Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 2014 01:51
Anne saçıma toka tak diye tutturan ya da ruj sürmek isteyen bir oğlunuz mu var? Kız çocuğunuz yaşıtlarının aksine pembeden nefret edip etek giymek istemiyor mu? Peki bu sizi neden endişelendiriyor? Uzmanlara göre rahat olmalı, istekleri oyuna çevirmeli ve gözlemlemelisiniz? Üzerinde baskı kurar isteklerine karşı çıkarsanız ruh sağlığı bozulabilir, ilerleyen yıllarda toplum baskısı ile birleşince intihar riski artabilir. Şimdi bir kere daha düşünme zamanı, çocuğunuzu kaybetmeye değer mi?
5 gündür etkisinden kurtulamadığımız bir fotoğraf var. Brangelina çiftinin kızları 8 yaşındaki Shiloh Jolie-Pitt’in fotoğrafı. Önce güzelliğine vurulduk. Sonra kız çocuğu değil erkek çocuğu gibi görünmesini uzun uzun konuştuk. Los Angeles’da Unbroken filminin galasına erkek kardeşleri Pax ve Maddox gibi takım elbise giyerek katılmıştı. Annesi Jolie’ye göre bu onun tercihiydi. Daha önce bazı röportajlarında kızı Shiloh’un erkek çocuğu olmak istediğini söylemiş onun isteklerine saygı duyduklarını anlatmıştı. Hatta Brad Pitt bir röportajında Shiloh'un kendisine bu isimle hitap edilmesini istemediğini anlatmıştı: 'Eğer ona Shi…dersek bizi susturuyor ve benim adım John, bana John deyin’ diyordu. Biz de ona John demeye başladık.'
Türk toplumu için fazla özgürlükçü bir örnek değil mi? Şahsen ben beş yaşındaki oğlum tişörtünün üzerine benim sutyenimi takmaya çalıştığı zaman bile gözüne araba farı tutulmuş tavşan gibi kalakalıyorum. Aralıklarla aldığım pedagog destekleri sayesinde üzerine varmamam, sakın, ayıp, yasak dememem gerektiğini biliyorum ama beynimin içindeki Meksika dalgasını dindiremiyorum. Daha doğrusu tavrım ne olmalı, ne demeliyim onu tam olarak kestiremiyorum.
Açıkçası Shiloh araştırmak soruşturmak için iyi bir örnek oldu. Önce
Klinik Psikolog Pınar Mermer’in kapısını çaldım.
“Bu konu da endişeli o kadar çok anne var ki Sibel” dedi ve anlatmaya başladı: “
Geçenlerde bir anne üç yaşındaki oğlunun ruj sürmek için nasıl tutturduğunu anlattı. Konuşmamızın sonucunda çocuğun inadının tek nedeninin babası olduğu ortaya çıktı. Çünkü her ruj süreceğim dediğinde baba sert bir şekilde erkek adam ruj sürmez diye bağırıyormuş. Halbuki deneyebilirsin deyip çok üstünde durmadan bunu komik bir oyuna getirmeliyiz. Baba sürmüyor, erkekler sürmez demek yerine anne sürüyor değil mi bunu diye sormak yeterli olacaktır.
Çocuklar pek çok şeyi gözlemleyerek öğreniyorlar o kadar anlatmanıza gerek yok. Benim tavrım bırakınız yapsınlar tavrı. Neyle rahat hissediyorsa odur. Ama anne baba bu konuda zorlanıyorsa bir uzmandan gereken duygusal desteği alabilirler.”
Pınar Mermer’e göre çocuklar kız gibi mi erkek gibi mi hissettiği konusuna 10 yaşına kadar emin olamıyor. Ergenliğin hemen öncesinde çiziliyor duyguların haritası.
Mermer: “10 yaşına gelmiş bir çocuğun anatomik cinsiyetinin tersi gibi davranmasının bir bilimsel açıklaması var tabii. Çocuğun kendini karşı cinse ait hissetmesi ve bu yönde davranışlar sergilemesine
cinsiyet kimlik disforisi denir. Bu artık günümüzde bir bozukluk yani hastalık değil bir uyumsuzluk. Kitaplara göre bu sık görülen bir durum değil ancak ailelerin yardım alması gereken bir durum. Yani artık eskisi gibi,
‘şu tedaviyi olun çocuğunuzda bu sıkıntı kalmasın’, demek yerine bu sıkıntıyı yaşayan kişileri toplum baskısından nasıl koruruz, gerekirse cinsiyet değişimi gibi müdahaleleri nasıl kolaylaştırır gibi konular konuşulmakta.”
CİNSİYET KİMLİK DİSFORİSİ BELİRTİLERİ NELER?
* Eğer bir çocuk 9-10 yaşlarına gelmiş olmasına rağmen kendini doğuştan getirdiği anatomik cinsiyetine ait hissetmiyorsa, kendisi de karşı cinsiyete ait olduğunu hissediyorsa
* Kendi cinsel organlarına karşı iğrenme gibi hisleri varsa
* Karşı cinsiyet gibi giyinmek davranmak istiyorsa ve o cinsiyetten kişilerle arkadaşlık yapmak o oyunları oynamak istiyorsa…
Pınar Mermer bu kriterleri saydıktan sonra ona “Peki ailedeki stres, travmatik deneyimler gibi nedenlerden çocuk böyle hissedemez mi?” diye soruyorum.
İşte bu noktada mutlaka bir uzman gözü gerektiğini söylüyor. Ve bir vaka ile örneklendiriliyor. Son derece homofobik bir annenin oğlunun sadece annesinin aşırı tepkilerinin üzerine gitmek için bir yıl boyunca kız çocuğu gibi davrandığını anlatıyor: “Ne zaman ki anne bu konu da tedavi gördü, çocuk düzeldi.”
