Güncelleme Tarihi:
ABD'nin Los Angeles şehrinde bulunan Dolby Tiyatrosu'nda dün gece unutulmaz dakikalar yaşandı. 95'inci Oscar ödülleri kavgasız, tokatsız, skandalsız bir biçimde tarihe geçti. Sebebi En İyi Film de dahil önemli ödülleri silip süpüren Everything Everywhere All At Once'tı.
Uzakdoğu dövüş sahneleriyle süslenmiş, üzerine göz yapıştırılmış kayalar arasında derin diyaloglar içeren, Pixar filmleriyle dalga geçen ve herkesin parmaklarının sosis şeklinde olduğu bu film, geçmişte bu kategoride ödül almış, "Oscar'ın şampiyonu" denince akla gelen filmlere hiç benzemiyor.
Peki içinde bulunduğumuz bu evrende (ya da diğer evrenlerde) nasıl oldu da 'Everything Everywhere', Hollywood'un sevgilisi haline geldi?
Dilerseniz en baştan başlayalım...
30'lu yaşlarındaki iki çok tanınmamış yönetmenin (Daniel Kwan ve Daniel Scheinert) imzasını taşıyan bu bağımsız bilimkurgu komedi filmi, genellikle büyük yapımların öne çıktığı Oscar'ların bu yılki başarı hikayesi oldu.
En İyi Film ve En İyi Kadın Oyuncu (Michelle Yeoh) dahil 7 önemli kategoride altın heykelciğe layık görülen film, En İyi Yardımcı Kadın ve En İyi Yardımcı Erkek'i de aldı.
Bu oldukça önemli çünkü dört en iyi oyuncu ödülünden üçünün aynı filme gitmesi, Oscar'ların geçmişinde sadece iki kez yaşanan bir olay. Daha önce bunu başaran filmler 'A Streetcar Named Desire' ve 'Network'tü. (Dört ödülün de aynı filme gitmesi ise bugüne kadar görülmüş bir durum değil.)
'Everything Everywhere' aynı zamanda 2009'da geceden 8 heykelcikle ayrılan 'Slumdog Millionaire'den bu yana en fazla ödülü toplayan film oldu. Bir başka deyişle, 'Everything Everywhere' Oscar tarihinde sadece en elit filmlerin dahil olduğu bir kulübün üyesi haline geldi.
OYUNCULARIN KONUŞMALARI DA TARİHE GEÇTİ
Ödülleri alanların yer yer dokunaklı yer yer absürt konuşmaları da bir o kadar unutulmazdı.
Michelle Yeoh gözyaşları içinde, "Bu gece bizi izleyen ve benim gibi görünen tüm erkek ve kız çocukları için bu bir umut ve olasılık ışığı. Ve hanımlar, hiç kimse size zamanınızın geçtiğini söyleyemez" diye konuştu.
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ke Huy Quan, "Böyle hikayelerin sadece filmlerde olduğunu söylüyorlar" dedi.
Sektörde 45 yıldan fazladır ter dökmesine karşın ilk kez Oscar'a aday gösterilen Jamie Lee Curtis ise heykelciğe kavuştuktan sonra, "Benim bunca senedir yaptığım türdeki filmleri destekleyen herkese sesleniyorum... Hep beraber bir Oscar kazandık" ifadelerini kullandı.
Daha sonra sahneye çıkan Kwan ve Scheinert, ebeveynlerinin gözlerini yaşarttı. Kwan, çekim ekibine ve oyunculara teşekkür ederken Oscar'larda çok sık karşılaştığımız mütevazı bir övünme cümlesini de araya sıkıştırmayı ihmal etmedi: "Dehamı açığa çıkaran herkese çok teşekkürler."
