıkmak zorundaydım. Yüzeye çıkıp çıkamayacağımdan emin değildim.
Bugün burada olduğunuza göre yüzeye çıkabilmenize çok sevindim...
Başınıza böyle bir şey geldiğinde kurtulmanın tek yolu strese girmemek. Çünkü kısıtlı oksijeninizi bir de stresle paylaşmak zorunda kalırsınız. “Tamam şimdi sakin olmam lazım” dedim kendi kendime. Başarıp başaramayacağımı bilmiyordum ama başka çarem de yoktu.
Veee nefes!
Evet, yüzeye çıktığınız o anda yaşadığınızın gerçekten tadına varıyorsunuz!
2 DAKİKA 11 SANİYE NEFES TUTMAMI SAĞLADI
Boetticher, Alman ordusunu eğitiyor ve dünyanın çeşitli yerlerinde nefes tutma workshop’ları veriyor. Benzer bir çalışmayı İstanbul’da da yaptık.
Çalışma sırasında söylemediniz. Ne kadar tutabildim nefesimi?
Çok iyi bir öğrenciydin! Birçok insan için ‘rahatlamak’ zor bir şeydir. Onlara ne kadar kendilerini rahat bırakmalarımı söylesem de kendilerini kasarlar ve oksijen harcarlar. Sen, daha ikinci denemede bana ve suya güvenmeyi öğrendin. Suyun içindeyken muhtemelen gözlerini de kapattın.
Evet, kapattım.
Gördün mü bak, belki de hayal kuruyordun o sırada. Sonuç da bu yüzden çok iyi oldu. Dördüncü denemede tam 2 dakika 11 saniye tutabildin nefesini.
Rekorum yıllaaar yıllar önce, 1 dakika 40 saniye falandı. O da sigaraya başlamadan önce...
BİRKAÇ SANİYE DAHA CANLI KALMAK İSTER MİSİNİZ?
Suyun altındasınız ve yüzeye kavuşana kadar biraz dayanmaya ihtiyacınız var... ‘Nefeslerin Efendisi’nden hayat kurtarabilecek bu tüyolar işinize yarayabilir...