Güncelleme Tarihi:
◊ Onur Baştürk:
Hayli yersiz, hayli manasız. Ama o tepki yine de sosyal medyada dile getirilmiştir. Seda Sayan’ı takip eden kitle onu alkışlamış bile olabilir.
◊ Orkun Ün:
Yersiz ki ne yersiz! Seda Hanımcığım ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Siz ki tecrübeli, siz ki bu sektöre adını altın harflerle yazmış bir isimsiniz.
◊ Savaş Özbey:
Korkarım bir süre daha dinleyeceğiz artık mücevhere ulaşmanın ne kadar kolay olduğunu. Çünkü söylenti o ki bir mücevher firmasından yüklü miktarda alışveriş yapmış Seda Sayan. Bir kısmını ödemiş, kalan kısım için de tanıtım yapacakmış.
◊ Ömür Gedik:
Seda bu konuya açıklık getirdi geçen gün. “Öyle en pahalısını düşünmeye gerek yok, uygun fiyata olanlara ulaşım kolay” dedi. Seda Sayan, mücevher markalarının reklamlarında da yer aldığı için bir bildiği vardır diye düşünüyorum.
Ödülü geri alınmalı
Will Smith’in Oscar töreninde eşinin hastalığıyla dalga geçen sunucu Chris Rock’a attığı tokadın yankıları sürüyor. Bu konudaki görüşleriniz neler? Sizce kazandığı “en iyi erkek oyuncu” ödülü geri alınır mı?
◊ Orkun Ün: Ödül kesin geri alınmalı. Alınmazsa bu işin önüne geçemez Akademi. Ayrıca bal gibi de hatadır bu tokat. Saçma sapan hareket etti Will Smith. Günün sonunda eşini de kendini de rezil etti. Kimse şiddeti meşrulaştırmasın. Bakın bizim ünlülerden de bir sürü isim rezil oldu. Will Smith bile çıktı “Hatalıyım” dedi, onlar halen “Helal sana Will”, “Ne tokattı be” falan diyorlar.
◊ Savaş Özbey: Herkes konuştu ama bu konuda duyduğum en güzel yorum yine bir başka komedyenden geldi: Ricky Gervais. Smith’lerin açık ilişki yaşamalarına atıfta bulunarak “Ben olsam eşinin saçıyla değil, erkek arkadaşıyla ilgili şaka yapardım” dedi. Mizahi zekâ budur işte. “Törene niye erkek arkadaşını da getirmedin?” diye sorsa... Kalkıp yine tokat mı atacaktı Will Smith?
◊ Ömür Gedik: Akademi’nin bir sonraki toplantısı 18 Nisan’da, orada karar verecekler. Ben ödülünün elinden alınacağını hiç sanmıyorum. Ama bundan sonra o ödülü bir daha zor alır. O tokat hafızalara kazındı bir kere. “Sevgi her şeyi yaptırır” cümlesinin arkasına sığınıp şiddete başvurmasını aklı başında olan kimse kabul etmedi. Bence kariyerine büyük bir darbe vurmuş oldu. O güzel gülen yüzün arkasında seven bir koca değil, öfkesini kontrol edemeyen bir kabadayı göreceğiz artık.
◊ Onur Baştürk: Alınmayacak ama ödülü geri alınmalı bence. Çünkü yaptığı hareketin hiçbir özrü yok. Sahnede, milyonların önünde ne kadar kızıp köpürsen dahi böyle bir şey yapamazsın. Rol model oluyorsun çünkü bunu yaparak. Eşi Jada’nın yerinde olsam adamı terk ederdim “Sen önce espriye gevrek gevrek güldün, sonra kalkıp tokat atma şovu yaptın” diye. Will Smith gözümde bitmiştir.
Oyuncunun başına
gelebilecek en kötü şey
Kekemelikten kurtulmak için oyunculuğa başlayan Bruce Willis, bir başka konuşma bozukluğu nedeniyle mesleğine veda ediyor. Yorumlarınızı alalım...
◊ Onur Baştürk: Çok üzücü gerçekten. “Mavi Ay”daki kahramanım, “Zor Ölüm” serisinin serserisi... Afazi çok fena bir hastalık. Özellikle de bir oyuncu için.
◊ Ömür Gedik: Çocukluk aşkım Bruce Willis’in böyle bir hastalık yüzünden mesleği bırakmak zorunda kalması çok üzücü. Son yıllarda iyi başlayan kariyerine yakışmayan B sınıfı işlerde yer alıyordu, finalin böyle olması iyice can sıktı. Bu, herhalde bir oyuncunun başına gelebilecek en kötü şeylerden biri. Umarım bir mucize olur ve bu hastalıktan kurtulur.
