Güncelleme Tarihi:
◊ “Peaky Blinders”ı sahneye taşıma fikri nasıl gelişti?
- Peaky Blinders festivali kapsamında 12 dakikalık bir dans parçası yapmayı konuştuğumuz sırada BBC’den bir tanıdığımız, dans topluluğu Rambert ile tanışmamızı önerdi. Rambert ile tanıştık ve bu işe dahil oldu.
O sırada “Peaky Blinders”ın 5’inci sezonunu yazıyordum ve senaryoya Tommy Shelby’nin Rambert’i evine davet ettiği bir sahne ekledim.
“Peaky Blinders”da müzik, insanların hareket şekli ve giyim tarzları gerçekten önemli, bu yüzden dansa çok uygun olduğunu düşünüyorum. Rambert’in sanat yönetmeni Benoit Swan Pouffer ile birlikte tam bir gösteriyi ortaya çıkarabileceğimizi fark ettik.
Benoit ile çalışmaya başladık ve iş giderek büyüdü. Harika iş birlikleri yaptık ve çok iyi müzikler bulduk. Gösteriyi provada gördüğümde ne kadar iyi olduğuna inanamadım. Birmingham’da seyirciye karşı ilk defa sahnelenişini izledim ve izleyiciler ayakta alkışlayarak tezahüratlarıyla salonu inlettiler, şimdi gösteri her yere yayılıyor.
◊ Senaryo yazma süreci nasıl ilerledi?
- Senaryoyu, diyalog olmadan uzun bir senaryo gibi yazdım, hafif bir anlatı ekleyerek. Birinci Dünya Savaşı’ndan ve bir tünelden çıkan askerlerden başladım, nasıl görüneceklerini ve hareket edeceklerini hayal ettim; aynı zamanda bu hareketlerin onlara nasıl hissettireceğini de düşündüm. Neredeyse bir senaryodan çok bir rüya gibi yazdım.
“PEAKY BLINDERS” BELİRLİ BİR SINIFA AİT DEĞİL
◊ “Peaky Blinders”ın anahtarlarını başka bir yaratıcıya teslim etmek nasıl bir duygu?
- Benoit gibi biri olduğunda bu bir rahatlama. Sanki senaryoyu iyi bir yönetmene teslim etmek gibi; yaptığınız şeyi alıp daha da iyi hale getireceğini biliyorsunuz. Daha önce yapmadığınız şeyleri yapmanın çok önemli olduğuna inanıyorum, yoksa sıkıcı olur, bu yüzden insanlara “Peaky Blinders”ın dans yoluyla sunulacağını söylemek harika.
◊ Benoit ya da Rambert’ten ve hikâye anlatımı sanatından bir şeyler öğrendiğinizi düşünüyor musunuz?
- Evet. Bazen kelimelerin sıkışıklık yarattığını öğretiyor. Bunun yerine dansla oldukça hızlı bir şekilde bir şeyler sunabiliyorsunuz. Dansın en güzel yanı, hepimizin bu konuda uzman olması çünkü hayatlarımızda hep bir dans var.
◊ Bu eserle yeni bir kitleye ulaşmak heyecan verici mi?
- Kesinlikle öyle ve bu işi yapmamızın nedenlerinden biri de bu. “Peaky Blinders”ın belirli bir bir sınıfa ait olmamasından gurur duyuyorum, farklı geçmişlerden gelen insanlardan oluşan bir kesit. İnsanlar her zaman ‘dans’ yazan bir kapıdan geçmeyebilirler ama ‘Peaky Blinders’ yazan bir kapıdan geçebilirler, böylece o ortamdan yeni kitlelerle bağlantı kurabilirsiniz.
Hikâye net ve insanları şaşırtmayı planlamıyoruz
◊ “Peaky Blinders: The Redemption of Thomas Shelby”nin erişilebilir bir gösteri olduğunu düşünüyor musunuz?
- Kesinlikle çok erişilebilir olduğunu düşünüyorum. Hikâye net ve insanları şaşırtmayı planlamıyoruz. Neler olup bittiğini olabildiğince net bir şekilde anlatıyoruz ve bu, kendi başına oldukça gizemli. Bana göre, insanın neler yapabileceğini görebiliyorsunuz; dansçıların hareket etme şekli ve etkileşim biçimleri, kendilerini buna adıyorlar. Bir hikâye anlatmak için insan bedenlerinin kendilerini son noktaya kadar zorlamasını görebilmek bence inanılmaz bir şey.
◊ “Peaky Blinders: The Redemption of Thomas Shelby”yi üç kelimeyle tanımlayacak olsanız, ne olurdu?
- Romantik, trajik ve ilham verici.