Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz!

Güncelleme Tarihi:

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2014 01:31

Bayram vesilesiyle bir araya geldiğimiz sevdiklerimize bol bol sarıldık. Peki, bunu yaparken birini kucaklamanın hayatımıza kattığı güzelliklerden haberdar mıydık?

Haberin Devamı

“El öpmek yetmez evladım, gel sarıl bakayım. Hah aferin. Bu huyundan da vazgeç, niye sarılmıyorsun, yabani misin sen? Ha ha ha ilahi!”

Ayşa’nım teyzemiz, 70’lerinde, tonton bir ev hanımı… Tuttuğu kolonyanın geri çevrilmesinden hiç hoşlanmıyor, baklavada iddialı, herhangi bir konuda fikrine danışılması, bekâra münasip bir eş bakmak ve az önce öğrendiğim üzere sarılmak en sevdiği şeyler.

“Sarılmak yalnız olmadığımı hatırlatıyor” diye anlatıyor, “kaygılarımı azaltıyor. Birini kucakladığımda, o an benden güzeli yok.”

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz

Bu mutluluk elbette tesadüf değil; sarılmanın bizi ruhen iyileştirdiği bilim çevrelerince kerelerce kanıtladı. Kanadalı araştırmacılar misal, içten bir sarılmanın içimizdeki iyi duyguları ortaya çıkardığını söylüyor. Ayrıca karamsar düşüncelere kapılmamız engelleniyor, düzenli olarak birine sarılırsak depresyona girme ihtimalimiz azalıyor.

Haberin Devamı

Dünya genelinde sayıları hızla artan kucaklaşma terapileri de zaten bunun tezahürü. Bayram vesilesiyle öğreniyorum ki son fenomen Samantha Hess. 30 yaşında bir Amerikalı, yüzünün gülmediği tek bir kare fotoğrafı yok. Ama içten gülüyor, belli. Perakendecilik yapmış, restoranda ve çağrı merkezinde çalışmış. Son çalıştığı küçük bir güvenlik şirketinden ayrıldığından bu yana, unvanı ‘kucaklayıcı.’

DOKUN!

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz

Samantha Hess daha önce perakendecilik yapmış, restoranda ve çağrı merkezinde çalışmış. Şimdiyse insanlara sarılarak geçimini sağlıyor.


Kendine bu mesleği seçmesi 13 yıllık sevgilisinden ayrılmasıyla olmuş. Yeni bir ilişkiye hazır olmadığı ancak şefkate ihtiyaç duyduğu günlerde, bir adamın insanlara sarılma hizmeti verdiğinden bahsedilen bir makale okuyor. Duygusal olarak zorlanmasını telafi etmeye karar verip ‘Cuddle Up To Me’ (Bana Sokulup Sarıl) isimli bir internet sitesi kuruyor. Bu site aracılığıyla kendisine ulaşanlarla, şimdilerde, yarım saati 30, bir saati 60 ve bir gecesi 300 dolar karşılığında kucaklaşıyor; hem müşterilere hem de kendine şefkat temin ediyor. Seanstan önce onlarla kamusal alanda buluşup bir avukat gözetiminde belge imzalattığını da belirteyim. Temiz olup kibar kalınacağı ve soyunulmayacağına dair bir sözleşme bu. Devir kötü malum… Seans sırasındaki koşulları da müşteri belirliyor, sarılma süresince müşterisine ara ara ‘Love, light, happiness’ (Sevgi, ışık, mutluluk) kelimelerini fısıldıyor.

Haberin Devamı

Samatha Hess, insanlara talep etmekten utandıkları merhameti göstermekten memnun. Çocuklukta yaşadıkları cinsel taciz vakalarından dolayı kimseye dokunamayanları dahi iyileştirmiş. Sarılmaktan utananları da… Müşterileriyse duygularını açığa çıkarmayı öğrendiklerini söylüyor. Seansa girip daha mutlu çıkmadığını söyleyen yok. Zaten Hess de, bütün söyleşilerinde psikolojik bir hizmet sunduğunu ifade ediyor.

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz

Konuya istinaden bir de ‘Touch’ (Dokun) isimli bir kitap yazdı. Kitabında “Hayatımızdaki dokunma eksikliğinin sizden neler alıp götürdüğünün farkında mısınız?” diye soruyor. Bir bakalım neler kaçırıyoruz…

Haberin Devamı

OKSİTOSİN BİZİM CANIMIZ!

