Güncelleme Tarihi:
Kayahan’ı (Açar) kaybettik. Türkçe popun popüler ismi, epeyce bir süredir tedavi görmekteydi. Yattığı hastanenin ilgilileri, sanatçıyı ‘3 Nisan sabahı’ kaybettiğimizi duyurdular.
Sağlık açısından hep inişli/çıkışlı bir yaşamı oldu. Bu son rahatsızlığı öncesinde de çok ciddi hastalıklarla yüz yüze gelmiş ama uygun tedavi sonrası bunları atlatmış ve hayata kaldığı yerden devam etmişti. Ama bu sefer olmadı, hayat (ne yazık ki) bildiğini okudu.
Türkçe popta 60’lı yıllardan beri varlığını sürdürmekteydi. Basının o zamanlar, ‘genizden gelen kaliteli sese sahip olan Ankaralı şarkıcı’ şeklinde anmayı sevdiği Kayahan, uzun süre hep Ankara’da kaldı ve oradan müziğin merkezi olan İstanbul’a sıçrama/gelme hayalleri kurdu, planları yaptı. Ankara yıllarında başta Alpay olmak üzere kayda değer epeyce isimle/müzisyenle çalışma, kendini geliştirme fırsatı buldu -ki müzisyen ve şarkı yazarlığından vokalistliğe geçmesi de o zamanlar orkestrasında çalıştığı Alpay’ın ısrarı ile olmuştur. Bestelerini dinleyen ve onun tarafından seslendirilmesini isteyen Alpay, Kayahan’a, “Bunlar farklı ve güzel şarkılar. Bunları asıl sahibi, yani sen söylemelisin” demiş, bu fikir ve destek sonrasında Kayahan kendi şarkılarını seslendirmeye karar vermişti.
1982 yılında yayınlanan ‘Canım Sıkılıyor Canım’ adlı albüm de umulanı gerçekleştirmeyince Kayahan planlarını/kararlarını gözden geçirmek zorunda kaldı. Şarkılarının gücünden hiç şüphe duymamıştı ama her nedense bu şarkılar kendi sesinden bağırlara basılmamıştı; demek ki bu şarkılar için çok iyi ve çok popüler bir başka ses gerekmekteydi.
Bu düşünce sonrası kesişti yolları Nilüfer ile. Eurovision sebebiyle mahcup bir biçimde başlayan işbirliği, zaman içinde arttı/güçlendi ve her ikisine de büyük bir başarı getirdi, yeni pencereler/kapılar açtı.
Bu işbirliği Türkçe pop alanında görülen en uzun süreli takım çalışması oldu. Kayahan besteledi/Nilüfer söyledi ve ikili milyonlarca nüsha albüm satarak 90’lı yılların sonuna kadar birlikte geldi.
Denilebilir ki, müziğe 70’li yıllarda parlak bir giriş yapmış ve sonraki yılları hep yukarda ve her zaman ilk üç ismin arasında geçirmiş Nilüfer, 80’li yıllar gibi zor ve ne yöne gideceği belirsiz zamanları, Kayahan ve şarkıları sayesinde en tepelerde geçirmiştir.
90’lar da öyle. Bir genç isim patlamasıydı bu yıllar ve yeni kuşak dinleyici, araya giren 12 Eylül arabeski sebebiyle, eski kuşağın pop yıldızlarına da uzak durmaktaydı. Çok az istisnası oldu bunun. Onno Tunç destekli Sezen Aksu, Şehrazat katkılı Ajda Pekkan, Kayahan’a sırtını yaslamış Nilüfer ve az sayıda birkaç isim daha.
Bu yılları Nilüfer daha da yükseklerde geçirdi. Yine ilk üçteydi ama albümleri, diğerlerinden fazla satmaktaydı artık.
Tarkan’dan Sezen Aksu’ya, Mustafa Ceceli’den Nilüfer’e çok sayıda isim, Kayahan için bir albümde toplanmış, ona saygılarını iletmekteydiler. Belki aceleden, belki yeterli kontrol sağlanamadığından, iyi bir albüm olamamıştı. Ama çok sattı. Belki bu, Kayahan’ın son günlerinde yüzünü güldürmeye yetebilmiştir.
Kayahan diskografisi Nilüfer’den, Nilüfer’in sesiyle anlamlı. Başka türlü hep eksik, hatta çıplak kalıyor. Belki de Kayahan’a çakılacak en iyi saygı selamı, Nilüfer’in seslendirdiği Kayahan şarkılarının, arka arkaya (orijinal versiyonlarıyla) birkaç diskte toplanmasıdır.
Sanatçının ve şarkılarının kıymeti en iyi böyle anlaşılabilir, bu şekilde ortaya çıkabilir.
Kayahan aramızdan ayrıldı. Ama şarkıları hayatımıza eşlik etmeyi sürdürecek. Ölümsüz olan zaten şarkılardır.
"YAŞANACAK GÜNÜMÜZ VARMIŞ"
29 Mart 1949’da İzmir’de doğdu.
1973 yılında Nur Hanım ile evlendi ve 1975’te kızalır Beste dünyaya geldi.
1986'da Geceler isimli şarkısıyla Akdeniz Müzik Yarışması’nda Altın Portakal Ödülü'nü aldı. Bu ilk uluslararası ödülü oldu.
