Sırada ne var şampiyon yoksa siyaset mi?

Güncelleme Tarihi:

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2014 01:11

İşadamları onu holding patronu olarak tanıyor. Spor adamları için eski bir yönetici, tutkulu bir taraftar, Fenerbahçe’nin potansiyel başkan adayı. Magazinseverler bir zamanlar Hülya Avşar’la yaşadığı aşkla biliyor. İşte karşınızda Sadettin Saran.

Haberin Devamı

Kadınlar için bir yakışıklı. Pek çok insan için spora verdiği destekle örnek bir sporsever... Hafta başında bir haber çıktı, ondan bahsediyordu. Sadettin Saran Fransa’da düzenlenen Master Yaz Yüzme Şampiyonası’nda 50 metre kelebek kategorisinde 29.27’lik dereceyle rekor kırarak birinci olmuştu. Durmayan, duramayan biri. Şimdi “Dünyanın kira bedelini ödemek lazım” diyerek yepyeni bir alana göz kırpıyor. 50 yaşındaki Saran, başlıktaki soruya şu cevabı veriyor: “Evet siyasete gireceğim.”

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

24 yıl sonra yeniden yüzmeye başlayıp, şampiyon oldunuz. Neden bu kadar ara verdiniz ve neden yeniden başladınız?

Haberin Devamı

-Evet, çok ara verdim ama son senelerde sevmeye sevmeye yüzüyordum. Amerika’da üniversite okuyabilecek maddi imkânlara sahip değildim. Spor bursu çok gerekliydi. 27 sporcuyduk ama sadece iki kişi mühendislik okuyorduk. İnsanlar daha kolay okullar seçiyorlardı. Şaka değil, yüzme günde dört-beş saatinizi alıyor. Hafta sonları yarışlara gidiyorsunuz. Bir yandan da aldığım burs yetmiyor, part-time çalışıyorum. Günde beş saat uyuyan, 11 kilometre yüzen, işe ve okula giden, ailesini senelerdir görmeyen saatli bir bombaya dönüşmüştüm.

Strese girdiniz...

-Okuduğum yer eksi 12 derece. Arabam yok, bisikletle gidip geliyorum. Antrenmandan sonra okula yetişeceğim diye ıslak saçla koşuyorum, derse girdiğimde saçlarım donmuş oluyor. Bıkmıştım. Sonraları evimde havuz varken bile yüzmedim.

24 sene sonra ne oldu?

-Sporu hiçbir zaman bırakmadım. Boks yapıyorum, fitness yapıyorum. Spor adamlığımdan dolayı da sponsorluklar veriyorum. Yine sponsorluk için bir master takım geldi. Konuşurken, dereceleri sordum. “Türkiye rekoru 27” dediler. “Ben kırarım” dedim. Aralarından biri güldü, iki yıl önce 48 yaşındayım tabii. Antrenmanlara başladık, ilk yüzdüğüm gün 27’yi gördüm zaten. İki ay, haftada dört gün çalıştım ve rekoru kırdım.

ANNEM İÇİN ZOR BİR ÇOCUKTUM

Haberin Devamı

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

Saat 07.30’da fitness’a, 09.30’da yüzmeye gidiyor. Günde 30 dakika boks yapıyor. Sigara içmiyor. Beslenmek için yemek yiyor. Günde 6 saat uyuyor.


Nedir bu spor tutkusu?

-Dört erkek kardeşiz. Hep rekabet, ben yaptım sen yapmadın meselesi vardı. Televizyonda sirk seyrederdik, Sadun derdi ki “Ben bunu kesin yaparım”, “Yok ben yaparım.” Böyle büyüdük. Spora yeteneğimiz vardı.

Çocukken de hiperaktifmişsiniz?

-Hiper mi bilmiyorum ama çok aktiftim. Annem için zor bir çocuktum.

Peki nesiniz siz, hırslı mı, mükemmeliyetçi mi, şanslı mı?

-Bugüne kadar şanslı oldum çok şükür. Ve mükemmeliyetçi.

Sanki biraz fazla kontrollüsünüz. Bir de mükemmeliyetçiyseniz vay halinize.

Haberin Devamı

-Evet, öyleyim. Çok yorucu bir şey. Bugünlerde onu biraz azaltmaya çalışıyorum. Bir işe başladığım zaman en iyisini yapmak için uğraşıyorum. Çocukları yaz kampına götüreceğim, antrenmanlara göre ayarlama yapmaya çalışıyorum. İş seyahatine göre antrenman organize etmeye çalışıyorum. Böyle devam ederse sağlığa da zararlı.

