Rio de Janeiro nasıl Sultan Osman oldu?

Güncelleme Tarihi:

Rio de Janeiro nasıl Sultan Osman oldu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2014 09:25

Bu hafta Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Brezilya’dan Osmanlı’ya, Latin Amerika’dan Lozan’a uzanan bir yolculuğa çıkalım.

Haberin Devamı

Brezilya’ya tarihî ilişkilerimiz yoğun olmasa da hayli ilgi çekici olaylar içerir. Bunlardan biri, üzerine makaleler, hatta koca bir kitap yazılacak kadar ilginç bir hikaye*. Bu hikaye, futbolun ezeli rakipleri Arjantin ve Brezilya’nın 20.yüzyılın başındaki siyasi rekabetine kadar uzanıyor.

Arjantin’in ünlü futbol takımı River Plate adını “gümüş nehir” Rio de la Plata’dan alır. Bu nehir ve bölge üzerindeki hak iddiaları yüzünden Arjantin ve Brezilya, 20.yüzyılın başında bir gerilim yaşamışlardı. Bu ve benzeri çekişmeler nedeniyle Şili ve Arjantin karşısında deniz gücünü yeterli görmeyen Brezilya, 1906’da İngiltere’deki tersanelere iki savaş gemisi sipariş etti. Arjantin, rekabette geri kalmamak adına gemi yapımı için Amerika’ya yöneldi. Tam da bu yıllarda denizcilikte önemli bir değişim yaşanıyor, ahşap gemilerin yerini demir ve çelikten yapılan dev savaş gemileri alıyordu. İngiliz Kraliyet donanmasına ait HMS Dreadnought, bu süreçte önemli bir dönüm noktasıydı. Brezilya, sipariş ettiği gemilerin benzer özelliklere sahip, yani “dretnot” tipinde olmasını istiyordu.

ULUSLARARASI REKABET

Denizlerdeki silahlanma yarışı sadece Latin Amerika ülkeleri arasında değildi elbette. Almanlar, İngiliz üstünlüğüne ve Fransızlara karşı harıl harıl son teknoloji savaş gemileri üretiyorlardı. Ruslar, hem Japonlara karşı, hem de Karadeniz’in egemenliği için donanmasını yenilerken, Yunanlılar 1910’da İtalya’dan “Averof” isimli bir zırhlı satın almıştı. Tüm bu gelişmeler Osmanlı’yı yeni nesil savaş gemilerine sahip olmak zorunda bırakıyordu. Yalnız ortada “küçük” bir sorun vardı: Devletin kaynakları bu hamle için yeterli değildi. Bu nedenle halktan bağış toplamak amacıyla 1909’da “Donanma Cemiyeti” kuruldu. Oluşturulan kaynakla Almanya’dan iki zırhlı alındı. Osmanlı’nın büyük hedefiyse dretnot sahibi olmaktı. Bunun için 1911’de iki farklı İngiliz şirketine birer dretnot siparişi verildi. İsimleri Reşadiye ve Sultan Osman-ı Evvel olacaktı. Reşadiye’nin yapımı Vickers tersanelerinde başlarken, Armstrong şirketi Osmanlıların ödemeleri düzenli yapamayacağı endişesiyle dretnotun inşasını erteliyordu.

Dünyanın öbür ucunda Brezilya’daysa bambaşka gelişmeler yaşanıyordu. Kauçuk fiyatlarının düşmesi Brezilya ekonomisini zorluyordu. Üstelik donanmadaki zenci askerlerin, beyaz subayların kötü muamelesine ve kırbaç cezasına karşı ayaklanması, donanmayı güç durumda bırakmıştı. Büyük meblağlar ödenerek alınan dretnotlar bu ayaklanma nedeniyle hizmet dışı kalmıştı. Bu şartlar altında Brezilya, İngiltere’de yaptırdığı yeni dretnotu, yani “Rio de Janeiro”yu satmaya karar verdi. Ruslar, İtalyanlar; Fransızların yönlendirmesiyle Yunanlılar muhtemel alıcılardı. Ne var ki Osmanlı Devleti, beklenmedik bir hamleyle tüm diğer taliplerden yüksek bir teklifte bulunarak 3.000.000 sterlin bedelle gemiyi satın aldı. Geminin “Rio de Janeiro” olan adı “Sultan Osman-ı Evvel” olarak değiştirildi. Geminin komutanlığına Rauf (Orbay) Bey atandı. Dünyanın en büyük ve en modern savaş gemisinin satın alınması halk arasında büyük sevinç uyandırdı. Ne var ki bu mutluluk uzun sürmedi... Osmanlı Devleti ve halkı, parasını son kuruşuna kadar ödediği bu dev savaş gemisine hiç bir zaman kavuşamadı. Çünkü tam bu dönemde...

SAVAŞIN BEDELİ

100 yıl önce, yani 28 Haziran 1914’te Avusturya veliahtı Ferdinand, Bosna’da bir suikast sonucu öldürüldü. Bu olaydan bir ay sonraysa I.Dünya Savaşı patladı. Yaklaşmakta olan savaşı öngören İngiliz Bahriye Nazırı Winston Churchill, geminin Rauf Bey başkanlığındaki Osmanlı heyetine teslimine şiddetle karşı çıkıyordu. Üstelik Dünya Savaşı başlamış olsa bile bu zorlama kararı aldırdığında Osmanlı Devleti tarafsızdı. Olay, Osmanlı kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Reşadiye ve Sultan Osman’ın verilmemesi Almanya’yla birlikte savaşa girmek isteyenler için iyi bir koz olacaktı. Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesiyle birlikte önce Rio de Janeiro, ardından Sultan Osman olan dretnot, HMS Agincourt adı verilerek İngiliz donanmasına katıldı! Reşadiye ise HMS Erin olarak değiştirildi. Sadece 8 yıl görevde kaldılar ve ardından hurdaya çıkarılarak tarih sahnesinden silindiler.

Peki Brezilya’dan alınan Rio de Janeiro / Sultan Osman için ödenen paralara ne oldu derseniz... Yıllar sonra Lozan anlaşmaları sırasında büyük ölçüde Osmanlı borçlarından düşüldü. Ancak mesele Cumhuriyet döneminde de devam etti. İngiltere 1930 yılında 150 bin sterlinlik bir ödeme yaptı. Vaktinde “Donanma Cemiyeti” tarafından toplanan bu paraysa Atatürk’un emriyle kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’ne (1935’ten itibaren Türk Hava Kurumu) aktarıldı.

DENİZLERDEN SAHALARA

Bu hikayede adlarını andığımız Brezilya, Arjantin, Şili, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan, Rusya, Japonya ve ABD bugün Dünya Kupası için yeşil sahada mücadele ediyorlar. (Dünya Savaşı’nın ilk kıvılcımın yandığı yer sayılan Bosna-Hersek’i de unutmamak gerek.) Ancak Osmanlı Devleti gibi Türkiye de tüm çabasına rağmen Rio de Janeiro’ya kavuşamadı. Ne diyelim... Artık önümüzdeki maçlara bakacağız.

*Serhat Güvenç, Birinci Dünya Savaşı’na Giden Yolda Osmanlıların Dretnot Düşleri, 2009.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!