Hasan Bülent KAHRAMAN & Cem ERCİYES
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2014 01:33
Türkiye’nin en büyük çağdaş sanat fuarı ‘Contemporary İstanbul’ başladı. Cem Erciyes, sanat eleştirmeni Hasan Bülent Kahraman’ın hazırladığı 1 milyon liralık listeyle bir koleksiyoner edasıyla fuara girdi, hangi eserlere sahip olabileceğini inceledi. Gördü ki sanat var diye burada paradan konuşmak ayıp değil. Hele pazarlık yapmak hiç değil. Fiyatlar yüksek olsa da Türkiye’de ve dünyada sanatın nereye gittiğini görmek için bile bu fuar ziyaret edilir. İşte yeni başlayanlar için Contemporary İstanbul...
İçinde her şeyden bir nebze bulunan, hem farklı disiplinleri ele alıp hem gençleri hem çağdaş klasikleri içeren bir liste hazırladım.
Hasan Bülent KAHRAMAN
Bir kişi gelse "1 milyon liram var, tümünü çağdaş sanata yatıracağım, neler alayım" dese ona nasıl bir koleksiyon önerirdim? Önce o kişiyi tanımalı. Koleksiyon insanın kişiliğini yansıtır. Her koleksiyoner, birikimi belli bir hacme eriştikten sonra işin ticaretle ilgili kısmına bakar, bakmak zorundadır. Sonunda parayla yapılan bir şey koleksiyon. Ama asıl maksadı para, ticaret olmayan insanın koleksiyonu sadece bir temele dayanır: Zevk, tutku!
Birkaç tarz koleksiyonla başlanabilir. Çağdaş klasiklere, yeni yapıtlara yönelip, video, dijital sanat, enstalasyon, yeni medya sanatı biriktirebilir. Benim yeni başlayanlara, gençseler, tek önerim var: Kendi kuşakdaşlarının yapıtlarını biriktirsinler. Onlarla yaşasınlar, yaşlansınlar.
Bu rakamlar, Contemporary İstanbul'da yer alan sanatçıların, fuardaki en yüksek liste fiyatlarına, yer almayanların ise tahmini fiyatlarına göre belirlenmiştir. Toplam değer bu yüzden 1 milyon liranın üzerine çıkmaktadır.
Bu mantıkla bakarak ben bir sentez yapmaya çalıştım. İçinde her şeyden bir nebze bulunan bir koleksiyon öneriyorum. Hem çağdaş sanatımızın birikimini yansıtıyor hem farklı disiplinleri ele alıyor, hem daha gençleri hem çağdaş klasikleri içeriyor. İyi ve güçlü bir başlangıç ve koleksiyon olduğuna güvence veririm. Ama yapıtları seçmeyi size bırakıyorum.
Nuri Bilge Ceylan’ın fuardaki bu fotoğrafı 74 bin Lira.Fotoğraf
Nuri Bilge Ceylan/ Dirimart/ 74 bin TL
Nazif Topçuoğlu/ Galeri Nev/ 19 bin 600 TL
Murat Germen/ C.A.M Galeri/ 17 bin 500 TL
Ahmet Elhan/ Zilberman/ 12 bin TL
Murat GermenVideo
Ali Kazma/ Galeri Nev/ 33 bin 600 TL
Canan/ Rampa/ 33 bin 600 TL
Nevin Aladağ/ Rampa/ 56 bin TL
Çinli sanatçı Seo Young Deok’un demir zincir kullandığı ‘Nirvana 5’ adlı eseri 2013 tarihli.Resim, multimedya, enstalasyon
Ardan Özmenoğlu/ Siyah Beyaz/ 15 bin TL
Ansen/ X-İst/ 70 bin TL
Ersan Deveci/ Merkür/ 13 bin 500 TL
Ramazan Bayrakoğlu/ Galerie Lelong/ 126 bin TL
Seydi Murat Koç/ Çağla Caboğlu/ 33,6 bin TL
Gülin Hayat Topdemir/ Galeri Zilberman/ 19 bin TL
Murat Pulat/ Alan İstanbul/ 48 bin 500 TL