Ne istiyorsunuz peki? Yakışıklısınız, zenginsiniz, şöhretlisiniz, e şimdi bir de şampiyonsunuz. Her şey var, yaramazlık yok mu?

-Bazen “Saadettin burada ne işin var?” dediğim oluyor. Yaramazlığa gelince, puro içiyordum eskiden, o da yok artık. Yarış psikolojisine girdiğimde böyle oluyor. Hayatım monoton değil ama disiplinliyim.

Haberin Devamı

Yaramazlık derken, kimse sizi yoldan çıkarmak istemiyor mu, siz hiç istemiyor musunuz?

-“Bir şeyi yapıyorsak tam yapalım” psikolojisiyle hareket ediyorum. Boşandıktan sonra cumartesileri çalışmamaya başladım, çocuklarımla daha fazla vakit geçirmek için. Ailemle tatillere çıkıyorum. Kırıkkale benim toprağım, daraldığım zaman oraya gidiyorum.

Anladım, uslusunuz. Özgüveniniz ne durumda? Kendinize her zaman çok mu güvendiniz?

-Yok, her zaman güvenmedim. 40’ımdan sonra arttı. 40’ımdan sonra daha çok sevdim kendimi. Belli testlerden geçmeden kendinizi iyi tanıyamıyorsunuz. Hakikaten çok değişik sınavlardan geçtim. Başarıyla geçtim ama şımarmadım.

BU DÜNYANIN KİRA BEDELİNİ ÖDEMEK LAZIM

Haberin Devamı

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

Şımarmadım ne demek?

-Mesela ilkokuldan bir arkadaşım arıyor. O zamandan beri görmemişim. Asistanıma “Belki Saadettin Bey beni tanımaz” diyor, hatırlamıyorum gerçekten. Ama cevaben dönüyorum. Adam 30-40 saniye “Gerçekten siz misiniz?” diyor. Zannediyorlar ki Saadettin Saran parayı buldu, bizim yüzümüze bakmaz. Beni ukala sanıyorlar.

Türkiye meselelerinde de böyle misiniz, duyarlı mısınız?

-Evet öyleyim, mesela Hakkari’den çok duygusal bir mektup aldık, atladık Hakkari’ye gittik. Bize bir adım atana, biz 10 adımla karşılık veririz.

Soma’ya gittiniz mi?

-Gittim.

Görmedik.

-Göstermek istemedik. Ne yapılması gerekiyorsa yapacağız orada.

Gezi’ye gitmiş miydiniz?

-Hayır gitmedim. Bir kere büyük kısmında burada değildim. “Gitsem mi gitmesem mi?” diye düşündüm. Popülist bir yaklaşım olarak algılansın istemedim. Ama Türkiye için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Herkesin alması gereken mesajlar vardı.

Siz ne mesaj aldınız?

-Yeni neslin bilinçli ve daha cesur olduğunu gördüm.

Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

-Çok teklif geliyor. Sokakta yürürken, özellikle memleketim Kırıkkale’de “Siyasete gir” diyenler çok oluyor.

Yani, girecek misiniz?

-İş hayatında yapacağımı yaptım, daha başarılı olamam. Sporda deseniz Fransa’da şampiyon oldum. Guatemala şampiyonu da olamam ya. Evliyim, çoluk çocuğum iyi yetişsin istiyorum, “Benim babam ne adamdı” desinler istiyorum. Hayatta fark yaratmak önemli. Kimseye bilerek zarar vermedim, iyi insan olmaya çalıştım. Biraz da geri vermek, bu dünyanın kira bedelini ödemek lazım. Dolayısıyla siyasete girmeyi düşünüyorum.

Ne zaman?

-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra olabilir.

Nasıl bir siyasetçi olursunuz?

-Çok farklı olurum. Mesela ben Fenerbahçe’de de hiçbir zaman gruplarla hareket etmedim. Belki bu yüzden bir yere gelemedim, eleştiriliyorum bu konuda. En büyük güç haklı olmak. Çok şeffaf olurdum.

Neyi düzeltmek isterdiniz?

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

-Kibri yok etmek isterdim.

Seviyor musunuz Türkiye’de yaşamayı?