Stres, çağın vebası malum. Öyle ki inekler bile strese girip sütten kesilebiliyor. Onlar için temiz ve kuru ortamlarda barınmalarını sağlamak mutsuzluklarına çare olabilirken insanlar için stresten kaçmak tam anlamıyla mümkün değil ancak bir nebze olsun korunmak mümkün. North Carolina Üniversitesi’nden bilim insanları şöyle diyor: “En az yirmi saniye süren bir sarılmanın akabinde stres altındayken salgıladığımız kortizol hormonu düşer.”

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz

Kortizolun salgılanması azalınca, serotonin ve dopamin hormonlarını daha fazla salgılıyoruz; bu da kendimizi daha mutlu hissetmemize yol açıyor. Sarılmak ayrıca oksitosin hormonunu üretmemizi de sağlıyor. Böylelikle bağ kurma, sevme, önemseme, ilişkilerde güven duygusunun artması, partnerini daha çekici bulma, duyarlılık, empati ve korkusuzluk duygularımız harekete geçiyor.

Haberin Devamı

North Carolina-Chapel Hill Üniversitesi’nden psikolog Karen Grewen tam da bu nedenle, sabahları sevdiğimize sarılmayı alışkanlık haline getirmemiz gerektiğini söylüyor. Grewen’a göre gün içinde tebelleş olacak iş stresinden ancak bu şekilde daha az etkileniriz.

SARIMSAĞI BIRAK, SARILMAYA GEÇ

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz

Sarılmayı duygularımızı kelimelere dökemediğimizde bir araç olarak da kullanabiliriz. Aile ve çift terapisti David Klow, birini kucaklamanın “Nasıl hissettiğini anlıyorum” anlamına geldiğini söylüyor. Bu vesileyle beden dilimiz, bizim için sevdiklerimize söylemek istediklerimizi iletiyor.

Çiftlerin birbirlerine duydukları bağlılığı artırması, sarılmanın dünya genelinde en sevilen getirisi olsa gerek... Bunun dışında rahat bir uyku çekmeye yarıyor, bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, metabolizmamızı hızlandırıyor. Bebeklerin kan testi yapılırken kucaklandığında daha az ağladıkları, süt verilirken sırtları sıvazlandığında daha hızlı geliştikleri biliniyor. Kan basıncını dengelemesi özelliğiyle de sarılmak, sarımsak yemek zorunda kalan yüksek tansiyon hastaları için bir fırsat. Ayrıca hastalanıp yataklara düştüğümüzde daha hızlı iyileşmemizi de sağlıyor. Harvard Üniversitesi’nin meşhur araştırmasını hatırlayalım: Doktorlar, aynı ameliyata girmek üzere bekleyen hastaları iki gruba ayırıyor. İlk gruba ameliyat öncesi ve sonrasında durumlarının nasıl olduklarını soran doktorlar diğer gruba aynı soruları sorarken ellerini hastaların omuzlarına koyuyor. Araştırmanın sonunda, doktorların omuzlarına dokunarak konuştuğu hastaların, diğerlerinden üç gün erken iyileştikleri görülüyor.

Haberin Devamı

Saralım, sarılalım dünya kimseye kalmaz

Birine sarılmanın hayatımızı güzelleştirdiği daha pek çok nokta var. Uzmanlar günde en az dört kere sarılmamızın şart olduğu görüşünde, mutluluktan havalara uçmak içinse 20 tekrar şart. Bu kucaklaşmanın illa ki bir insanla olması da gerekmiyor. Sevdiğinizin tişörtü, oyuncak bir bebek ya da yolda yürürken size kuyruk sallayan bir köpek de olabilir. Ve eğer dünyanın herhangi bir köşesinde yürürken önünüze ‘Free Hugs’ (Kucaklaşmak Bedava) yazılı pankart tutan biri çıkarsa ona yıllardır tanışıyormuşsunuz gibi sarılın. İnsanların birbirlerinden gittikçe uzaklaştığını fark etmiştir ve bunu tamir etmeye çalışıyordur...

Sahi siz bugün kaç kişiye sarıldınız? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!