Sibel ARNA / Fotoğraflar: Muhsin AKGÜN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2014 01:08
Geçen sezon Galatasaray kadın basketbol takımı tarih yazarken, ‘Aslan payı’ Işıl Alben’e aitti. Ancak onu bu yıl Rusya’nın önemli ekibi Dinamo Kursk kaptı. Yeni evinde ona Rus taraftarı ‘Prenses’ diyor. Prenses gibi karşılanan Işıl, 19 Kasım’da eski takımı Galatasaray’a karşı sahaya çıkmaya hazırlanıyor.
Ailesinde ne basketbolcu var ne de sporcu. Arnavut göçmeni babası perde aksesuarları üretiyor, soyu 350 yıllık, İstanbul Eyüplü annesi ev hanımlığı yapıyormuş. Bir kız çocuğundan beklenmeyecek derecede hareketli bir bebeymiş Işıl. Yürümeye başladığında işler daha da fenalaşmış. Eyüp Dede Korkut İlköğretim Okulu’ndaki ününü erkek çocuklarına futbol konusunda verdiği derslere borçlu. Basketbol antrenörünün dikkatini de yine o sayede çekmiş: “Necmettin Şen resmen futbolun içinden kaptı beni. Annemleri de o ikna etti antrenmanlara devam etmem için. Evimize gelir, geleceğe dair çok etkili konuşmalar yapardı.”
Aile neden kızlarının basketbolcu olmasını istemiyormuş dersiniz? Sebebi çocuğunu spordan uzak tutan çoğu Türk ailesininkiyle aynı: Çelimsiz yapısı olduğu için terleyip hasta olacağından korkuyorlarmış!
Lise başladığında Işıl’ı İstanbul Üniversitesi Basketbol Takımı seçmelerine götüren kişi de Necmettin Şen olmuş. O günün hikâyesi gerçekten komik: “Onuncu dakikada heyecandan bayıldım. Küt diye gittim. Bunu gören annem de bayıldı. İkimizi ayılttılar. Hemen sağlık kontrolüne yolladılar. Temiz çıkınca tekrar seçmeye çağırdılar. Takıma aldılar.”
İstanbul Üniversitesi’nde 8 sene oynadı, Adana Botaş’ta en değerli oyuncu seçilmeye varan bir performans sergileyip dikkat çekti. Ve 2007-2008’de istediği oldu:
Galatasaray kadın basketbol takımının başına gelen Cem Akdağ’ın transfer listesinin bir numarasındaydı. İspanya’dan gelen tekliflere rağmen Galatasaray tutkusu nedeniyle Sarı-Kırmızılılara imza attı, 7 yıllık Galatasaray serüveni başladı.
2009’da Avrupa Şampiyonu oldular. Ben Işıl ile o zaman tanıştım. Şampiyon kızları gece kıyafetleriyle fotoğraflamak isteğimde etek giydiremediğim iki kişi vardı: Takımın Amerikalısı Simone Augustus ve inatçı sarışın Işıl. O zaman beni zorlayan inadını şimdi alkışlayacağımı tahmin etmezdim.
Alkışlıyorum çünkü 2009’dan sonra geçirdiği iki ciddi sakatlığın ardından, hatta basketbolu bile bırakmayı düşünüyorken pes etmedi. Kemik yapısının basketbola uygun olmadığını söylediler, yetenekleri kendi camiasında bile sorgulandı, buna rağmen, kendini geliştirdi ve lider konumuna geçti. Basketbolu fizik, kondisyon, teknik ve taktik beceriden ibaret gören spor ahalisine ‘mental’ cevap verdi.
YENİ RAKİBİ G. SARAYŞampiyonluktan 20 gün sonra
Fenerbahçe maçında yaşanan karambolda ön diz çapraz bağları koptu, iç ve yan bağlar zedelendi. Ameliyat sonrası dört ayda antrenmanlara başladığı için çapraz bağlar altıncı ayda aynı yerden tekrar koptu. Herkes bu sefer bitti dedi. Hatta kendi bile...
