Güncelleme Tarihi:
Gecenin Kraliçesi’nde sizden büyük bir halayı canlandırıyorsunuz. Kadın oyuncuların yaşlı rollere mesafeli durduğu bu dönemde siz nasıl ikna oldunuz?
Bu işe ikna olmamın en önemli sebebi karakterin duruşu, derdi, var oluş sebebi. Çok köşeli bir karakter ‘Hüma’. Sürprizlerle dolu. İlerleyen bölümlerde bunu daha çok göreceğiz. Bu işe ikna olmamın diğer bir önemli sebebi de iyi yönetmenler, güçlü bir oyuncu kadrosuyla iyi bir yapım olması.
Canlandırdığınız ‘Hüma’ karakteri yüksek egolu, kibirli ve dominant... Bunun ne kadarı sizsiniz?
Dizideki aile, ataerkil bir Karadeniz ailesi. ‘Hüma’, abisi ‘Aziz’den sonra evdeki en baskın karakter... Ailenin tüm düzenini sağlayan, evi çekip çeviren kişi. Abisi ‘Aziz’, eşini genç yaşta kaybetmiş. Hüma da abisinin çocuklarına annelik etmiş. Kendini onlara adamış. Hüma ile kendimi karşılaştıracak olursam çok benzer yanımız yok diyebilirim. ‘Hüma’ çok köşeli bir karakter. Hırsları ve hedefleri var. Karanlık bir tarafı var. Ben hırsları olan bir kadın değilim. Büyük hırslar insana zarar verir diye düşünüyorum. Benim yarışım kendimle.
Karanlık taraftaki bir kadını canlandırmak daha mı zevkli?
Kesinlikle. Her şeyden önce kendinden çok başka bir karaktere bürünebilmek zevkli bir şey ve beni heyecanlandırıyor. İşin ‘karanlık’ demeyelim de ‘kara’ tarafında olmak oyuncunun elindeki malzemeyi çoğaltıyor. Bu da oynadığınız rolden fazlasıyla keyif almanızı sağlıyor.
Diziyi bir kenara bırakırsak. Kütahya’da doğuyorsunuz...
Babam işçi, annem ev hanımıydı. 18 yaşıma kadar Kütahya’da yaşadım. Konservatuvar sınavlarını kazanamayınca Ankara’da okuyan ablamın yanına yerleştim. Bir yandan da çalışmaya başladım. Diksiyon ve tiyatro eğitimleri aldım. O yaşlarda isteğim sunuculuk yapmaktı. Müzik kanallarında sunuculuk yaptım.
Sonra “Nasılsa güzelim, hoşum, bir de oyunculuğu deneyeyim” mi dediniz?
Hiçbir şeye “Ben güzelim” diye başlamadım. Bunları söyleyebilecek yapıda biri de hiç olmadım. Her şeyin çalışarak olacağına inanıyorum. Güzellikle yaptığınız şey kısa sürer. Başka yetenekleriniz varsa, kendinize bir şey katabiliyorsanız ve donanımlıysanız kalıcı olursunuz.
ARTIK İSTANBUL’U FOTOĞRAFLAMAYA HAZIRIM
‘İstanbul Masalı’ndan beri farklı ama hep aşık kadınları canlandırıyorsunuz. Bu kadınlar size aşk adına ne öğretti?
Bence aşk çok da öğrenilecek bir şey değil, başınıza gelir ve yaşarsınız.
35 yaş sonrası hayatta neler değişti?
İnsanın karakteri, yapısı değil tabii, sadece bakış açısı değişiyor. Zevkleri, beğenileri farklılaşıyor. Daha seçici ve deneyimliyim. Bir ortamda insanlara baktığımda daha iyi gözlemliyorum. Bu yaşlar aslında olgunluk ve hayatı daha güzel yaşama dönemi. Artık daha evcimenim. Mutfakla uğraşıyorum. Kendimle ilgileniyorum. Bol bol fotoğraf çekiyorum.
Fotoğrafa nasıl merak sardınız?
Eskiden beri çok severdim. Küçük bir fotoğraf makinem vardı. Tatillerde çekerdim. Sonra ilerletmek istedim. Bizim oyunculuktan gelen bir gözümüz var. Bir işi yüreğini koyarak yaptığında oluyor.
Fon olarak nereleri kullanıyorsunuz?
İlk profesyonel makinemi elime aldığımda İtalya’ya gittik. Her gördüğümü fotoğraflıyordum. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyordum. İkinci durağımız Güneydoğu Asya’da Myanmar oldu. Fotoğraf için olağanüstü bir yer. Son durağımız Vietnam ve Kamboçya. Artık İstanbul’u fotoğraflamak için hazırım!
Hayata etkisi ne oldu bu hobinin?
Dünyanın bakir yerlerine seyahat etmek, farklı bir hayat, farklı bir zaman algısını görmek çok şeyi sorgulatıyor.
Ne gibi?
Yarışmacı hayatımızı, kıskançlıklarımızı, yoksunluklarımızı... Gözünün içine uzun uzun bakarak fotoğrafını çektiğin bir çocuk, yaşlı bir kadın ya da bir berduş, hayatına girmiş oluyor. O fotoğrafa bakıp, o kişinin yaşadığı hayatı, geçtiği yolları, içinde bulunduğu sosyal ortamı anlamaya çalışıp, kendi hayatınla karşılaştırıp, belki de daha önce farkında olmadığın şeylerle yüzleşebilirsin.
Siz yüzleştiniz mi?
Mesela Myanmar’da Inle Lake diye bir göl var. Yakın zaman önce burada biraz vakit geçirdik, fotoğraf çektik. Tüm yaşantının suyun üzerinde kurulduğu, kuralı-kaidesi, insanı bambaşka, uzay gibi bir yer. Bu tarz bir yerden döndükten sonra hayata bakışında bir şeylerin değişmemesi imkânsız! Yaşadığın tüm anları, gördüğün güzellikleri, hayatını değiştiren insanları, seni değiştiren olayları belgeliyorsun. Fotoğrafçının çektiği fotoğrafların bütünü yaşadığı hayatın özeti.
Çektiklerinizi n’apıyorsunuz?
Instagram’da paylaşıyorum. Beğenen arkadaşlarıma hediye ediyorum. İleride ne olur, orasını bilemem.