RAHAT OLUN AKIŞINA BIRAKIN
Çocuk yetiştirirken her konuda olduğu gibi bu konuda da rahat olmanın faydalı, endişeli olmanın zararlı olduğunu hatırlıyorum bir kez daha.
Çocukları özgür bırakmak, hissettikleri gibi davranmalarını sağlamak en doğrusu. Klinik psikolog
Pınar Mermer konuşu rahatlatıcı bir şekilde bakın nasıl özetliyor: “
Çocuğunuzun karşı cinse ait eşyaları kullanması onu karşı cinse ait yapmaz. Erkek adam şunu yapar bunu yapar, sakın böyle davranma, kızlar böyle yapar gibi müdahaleleri sık yapmak da pek bir işe yaramaz. Çocuklar belli yaş dönemlerinde farklı cinsiyet oyuncaklarıyla oynamak isteyebilirler. Bu son derece normaldir. Zaten oyuncakların bu kadar kız ve erkek oyuncağı olarak keskin çizgilerle ayrılması da çocuk gelişimi açısından doğru değildir. Erkek çocuklar ruj, oje, sütyen takmayı isteyebilirler. Kız çocukların erkek gibi davranmaları o kadar sıkıntı yaratmaz ancak erkekler bu davranışları gösterdiğinde hemen uzmana başvurulur veya çocuklar ciddi şekilde cezalandırılır. Cezalandırma asla işe yaramaz.
Önemli olan gerçekten neler olduğunu anlamaya çalışmaktır. Eğer bu durum bir çevresel faktörden kaynaklanıyorsa örneğin aşırı cezalandırıcı bir baba, okuldaki tüm erkek çocukların agresif olması, çocuğun bu sebeple daha az agresif olan kızlarla oynamayı tercih etmesi gibi, bu durumda yapılacaklarla, biyolojik, genetik faktörler sebebiyle gerçek anlamda karşı cins gibi hissetme durumunda yapılacaklar farklıdır. En önemlisi çocukları olduğu gibi kabul etmek, ne olurlarsa olsunlar sevmeye ve destek olmaya devam etmektir.
Farklı çocuk veya yetişkinlerin, toplum baskıları nedeniyle ruh sağlığının bozulduğuna hatta intihar riskinin bu kişilerde arttığına şahit oluyoruz. Şimdi bir kere daha düşünme zamanı, çocuğunuzu kaybetmeye değer mi?”
Ebeveyn koçu Talyaa Vardar anlatıyor:
ÇOCUKLAR HANGİ YAŞTA NE HİSSEDER?
0-3 YAŞ ARASI UTANDIRMAYIN
Bebeklikten itibaren, çocuklar bedenlerini keşfetmek isterler. Kendi bedenleriyle sağlıklı bir ilişki geliştirmelerini istiyorsak kucaklamalı, sarılmalı, sevgi göstermeliyiz. 0-3 yaş arasında çocukta yavaş yavaş cinsiyet farkındalığı gelişiyor ve diğer cinsin ayırdına varıyor. Bu yaşlardaki çocuk çıplak dolaşmaktan da keyif alıyor. Utandırmayın! Giyinmesi için destek olun ve dikkatini dağıtın. Nasıl tepki verdiğiniz, ses tonunuz, yüz ifadeniz, onaylamayan sözcükleriniz ona bedeninden utanmayı öğretir. Cinsiyet bilinci, hem genetik hem de çocuğun yetiştiği ortam ile ilişkilidir.
3 YAŞ3 yaş civarında çocuk tercihlerini- kız veya erkek olmakla ilgili- belirten oyunlar oynar. Bu yaşlarda bir merak da başlar ve sorular sorarlar. Ben nasıl doğdum? gibi. Kaçmayın, henüz detaylarıyla anlatmayın ama annenin bedeninden geldiğini bilsin.
SEKS ORYANTASYONU Okul yaşındaki çocuklar, karşı cinse ilgi duymaya başlayabiliyorlar. Bazı çocuklar ise, hem cinslerine ilgi duyduklarını bu yaşlardan itibaren fark edebiliyorlar. Bazı çocuklar 7 yaş civarı bunu fark ederken anlamlandırmakta zorluk çekebiliyor zira kafaları, duyguları karışıyor; Çoğu gey ise 10’lu yaşlarda fark ettiklerini söylüyorlar. Genellikle bu farkındalık farklı olmanın utancı ve suçluluk duygusuyla beraber yaşanıyor. Aile red, inkar, olayına girerse, çocuk için olay iyice zorlaşıyor. Bazı ailelerde ise sevgi ağır basıyor ve çocuk kabul görüyor.
CİNSEL EĞİLİMİMİZİ SEÇİYOR MUYUZ? Kadın, erkek, gey veya biseksüel olmak bir insanın seçebileceği bir şey değil. Tahminen insanların %10’unun gey olduğu sanılıyor. Hiç kimse bir insanın cinsel tercihini tam olarak neyin belirlediğini bilemiyor, ancak biyolojik ve genetik faktörlerin yanı sıra çocuğun yaşadığı ortamın ve erken yaştaki sevgi+haz deneyimlerinin etkisi olduğu tahmin ediliyor. Amerikan Pediatristler Derneği ve Amerikan Psikologlar derneği cinsel tercihin mizacın bir parçası olduğunu söylüyor. Ayrıca, bu kurumlar gey olmanın bir kişilik bozukluğu veya hastalık olmadığını da vurguluyor. Tüm varsayımlara rağmen, cinsel eğilimin ebeveynlik tarzından kaynaklandığına dair net bir kanıt yok.