NE CANNES'DA PRÖMİYER YAPTI NE VENEDİK'TE
Geçmişte Oscar'larda en iyi film ödülüyle taçlandırılmış yapımlara baktığımızda pek çok ortak özellikleri olduğunu görüyoruz. Örneğin son 16 yılın kazananlarının her birinin galası, sektörün en önemli ve prestijli etkinlikleri kabul edilen Cannes, Venedik, Sundance, Telluride veya Toronto film festivallerinden birinde yapılmıştı.
'Everything Everywhere' ise seyirci karşısına ilk olarak Mart 2022'de Teksas'ta düzenlenen popüler kültür festivali South by Southwest'te çıktı.
Filmden beklentiler o kadar düşüktü ki sinema endüstrisinin bir diğer kalesi olan İngiltere'de bile vizyona girmeden doğrudan dijital platforma gönderilmesi planlanmıştı. Neyse ki sektörün önde gelen bazı isimleri filmin ABD'deki dağıtımcısı A24'ü filmi sinemalarda göstermeye ikna etti.
11 hafta boyunca vizyonda kalan filmin ünü kulaktan kulağa yayıldı ve nihayetinde 5,1 milyon sterlinlik bir gişe hasılatı elde etti.
İngiliz gazetelerinin eleştirmenleri de Everything Everywhere'e çok bayılmamış gibiydi. Film, Telegraph'ta üç, Guardian'da iki, Times'da dört yıldıza layık görülmüştü.
Ancak filmin ABD'deki başarısının yanında İngiltere'deki bu gişe devede kulak gibiydi. Marvel filmleri ya da 'Avatar' serisi gibi franchise'ların dışında kalan filmlerin can çekiştiği Amerikan piyasasında, 'Everything Everywhere' 73,3 milyon dolar gelir elde etti. Üstelik filmin çekim bütçesinin bu miktarın yüzde 10 ila 20'sine tekabül ettiği söyleniyordu. Dahası birçok yorumcu gerçek maliyetin çok daha düşük olduğunu, filmin alternatif bir yapım olarak görülmesini önlemek için rakamların yukarı doğru yuvarlandığını belirtiyordu.
Nihayetinde filmin İngiltere'de gördüğü muameleyle ABD'de gördüğü muamelenin farkı, aldığı ödüllere de yansıdı. Geçen ay BAFTA'larda 10 kategoriden de eli boş dönen 'Everything Everywhere', dün akşam 11'de 7 yaptı.
Everything Everywhere All At Once BAFTA'lardan eli boş döndü ama Oscar'ın işaretçisi diğer ödüllerde oldukça iyi performanslar sergiledi. Altın Küre'de en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dahil 6 ödül aldı. Ekran Oyuncuları Birliği Ödülleri'nden 5 heykelcikle döndü. Bir başka deyişle dün geceki 7 ödül, filmin hayranları için çok büyük bir sürpriz olmadı.
GENÇ YÖNETMENLER VE KIYMETİ BİLİNMEMİŞ OYUNCULAR MI SADECE?
Peki Amerikalılar bu filmi neden bu kadar sevdi?
Karamsar yorumculara göre, bunun sebebi 'Everything Everywhere'in ABD'deki kültür savaşında oynadığı rol. Film çeşitlilik anlamında birçok kıstası sağlıyor: Yönetmenler genç, başrol oyuncuları beyaz değil, ana karakteri çok sevilen ama profesyonel anlamda kıymeti bilinmeyen 60'lı yaşlarında Asyalı bir aktris canlandırıyor.
(Yeoh, 95 yıllık Oscar tarihinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan ilk Asyalı aktris de oldu.)
Kwan ve Scheinert
Diğer yandan filmi "ev yapımı Marvel" olarak nitelendiren ve bu kadar sevilmesini bununla açıklayanlar da var. Ama aslında Everything Everywhere'in başarısının sırrı bu kadar basit değil.
GÖÇMENLİK GERÇEĞİ VE AMERİKAN RÜYASI
Örneğin filmde ilk bakışta kahramanlarımızın çoklu evrenin kolları arasında oradan oraya zıpladığı, ölümcül kozmik bir simitin bildiğimiz gerçekliği yok etmekle tehdit ettiği bir olay örgüsü var.
