Güncelleme Tarihi:
1- Şarkıya eşlik etmek isteyen sarhoş müşteriler
Genelde herkesin birbirini duyabileceği kadar küçük olan bu mekanlarda alkolün etkisiyle kendini Müzeyyen Senar zanneden mi ararsınız, Elvis Presley mi. Sahnenin en dibine gelip, mikrofon sesini bastırabilecek güçte ve detonelikte bağırarak şarkıyı eşlik etmeye çalışan müşteriler için her sanatçının bir çözümü vardır elbet. En bilineni mikrofonu birkaç saniyeliğine ona uzatıp, hevesi geçtikten sonra şarkıya devam etmek olabilir.
2- Sürekli eleştirel gözlerle bakan diğer müzisyenler
Eleştirmek bilirsiniz memleketimizin geleneğidir. Her toplulukta mutlaka gözleri kısılmış, yapılan işi yerden yere vurmaya hazır mahalle teyzesi gözlü insanlar vardır. Bar müzisyenlerinin en sevmediği tiplerden olan bu insanlar sahnede sanatçı varken bir köşeye çekilir ve dikkatle müzisyenleri gerer durur.
3- Cebini düşünen mekan sahibi
En sık rastlanan durumlardan biri anlaşılan para konusunda hep bir kısmaya ya da indirime gitmeye çalışan mekan sahibi olmasıdır. Bu konuşmayı özellikle sahneye çıkmadan birkaç dakika önce yaparlar ki müzisyen iyice gerilsin, hiç keyif almasın. Halbuki mekan dolmuş, belli ki kazanıyorsun. Ne diye emekçinin parasına göz dikiyorsun be adam.
4-Şarkısını çalarken mekanda beliren eser sahibi
Sahnede gözler kapatılmış, şarkının havasına girilmiş, sanki binlerce kişinin önünde kendi eserini okur gibi bir ruh halindeyken mekana giren şarkının asıl sahibiyle göz göze gelme durumu yok mu, bitirir insanı. Mecbur sahneye davet edeceksin. Yok sahneye gelmek istemezse mecbur şarkıyı çok iyi icra etmelisin. Ortaokulda sözlüye kalkmak gibi bir şey olsa gerek.
5- Sabaha karşı eve girmek
Bazen sabaha karşı uyanıp camdan bakarsınız ve yalnız başına, yorgun adımlarla evine doğru yürüyen insanlar görürsünüz ya. İşte onlar müzisyenlerdir. Daha birkaç saat önce eller havaya, vur patlasın çal oynasın olan bu insanlar şehrin en son uyuyanlarıdır. Bir de evde bekleyeni varsa düşünün durumun zorluğunu. İnsan camı açıp, ‘Çile Bülbülüm’ü çalar mısınız demek istiyor değil mi?