Güncelleme Tarihi:
O günü beklemek
Deniz tutkunları için denizle mesafeli ilişkilerin başladığı kış ayları adeta kabus gibi geçer. Her deniz tutkununun favori mevsimi doğal olarak yazdır. Hatta birçoğu yazı beklemeden güneş kendini gösterdiği ilk günlerde kendini serin sulara atmak için çok beklemez. Onun için hayatının en güzel günü önce ayaklarını sonra da tüm bedenini o mavi sulara bıraktığı andır. Tüm kışı sadece bunun hayaliyle geçirir ve ancak gerçekleştirdiklerinde huzura ererler.
Sadece yanında huzur bulmak
Deniz tutkunları için deniz ille de içinde kulaç atılacak bir yer değildir. Onu uzun uzun izlemek, yanında yemek yemek, üzerinden gelen serin rüzgarı yüzlerinde hissetmek ve dalga seslerini dinlemek bile ayrı bir ritüeldir. Denize tutkun olanlar onun her halini en derininden severler. İlla masmavi olmasın, kabarmış koyu siyaha dönmüş görüntüsünün de ayrı bir büyüsü olduğuna inanırlar. Kısacası deniz tutkunları sadece denizin yanındayken kendilerini huzulu hissederler.
Fazla uzak duramamak
Bir deniz tutkunu tüm hayatını denizin konumuna göre ayarlar. Deniz olmayan bir şehirde yaşamak onun için imkansız gibi bir şeydir. Olur da zorunda kalırlarsa ise kendilerini bir şehirden çok çölde yaşıyormuş gibi hissedip ilk fırsatta soluğu deniz kenarında alırlar. Her deniz tutkunu için deniz olmayan yerler klostrofobiktir. Onun o enginliği tutkunlarına ferahlık verir. Hatta deniz olan bir şehirde çoğu deniz tutkunu denize en yakın yerde oturmayı tercih eder. Görmese de ona yakın olduğunu bilmek bile güzeldir.
Hayallerinde hep ona yer vermek
Denizi kalbinde hissedenlerin gelecekle ilgili hayallerinde kendilerini denize bağlamak vardır. Tekneyle dünya turu yapmak ya da deniz üzerinde bir ömür geçirmek konusunda hayaller kurarlar ve bunu gerçekleştirmek için her türlü zorluğa göğüs gererler. Çoğu bu tutkusunu çeşitli yollarla tatmin eder. Ya bir deniz kasabasında ya da denizin üstünde bir ömür geçirirler.