Ama derinlere inince, sahip olduğu çamaşırhanenin geliriyle kıt kanaat geçinen birinci nesil göçmen Evelyn Wang (Michelle Yeoh) ile ABD'de doğmuş somurtkan kızı Joy (Stephanie Tsu) arasındaki çekişmeye şahit oluyoruz.
Bu açıdan bakıldığında Everything Everywhere, acıyla tatlıyı bir arada sunan oldukça gerçekçi ve dokunaklı bir Amerikan Rüyası filmi. Bu bağlamda Sergio Leone'nin 'Once Upon a Time in America'sına, Don Bluth'un klasik animasyonu 'An American Tail'e ve 2021'de en iyi filme aday olan 'Minari'ye benziyor.
Yönetmen Daniel Kwan da geçtiğimiz günlerde katıldığı bir podcast'te filmin gerçekçiliğine dikkat çekerek, "Herkes kendi dünyasında. Tüm karakterler birbirinin arkasından konuşuyor. Farklı diller konuşuyorlar. Her şey, zaten çoklu evrende yaşadığımızı herkese göstermek için bir fırsat" ifadelerini kullanmıştı. Princeton Üniversitesi'nden Prof. Anne Anlin Cheng da Washington Post'ta yayımlanan yorumunda "Göçmen olmak parçalanmış bir çoklu evrende yaşamaktır" ifadesiyle bilimkurgu diye gördüğümüzün ne kadar gerçek olduğunu vurgulamıştı.
Çok evrenlilik sayesinde film, alışkın olduğumuz bu hikâyeye bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor.
Evelyn Wang'in bazen bir şarkıcı, bazen bir şef, bazen de dövüş filmleriyle ünlü bir sinema yıldızı olduğu bu evrenlerde, alternatif kaderlere şahit oluyoruz. Evelyn'in farklı tercihler yapıp farklı hayatlar yaşama ihtimali, izleyiciye kendi varoluşunu ve tercihlerini de sorgulatıyor.
Nihayetinde Evelyn ile Joy'un barışmaları ve Evelyn'in vergi denetimi sorununu başarıyla çözmesi de herkesi memnun edecek bir mutlu son vadediyor.
20 YIL SONRA DÖNÜŞÜ MUHTEŞEM OLDU
Dahası Everything Everywhere, Akademi'nin çok sevdiği geri dönüş hikayelerinden birine de zemin sağlıyor.
Bu yıl En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Brendan Fraser'ın The Whale'le dönüşü çok konuşuldu. (Filmde Fraser kızıyla yıllar sonra bir araya gelen kronik obez bir babayı canlandırıyor.) Ama Ke Huy Quan'ın geri dönüşü de yabana atılmamalı.
Çocukluğunda 'Indiana Jones and the Temple of Doom' ve 'The Goonies' filmleriyle dikkat çeken aktör, 20 yıl boyunca yer bulamadığı Hollywood'a döner dönmez altın heykelciği kaptı.
Tabii Marvel'ın son yapımları ile 'Rick and Morty' gibi animasyonların hayranları için çekici bir detay olan çoklu evren kurgusunun filmin popülerliğine katkısını da yadsımayalım.
Sözün kısası, filmin konusu ne kadar tuhaf olursa olsun, ana akım ABD izleyicisinin alışık olduğu detaylar içeriyor. Hatta sosyal medya yorumlarında Marvel'ın alternatif evren kurgusu bağlamında Everything Everywhere'den ders alması gerektiği dahi vurgulanıyor.
The Telegraph'ın "How did a film as weird as Everything Everywhere All at Once win all those Oscars?" ve BBC'nin "Everything Everywhere All at Once: Surprise Oscars favourite" başlıklı haberlerinden derlenmiştir.