Güncelleme Tarihi:
Pop müzikteki Romanya furyasını o patlattı. YouTube’da videosu 300 milyondan fazla izlendi. Ona göre bunun nedeni ‘seks satar’ klişesi: “Parlamak için seksapel şart. Marilyn Monroe’dan beri iş böyle. Benim icadım değil yani.”
25 yaşındaki Rumen yıldız Alexandra Stan’i erotik klipleriyle tanıyoruz: Mini şortlar, ağır makyaj, fonda direklerde dans eden seksi dansçılar... ‘Mr. Saxobeat’le dört yıl önce hayatımıza giren Stan’in özellikle Türkiye’de bu kadar popüler olmasının nedeni belki de bu her zaman işe yarayan klişeler.
Gelin görün ki tanıştığınız zaman sizi farklı bir kız bekliyor. Düz fönlü saçları, kot pantolonu, sıradan beyaz tişörtü ve spor ayakkabılarıyla yan komşunun kızından farkı yok. Hatta belki de komşu kızı çok daha alımlı.
İstanbul konseri öncesi Taksim’de buluştuğumuz Stan, ilk görüşte bende yarattığı düş kırıklığını hemen anlayacak kadar zeki: “Ekranda ve sahnede gördüğün şey bir şov. Burada kendim gibiyim. Zaten seksi olmak göreceli bir kavram değil mi? Bazen sadece oturuşunla veya duruşunla bile seksi olabilirsin” diyerek gönlüme su serpmek için bacak bacak üstüne attı ve başladık sohbete.
Alıştığımız “Aman seksi görüneyim, seks sorulursa da cici kız takılayım” diyen kadınlardan değil Stan. Tam aksine üzerine odaklanan seksilik algısı koltuklarını kabartıyor.
Jennifer Lopez, Rihanna gibi isimlerin, bolca yakın çekim kalça planlarından oluşan kliplerini referans veriyor: “Seksi klipler şimdilerde biraz abartılmış olabilir ama seks her zaman müzik dünyasının yıldızıydı. Sinemada da öyle.
Parlamak istiyorsan seksi olacaksın. Bu eskiden de böyleydi. Yeni bir icat değil.” Bu tezini haklı çıkarmak için de aklına gelen ilk klişe örneği patlatıyor: “Marilyn Monroe’ya bak. O yıllarda da seksin ne kadar ön planda olduğunu göreceksin. Günümüzde de işe yarıyor. Ben Rumenim diye mi göze batıyor?”
Rumenlerin kadınların güzellik sırrı eğitim
Konusu gelmişken, memleketi Romanya Köstence’deki yaşamından bahsediyoruz. Birkaç beylik ‘mutlu çocukluk’ anısı, dört köpeği ve ablasıyla maceralarından sonra nasıl oluyor bilinmez yine güzellik mevzularına sapıyoruz: “Bizim memleketin kadınları çok seksi.
Ama bunun nedeni sadece fiziksel özelliklerimiz değil. Aldığımız eğitim. Romanyalı kadınlar çok romantik ve güçlü. Bunun sebebi herhalde politik ve ekonomik olarak çok zorluklardan geçmiş olmamız.”
Yeni albümü için buluşup hiç müzik konuşmadığımızı fark ediyorum. Müziğinden çok, fiziğine gösterilen ilgiden rahatsız olup olmadığını soruyorum. “Öyle bir şey yok. Zaten müziğim de ön planda” diyor.
“Hadi canım kendinizi kandırmayın” demem ağırına gidiyor ve cevabı yapıştırıyor: “Afrika’ya gidelim. Yolda kimse beni tanımaz. Ama Mr. Saxobeat’i herkes bilir.”
Geçen yıl eski menajeri Marcel Prodan’ın kendisini dövüp hastanelik etme olayını soruyorum. Bu olay sonrası albüm çıkışını bir yıl ertelemiş, kadına şiddete karşı yürüttüğü ‘Şiddeti durdur, şarkını söyle’ kampanyasını başlatmıştı. Ancak Stan bu türden meseleleri konuşma konusunda isteksiz. Bu sefer de karşıma “Olayın üstünden çok zaman geçti. Hem ben sanatımla gündeme gelmek istiyorum” klişesi çıkıyor.
Rötarlı gelen yeni albümü ‘Unlocked’ı anlatıyor: “Olayım dans ettirmek. Çünkü insanları mutlu ediyor. Yeni albümüm kariyerimin ikinci albümü. İçinde 15 yeni şarkı var. Bu şarkılarda kendimi buldum diyebilirim.”
Alexandra Stan’ın Türkiye hakkındaki en büyük beğenileri mercimek çorbası, yaprak sarma ve baklava. Tabii bir de erkekler. ‘Türk erkeklerini çok güçlü’ klişesini hemen patlatıyor. onları çok seksi bulduğunu söylüyor: “Adam gibi adamlar. Bir şeyi yapacağız dediklerinde yapıyorlar.”