1990 yılında Eurovision’da ‘Gözlerinin Hapsindeyim’ ile Türkiye’ye temsil etti.
Yine 1990’da Nur Açar’dan boşanıp Lale Hanım ile evlendi. Bu evlilik uzun sürmedi, 1996’da ayrıldılar.
3 Haziran 1991’de çıkardığı Yemin Ettim ile satış rekorları kırdı. Sloganı “Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz” olmuştu.
1992 yılının 29 Ekim kutlamalarında Ankara Kızılay Meydanı’nda verdiği konseri 160 binden fazla insan izledi. Tarihi bir katılımdı.
1999’da üçüncü kez evlenen Kayahan, hayatını ölene dek beraber kaldığı İpek Tüter ile birleştirdi. 2000 yılında doğan Aslı Gönül, ‘Büyük Usta’nın ikinci çocuğu oldu.
İstanbul günlerini sonlandırıp Balıkesir’in Gömeç ilçesinde İntaland Sevgi Köyü’ne yerleşen Kayahan, bütün cadde ve sokakları kendi şarkılarının isimleriyle adlandırılmış bu beldede Geceler ve Mavilim Caddesi’nin kesiştiği Hülyam Çıkmazı’nda yaşadı.
2005, daha önce bir kez yendiği kanser metastaz yaptı. Tekrar yumuşak doku kanseri oldu.
2014, üçüncü kez yumuşak doku kanserine yakalandı. Bunu atlatamadı.
14 Şubat 2015’te Sevgililer Günü’nde son kez sahneye çıktı. Yanında eşi İpek Açar ve Nilüfer vardı.
3 Nisan 2015’te hayatını kaybetti.
1990 yılında kansere yakalandığında ‘Yemin Ettim’i yazan Kayahan, o günler için, “Yaşanacak günümüz varmış. Ölüm bir ceza değildir, ben öyle düşünüyorum. Devlet hastanesine gittim, Çapa’da tedavi oldum. Söylediklerine göre 6 ay ömrüm kalmıştı. Şu anda onların verdiği sürenin üstünden 21 sene geçti. 10 sene önce tekrar etti, yine tedavi gördüm” demişti.
45’likleri
1978 - Neden Olmasın & İstanbul Hatırası
1980 - Bekle Gülüm & Ateş
1981 - Canım Sıkılıyor Canım & Bu Gece Sen Daha Güzelsin
2011 - 365 Gün Hayatımın Tamamısın
2013 - Mevsim Hala Sen
Albümleri
1981 - Canım Sıkılıyor Canım (Uzunçalar)
1987 - Merhaba Çocuklar
1988 - Benim Şarkılarım
1989 - Benim Şarkılarım 2 Siyah Işıklar
1991 - Yemin Ettim
1992 - Odalarda Işıksızım
1993 - Son Şarkılarım
1995 - Benim Penceremden
1996 - Canımın Yaprakları
1997 - Emrin Olur
1999 - Beni Azad Et
2000 - Gönül Sayfam
2002 - Ne Oldu Can?
2004 - Kelebeğin Şansı
2007 - Biriciğim’e
2012 - 365 Gün
2013 - Mevsim Hâlâ Sen
2014 - Kayahan En İyileri No.1
'İÇİMDE ORDULAR KURDUM'
Hakan Gence’nin Kayahan ile yaptığı röportajdan: İçimde ordular kurdum
"‘Odalarda Işıksızım’ ve ‘Yemin Ettim’ çıktığı zaman ‘Kayahan bitti’ diyenler oldu. Öngöremediler. Aslında herkes beğense benim için tehlikeydi. Çünkü Türkiye için şarkı yazdım. Bu bir felsefe. Siz başka bir felsefede olabilirsiniz."
"İçimdeki çocuğu ezilmesin, üzülmesin diye korumak istiyorum. Bu yüzden de içimde ordular kurdum. Varsın beni öyle bilsinler. Ben hayatımda kimseyi kırmadım. Bana dokunmayana dokunmadım. Ama sevdiklerime dokunmak isteyenlere misliyle dokunurum."
Mehmet Yaşin’in Kayahan ile yaptığı röportajdan:
“Çocuklukta, kuyruğundan tuttuğumuz orucun sahur sofralarına kalkıp, annemin yaptığı kete aklıma gelir hemen. Orucu kuyruğundan tutmak demek, iftara kadar değil de acıktığın ana kadar tutmak demek. Kete, bildiğimiz unla yapılan, yağa bayağı doymuş bir hamur işidir. Onu yediğinde acıkmazsın. Bu da işin hilesi. Bir de Paşakapısı Ortaokulu'nda okurken, Salacak'ta midye çıkarıp, iki taşın üstüne koyduğumuz tenekenin üstünde pişirdiğimiz midyeler geliyor aklıma. Bunlar benim, 'kendin pişir kendin ye'nin ilk örneğidir.”
“Ben yemeği unuttuğum zaman daha iyi beste yaparım. Daha doğrusu iyi beste yaptığım zaman yemeği unuturum, o anda her şeyi unuturum çünkü. Besteyi bitirdiğimde kendime ödül verir, varsa Galatasaray maçını izlerim.”