Güncelleme Tarihi:
‘Aşkın Psikopat Hali’ne uzunca bir hikâyeyle başlıyorsunuz. Kariyer sahibi âşık Elif’in yüzünde çizikler, kolunda söndürülen sigaralar... Bu hikâyenin benzerleriyle sık karşılaşıyor musunuz?
Burada dışarıdan bakıldığında şiddet var ancak iki kişi arasında başka şekilde deneyimlenen de bir haz söz konusu. Kitapta kişilerin bu duruma karşı yaşadıkları çelişki ve sorgulamaları paylaştım. “Aldığım haz mı normal, içimdeki zarar verme arzusu mu?” çelişkisi her iki karakterin de benzer bir durum yaşamasına sebep oluyor. Bu ve benzeri türde, çoğunluktan farklı cinsellik yaşayan; cinsel sapkınlıklar da görüyoruz elbette.
Birkaç örnek verebilir misiniz?
Örneğin birbirlerinin üstüne dışkısını yapmadan orgazm halini yaşayamayan çiftler var. Ya da karşı cinsle cinsel ilişki kursa dahi kadın iç çamaşırı giymeden cinsel ilişkiden haz alamayan erkekler... Nesnelere yönelik fetişlere daha aşinayız sanırım; ki bu durumun da ucu yok. Sadece ensest fanteziler kurup arzu duyanlardan da söz edebiliriz.
Elif ile Cem birbirlerine sürekli zarar veriyor ve bundan zevk alıyorlar. Aşk bunun neresinde?
Şiddet, ucu açık bir kavram. Benim birey olarak zihnimde kodladığım şiddetle sizin bahsettiğiniz şiddet kavramı aynı olmayabilir. Örneğin kıskançlık. Bu da bir bakıma psikolojik şiddet. Ya da kontrol edilmek sıkı sıkıya. Ancak çok baskıcı bir ailede, “Annenim/babanım ben senin. Sevdiğimden dövüyorum seni” sözleriyle büyüyen birinin sevgi kavramı doğal olarak içinde şiddet barındırır. Daha doğrusu şiddet sevginin olağan bir parçası halini alır. Bu kişi yetişkinlik ya da ergenlik döneminde deneyimlediği ikili ilişkilerde psikolojik şiddet görmezse sevilip sahiplenilmediğini hisseder. O nedenle kişi için kıskanılmak ya da kötü muamele görmek de ‘aşk’a dahildir; yani bu duruma aşk der.
O buna aşk diyor, peki aşk mı sahiden?
Bana soracak olursanız aşk değil. Altında yatan bambaşka dinamikler söz konusu. Zaten aşkı kaç kişi gerçek anlamda yaşayabiliyor ki?
Acı bağımlılığı diye bir şey var mı?
Bence şu an çağımızdaki en büyük bağımlılık düşünce ve acı bağımlılığı. Kötü olaylardan, bize yapıldığına inandığımız kötü şeylerden bahsetmeden bir gün yaşayabilenimiz var mı? Bir gün çok oldu, bir saat yaşayabiliyor muyuz bu şekilde? Fena halde bağımlıyız hem de.
Beğenilen, güçlü, kontrollü kişiler daha mı açık aşağılanmaya, yaralanmaya, yaralamaya?
Aşağılama, yaralama, yaralanma... Bu saydıklarınız hep egonun drama sahneleri. Egosunun boyunduruğu altında olan, hep onu beslemek için çalışan ve egosunu putlaştıran her birey egosuna köle olmaya mahkûmdur.
Cem, Elif ile sevişirken onun vücudundaki morluklardan büyük bir haz alıyor. Bu ne anlama geliyor?
Sadizm barındıran bir zevk alma şekli. Ama her sadist bir mazoşisttir ve her mazoşist de bir sadist.
Bu arada Cem evli. Karısıyla ne Elif kadar şiddetli tartışıyor ne de şiddetli bir mutluluk anı yaşıyor. Bu acıdan çok zevk alıyor olmasına rağmen, karısından boşanmayı düşünmüyor. Karısı ona daha güvenli bir liman gibi geliyor. Bu güvenlik ihtiyacı neden?
En temel ihtiyaçlarımızın başında geliyor güvenlik ihtiyacı, siz Cem’in durumunu çok güzel ifade ettiniz. Onun dışında erkeklerin zihninde cinsel hazlarını yaşadığı kadınla evdeki ‘anne’ figürü olacak kadın farklı yerlerde konumlanmış durumda. Az önce bahsettiğimiz bireyselleşememe var bunun altında da. Kendini keşfedememişlik, kendinle tanışık olmama hali.
Aşkın Psikopat Hali daha çok kimlerde görülüyor?
Çok araştırma yapılmış olmamasına karşın literatürdeki verilere bakacak olursak sado-mazoşizm kadınlarda daha sık rastlanılan bir cinsel sapkınlık. Onun dışında bu durumla ilgili hiçbir genelleme yapmamız söz konusu değil.
SADİST Mİ, NARSİST Mİ?
- Bir taraf kendini bile sevemeyen bir narsistse aşkın narsist halini temsil ediyor.
- Sürekli kendini sevdirmeye çalışan ve bir kısır döngüde sıkışıp hep aynı tip karakterdeki kişilerle ilişki kuranlar mazoşist halini
- Karşısındakini sürekli cezalandırmaya yönelik kurgular yapan kişiler sadistliğini
- Partneri olmadan var olamayacağını düşünen ve o nedenle partneri ne derse onu yapanlar bağımlılık halini
- Aşkından kıvransa dahi bir türlü kendini ifade edemeyenler çekingen halini
- Partnerine bir türlü güvenemeyip türlü türlü senaryolar kurgulayanlar paranoyak halini
- “Çapkın” olarak adlandırdığımız kişilerse aşkın bağlanma korkusu olan halini yaşıyorlar.