-Ben Amerika’da üniversite okurken odamda duvar kadar Türk bayrağı vardı. Amerika’ya gidene kadar Türk müziği dinlemezdim. Hasretten Orhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses dinlemeye başladım. Türkiye’yi savunmak için çok kavga ettim. Amerika’da güzel bir mühendislik işim vardı, kalabilirdim. Türkiye’ye döndüm, işim yoktu, garantim yoktu, o zamanın Türkiyesi ciddi bir kriz ortamıydı. altı-yedi ay işsiz kaldım. Evet ülkemi seviyorum, milliyetçiyim.

Peki muhafazakâr mısınız?

-Muhafazakârım.

Siyasete hangi partiden katılacaksınız?

-Merkezden.

Yani?

-O kadarını şimdilik konuşmayalım.

YEDİĞİNİ İÇTİĞİNİ İNTERNETTE PAYLAŞMAK TUHAF

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

Sadettin Saran antrenmanlarını hocası Han Batur eşliğinde ENKA’da yaptı.


Siz neden korkarsınız?

-İftiradan çok korkardım, başıma geldi, şimdi eskisi gibi korkmuyorum. Klostrofobi var bende ama biraz psikolojik olarak kendimi geliştirdim. Asansöre binebiliyorum artık. Ama öyle bir derdim var maalesef.

Ne yer, ne içersiniz?

-Benim yediğimi çoğu insan yemez. Yemekten çok da tat almıyorum. Beslenmek için yiyorum, keyif için değil. Ama bazen bana bir geliyorlar, DVD alıp, karşısına oturup, 1.5-2 kiloya yakın dondurma yiyorum. Hatta şahitlerim var, bir oturuşta beş-altı tabak mantı yediğim de oluyor.

Bakım yaptırıyor musunuz?

-Manikür yaptırırım.

Giyim, kuşam sizin için ne kadar önemli?

-İleri derecede olmasa da renk körlüğüm var. O yüzden beni hanım giydiriyor. İşe takım elbiseyle geliyorum. Marka düşkünlüğüm yok. Amerika’nın bana kazandırdığı güzel şeylerden biri o. Lüzumsuz görüyorum.

Türkiye’de cemiyet hayatında bu noktada neredeyiz, kaç puan verirsiniz?

-Mesela maçlarda yöneticilerin nerede oturacaklarıyla ilgilenmesi beni şaşırtıyor. Adam, bir saat önceden korumasını gönderip, yer tutturuyor. Bu kadar koltuk derdi olan bir adamın, Türk sporuna nasıl bir faydası olabilir? İnsanlar çok duyarsız. Yediğini, içtiğini, giydiğini internette paylaşmak da tuhaf.

Bana sizinle ilgili bilmediğimiz bir şey anlatın...

-Annem Amerikalıydı. Kırıkkale’de çok zorluk yaşadım. Benim çocukluk dönemim Amerika karşıtlığının üst noktada olduğu günlerdi. Çok üstüme geldikleri oldu. Ama bu bana bir şey öğretti. Ne olursa olsun, annem hep, “Oğlum, sen kimseye uyma, insanlara hep iyilik yap, yap ki iyilik bul” dedi. O zaman anlam veremiyordum, “Bu kadar iyilik de fazla” diyordum. Ama sonra annemin ne dediğini anladım. Gerçekten de öyle, iyilik yap, iyilik bul!

SAHADAKİLERİN ŞİKE YAPTIĞINA İNANMIYORUM

Sırada ne var şampiyon  yoksa siyaset mi

Fenerbahçe tutkunuz ne durumda?

-Mantıkla izah edilebilecek bir tutku değil bu. Yöneticilik yıllarımda kendimi Fenerbahçe’ye verdim, Samandıra’da yatıp kalktım. Fenerbahçe, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü. O bir tutku, içimde kaldı.

Hıncal Uluç’a sormuşlar, “Saadettin Saran Fenerbahçe’ye başkan olsun mu?” diye. “Biz Galatasaraylılar istemeyiz. En çok galibiyeti Aziz Yıldırım zamanında aldık” diye cevap vermiş.

-Evet, Fenerbahçe başkanı olursam Galatasaraylılar çok sıkıntı yaşar.

Aziz Yıldırım’la ilgili yeniden yargılama kararını nasıl buldunuz?

-Memnun oldum. Aziz Yıldırım’ı sevdiğim söylenemez. Ama cezasını yeterince çektiğini düşünüyorum.

Fenerbahçe’nin şike yaptığına inanıyor musunuz?

-Sahadakilerin yaptığına inanmıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!