“O zaman pes etmediysem Mihriban Oğuz sayesindedir. Tedaviyi bırakıp, iş öğrenmek için babamın fabrikasına gidip gelmeye başladığım noktada beni ipten aldı. Tedavi yerimi değiştirdi, psikolojik yardım almamı sağladı. Kendisi de basketbol oynarken aynı yerden sakatlık yaşamış, tedavi süreci sonucunda 6 yıl daha basketbol oynayabilmişti. Beni itti kaktı, yeri geldiğinde yüceltti, yeri geldiğinde azarladı ama kurtardı. O olmasaydı şimdi babamın yanında çalışıyordum.”
Bugün bakınca iki sakatlığına da şükrediyor Işıl Alben: “Bu sayede sporcu gibi yaşamayı öğrendim. Basketbolu iyi oynayabilmek için takım antrenmanları dışında da çalışmak gerektiğini anladım. Yatırım yapınca vücudunuz size çok iyi cevap veriyor. Vücut ağırlığımla yaptığım kuvvetlendirme antrenmanlarının çok faydasını gördüm. Kimse alınmasın, bizim takım antrenmanlarında kolun ya da bacağın bir bölümü çalışıyor. Oysa ki sakatlanmamak için bacağınızın her bölümünün eşit güçte olması şart. Sakatlıkların çoğu kuvvet dengesizliklerinden oluyor.”
İki köpeğim var. Biri benimle diğeri ablamla. İkisini de barınaktan aldım. Şans getirdiklerine inanıyorum.18 ay sonra arenaya döndü, 2012’den sonra yükselişinin önüne kimse geçemedi. O yıl takıma yeni gelen
koç Ekrem Memnun en büyük şansıydı. “Özgüvenimi kazandım. Atmam gereken, korkaklıktan atamadığım her şuttan sonra yanına çekip, ‘Şut at’ dedi. Sonunda atmaya, attıklarımı sokmaya başladım. Sevgimin yanında saygı duyuyorum.”
Galatasaray geçen sezon Eurolig, Türkiye Kupası ve Lig Şampiyonluğu’nu kazandı. Üç kupada Işıl Alben’in katkısı büyük: “Oyun kurucu ve kaptandım ama Eurolig şampiyonu olduğumuza hâlâ inanamıyorum. Ekrem Abi hedefi baştan koymuştu ama dediğini yapabileceğimizi tahmin etmezdim. Sistemi nefis oturttu. Bir avantajımız da takımın birbirini çok sevmesi. Saha içindeki kadar dışarıda da böyle anlaşan takım görmedim.”
Gelelim bugüne... Galatasaray teklifte gecikince Rusya’nın Dinamo Kursk takımının iyi teklifine ‘Hayır’ diyemedi Işıl. Sezon başında Sarı-Kırmızılılar, Işıl’ın bonservisini almaya çalıştı, olmadı. Kursk, ligi üçüncü bitiren, Eurolig oynayacak yüksek bütçeli bir takım. Hatta tesadüf, kurada Galatasaray’la eşleşti. Işıl Alben 19 Kasım’da eski takımına karşı oynayacak: “Duyunca çok üzüldüm çok duygulandım ama profesyonellik, çıkıp oynayacağım.”
Kursk’ta mutlu. Taraftar prenses diye lakap takmış: “Neden prenses dediklerini bilmiyorum ama yönetim prenses gibi karşıladı o gerçek. Çiçekler geldi evime. Teşekkür ediyorlar. Markete bile üç kişi ile gidiyorum. Tercüman, menajer, şoför. Odamdaki koltuğu beğenmedim evimi değiştirdiler. Diğer oyuncular da çok yardımcı. Zaten Galatasaray’da daha önce birlikte oynadığım iki yabancı daha var. Hatta bir
tanesini hatırlarsın, Simone.”
"Bağırmam gerektiğinde bağırdım. Sahada kırınca özür dilemesini bildim."
"Görmüyorsunuz ama sezon aralarında saçımı uzatıyorum. Ama sezon başlayınca yine kısalıyorlar çünkü saçımla başımla uğraşacak vaktim yok. "