Savulun Golden çetesi geliyor

Tekerleğine varıncaya kadar rengarenk boyanmış bir minibüs… Üzerinde Golden cinsi köpeklerin fotoğrafları yapıştırılmış, arabanın ön camına “İnsanlara iyilik yapınca mutlaka kötülük bulursun, köpeklere yapınca sadakat bulursun” diye yazılmış. Yanına da bir rica eklenmiş: ‘Sokaklara su kabı bırakın ama içine sigara atmayın.’ Başka bir yazıda bu sefer bir köpek dile gelmiş: “Peygamberimiz yavrularını emziren köpeği gördüğü için güzergahını değiştirmiş ama sizler bizi yemekle zehirliyorsunuz, yuh be!”

Şenol Kaptan, İzmirli bir denizci. Şu an 56 yaşında, son dört senedir de Bodrum’da, Golden cinsi on köpeğiyle birlikte işbu minibüsün içinde yaşıyor.

ÇÖPLERDEN YEMEK TOPLUYORDUK

Bu aşırı sevimli hikâyenin başı, birkaç sene öncesine dayanıyor. O zamanlar İzmir Göztepe’de 15 yıllık bir köpeği olan Kaptan, bir gün çöpün yanında yaralı bir köpek gördü. Tedavi ettirmek için alıp eve getirdi. Bu iki köpeğin çiftleşmesi sonucu da dünyaya 10 bebek geldi. Hepsi sahiplendirildi ama içlerinden biri çok ağladığı gerekçesiyle Kaptan’ların evine geri gönderildi. Şenol Kaptan “Ben gemiye gidiyordum, eşim de onlara bakmakta zorlanıyordu” dese de, evdeki köpek sayısı hızla artmaya başladı. Bir gün yine sokakta 2.5 aylık bir Golden yavrusunu, donmak üzereyken buldu, eve getirdi. Ama bu durum, evde tabiri caizse bir fırtına kopmasına neden oldu: “Eşim, sen denize gideceksin, ben ne yapacağım dedi ki haklı. O kavga gürültü epey büyüdü. 24 yıllık eşimden tek celsede ayrıldım. Gemiyi de bıraktım, ceketimi aldım, köpeklerle evden çıktım, çıkış o çıkış. Bodrum’a geldim, ilk 6-7 ay sokaklarda birbirimize sarılarak yattık. Çöplerden yemek topluyorduk. Hiç de utanmadım, umurumda da değildi. Bazıları doğum yaptı, yavruları çok cüzi fiyatlarla verdim ki onlara mama alabileyim.”

KARIMLA DEĞİL KÖPEĞİMLE UYUDUM

Bu düzen bir müddet böyle devam etti. Şenol Kaptan Bodrum’da tanınmaya başlanınca “Biz bakamıyoruz, sen bak” diye ona kendi köpeğini getirenler oldu. Sonra bir köpeğin bacağı kesildikten sonra sahibi tarafından barınağa terkedildiğini duydu, Hiç durur mu? Gitti, onu da renklerine bağladı. Ve gün geldi, Şenol Kaptan’ın Golden Çetesi’nin sayısı 10’u buldu.

O halinden çok memnundu çünkü zaten uzun zaman önce insanlarla iletişimi kesip kendini tamamen hayvanlara adamıştı. Hem de gemideyken izlediği, 1987 yapımı ‘Haçiko’ filmi sayesinde. Ölmüş sahibini tam dokuz yıl boyunca işten döndüğü metro durağında bekleyen bir köpeğin gerçek hikayesini anlatan bu filmi izlediğinde Şenol Kaptan, Nijerya’dan New Orleans’a gidiyordu. Evine dönmesine henüz üç ay vardı ama hemen izne ayrıldı: “Her yıl ondan 6-7 ay ayrı kalıyordum, bu sürede onu ne kadar üzdüğümü bilmiyordum. Eve geldiğimde 1.5 ay boyunca karımla değil, köpeğimle uyudum. Çok sarsılmıştım.”

Şenol Kaptan şimdi köpekler için tasarladığı kolyeleri internet üzerinden satıyor. Üstelik canınız ne kadar isterse o kadar para veriyorsanız. Hatta paranız yoksa da sorun değil, o size yine de o süslü kolyeleri hediye edecektir. Köpeklerin bir de kumbarası var. O paralarla hem Golden Çetesi’ne hem de hem de sokak köpeklerine ilaçlar alınıyor. “Ama sor bana, benim bir tane baş ağrısı ilacım yok” diye de ekliyor.

SU KABINI BİLE KALDIRMIŞLAR 

25 sene yurtdışında gemilerde çalıştıktan sonra şimdi köpekleriyle huzurlu bir hayat süren Şenol Kaptan, Bodrum’da bir eve çıkmayı da hiç düşünmemiş. Bakın neden: “Burada insanlar evlerini kiraya verdiği zaman ‘Evde hayvan kalmayacak’ diye bir madde koyuyor. Benim derdim evde kalmak değil ki. Bende 10 köpek var, bu sayı yarın 15 olur, 20 olur. Hem evin kirası var, suyu, elektriği, hırlısı, hırsızı var… İnsanlarla uğraşmak kadar kötü bir şey mi var? Koca evde kendileri sabaha kadar kavga ederler, köpek bir havladı mı hemen zabıtayı arar, şikayet ederler. Burada hayvanların bir su kabı vardı, onu bile kaldırmışlar.” Bu olaylardan sonra kalp krizi geçirmiş Şenol Kaptan. Dört kez hem de. “İçime ata ata bir gün patladı” dedikten sonra da kendisine bir şey olmasından korktuğunu söylüyor. “Çünkü bana bir şey olursa” diyor, “bu hayvanların yaşaması mümkün değil.”

(Fotoğraflar: patiliyo.com)