◊ Orkun Ün: Sinema tarihinin bana göre en kıymetli isimlerinden biridir. Şimdi böyle bir hastalık yüzünden bırakması üzücü. Setlerde repliklerini unutmaya başlamış, sanırım daha ilerlemesinden korktu ve kimseye mahcup olmamak, işini dimdik bırakmak için böyle bir karar aldı.
◊ Savaş Özbey: Son dönemleri eleştiriliyor ama “Mavi Ay kuşağı”nın efsanesiydi Willis. Yaşlanabilirsiniz, yakışıklılığınızı falan kaybedebilirsiniz ama bu, bir aktörün başına gelebilecek en kötü şey. Çok üzücü.
Gülü seven...
Amsterdam’dan ayrılarak dönen İrem Derici ve Cem Belevi barışma sinyali verdi. “Ben 35 yaşında bir ergenim” diyen Derici’nin özeleştirisini nasıl buldunuz?
◊ Savaş Özbey: İrem Derici’yi biçki nakış kursunda bulmadı Cem Belevi. En hafif tabiriyle “deli dolu” biri olduğunu bilmeyen yok. Ya bu vahşi atı ehlileştirecek ya da gülü seven dikenine katlanacak.
◊ Onur Baştürk: Özeleştiri değil de durum tespiti yapmış. Anlaşılan o ki, bu çift hem bu kavga dövüş ve itiş kakıştan besleniyor hem de bu şekilde gündeme gelmeye bayılıyor.
◊ Orkun Ün: Bakın Konsey’e bir önerim var. Bu iki ismi konuşmayı bırakalım bence. Çünkü çok yoracak bu ikili bizi. Daha beş defa ayrılıp, altı defa barışacaklar görürsünüz. Hatta belki şu an bile ayrılıp barışmış olabilirler. İrem’in ‘ergenlik’ çıkışı da işte tam bu yüzden.
◊ Ömür Gedik: Orkun gibi düşünüyorum ve artık konuşmak, yorum yapmak istemiyorum.
Ünlülerin küçük bir
dünyada yaşadığının kanıtı
Haftanın aşk bombası, Hadise’nin eski sevgilisi Kaan Yıldırım ile Mehmet Dinçerler’in eski sevgilisi Hande Erçel’in yakalanmasıydı. Nedir bu, bir çeşit karma falan mı?
◊ Ömür Gedik: Bu camia bir avuç insan zaten. Dışarıya kapalı bir kulüp gibi. O nedenle bu sevgili karması hiç şaşırtıcı değil.
◊ Onur Baştürk: Karma değil bu, ünlülerin ne kadar da küçük bir kümede yaşadığının kanıtı. İnanın, ünlüler çok az kişiyle görüşüyor ve pek az insana güveniyor. Dolayısıyla dön dolaş aynı “denenmiş” kişilerle çıkıyorlar.
◊ Savaş Özbey: Onur ve Ömür haklı. Ünlülerin ne kadar küçük bir dünyada yaşadıklarının kanıtı. Ama ille de ünlü ünlüyle birlikte olmak zorunda mı? Hiç mi doktor, mühendis, akademisyen yok âşık olunacak? Bunu becerebilenler de var.
◊ Orkun Ün: Ben bu olaya ‘yakalanma’ demek istemiyorum. Çünkü Emirgan’daki o meşhur mekanda gece yarısına kadar eğlenmişler. Yani “birileri bizi artık görsün” istemişler. Bu ikili nasıl bir araya geldi bilmiyorum ama geçmişlerine bakarsak çok ortak noktaları, konuşacak çok konuları var gibi geliyor bana.
Soru soruyor ama kulağı
Bihter’le Behlül’ün aşkında
Saba Tümer, “Aşk-ı Memnu”yu sevdiğini, canlı yayında konuk ağırlarken kulağında kulaklık, monitörden diziyi izlediğini açıkladı. O programda Tümer’in konuğu siz olsanız ne yapardınız?
◊ Ömür Gedik: Reklam aralarında izlemiştir, yoksa olacak iş değil.
◊ Onur Baştürk: Konuğu olmak istemezdim. Düşünsenize, size bir soru soruyor ama kulağı Bihter ve Behlül’ün aşkında.
◊ Savaş Özbey: Ben konuk olsam, “Hangi kanalı izliyorsunuz? Bu kanalda bizi izleyenlere söyleyelim, onlar da orayı açsınlar” derdim.
◊ Orkun Ün: Fark edersem üç-beş lafım olurdu tabii. Bu konuğuna da seyircine de saygısızlık değil mi? Hangi birine odaklanacaksın?