Ekrem Yalçındağ/ Dirimart/ 78 bin 400 TL
Ebru Uygun/ Dirimart/ 42 bin TL
Jale Çelik/ Galeri Artist/ 22 bin TL
Murat Akagündüz/ Galerisi yok/ 78 bin 400 TL
Hatice Güleryüz/ Rampa/ 28 bin TL
Ekrem Yalçındağ Heykel
Yaşam Şaşmazer/ Berlin Art Projects/ 84 bin TL
Erdağ Aksel/ Galerisi yok/ 112 bin TL
Osman Dinç/ Pi Artworks/ 42 bin TL
Gülay Semercioğlu/ Pi Artworks/ 88 bin TL
Seçkin Pirim/ Galeri Merkür/ 168 bin TL
Bir sanat gazetecisinin piyasa ile imtihanı
Yılların sanat gazetecisi olarak bu kez Contemporary İstanbul’u farklı bir gözle gezmeye, koleksiyoncularla empati kurmaya karar verdim. Cebimde hayali bir koleksiyon listesiyle fiyatları sordum. Fuarda fiyatlardan konuşmak ayıp değil, hatta pazarlık bile mümkünmüş.
Cem ERCİYES
Sanat fuarlarına yıllardır bienal muamelesi yapan gazetecilerden biri olarak bu kez Contemporary İstanbul’u başka bir gözle gezmeye karar verdim. Neticede fuarın piyasa ve satış odaklı bir etkinlik olduğunu, burada sanat kadar ve hatta işin aslı daha çok ‘paranın konuştuğunu’ kabul etmek gerek. Ben de fuarın itici gücü koleksiyoncularla empati kurmaya karar verdim. Önce kendime bir koleksiyon danışmanı bulmam gerekiyordu. Neyse ki fuarın yönetiminde de olduğu için içeriği iyi bilen Hasan Bülent Kahraman yardımıma koştu ve bana bir liste hazırladı.
Çarşamba günkü açılış için Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ne gittim. Cebimde 1 milyon lira olmasa da 1 milyonluk bir liste vardı. Fuarın kapısından adımımı attığımda mutat şık çağdaş sanat kalabalığı beni karşıladı. Basın masasındakilerin beni uzaktan tanıyıp giriş kartımı hazır etmeleri, koleksiyoncu taklidi yapmamın mümkün olmadığını daha ilk adımda hatırlatmış oldu. Dokuz yıldır bu fuara gelip giden herkes gibi ben de alışkın adımlarla girişteki bara yanaştım ve önce elime bir bardak şarap alıp etrafımı süzmeye koyuldum.
Fuarda fiyatlar her zamanki gibi yüksek ama pazarlığın mümkün olduğunu da gördüm.Sergi gezmek için mekânlarına gittiğimde bana hep çok yakınlık gösteren galerici dostlarıma, fuarlarda uzaktan bir selam verip geçmeyi tercih ederim. Çünkü her zaman bir bey ya da hanımefendiye tatlı tatlı sanatçılarını anlatıyor olurlar. Hepimizin iyi bir satışa vesile olmasını dilediğimiz bu tatlı sohbetleri bölmemek gerekir. Ama bu kez doğrudan lafa girdim. "Nasıl gidiyor" ya da "Standın ne güzel olmuş" gibi gönül okşayıcı sözleri hızlıca geçip listeyi çıkarttım ve duvardaki esere bakıp sordum: “Gülay Semercioğlu’nun fiyatı ne?” Pi Artworks’ün sahibi Yeşim Turan, Semercioğlu’nun bu yeni çalışmasıyla üçüncü boyuta doğru ilerlediğine işaret etti. Baktım haklı. Hoşuma gitti, tellerle bir dünya yaratan Semercioğlu yine güzel bir iş yapmış. Ama kaç lira? Lira değil dolar! Önce bunu öğrenmem gerekiyormuş. Fuarda fiyatlar çoğunlukla Euro cinsinden, bazıları dolar, çok azı ise TL. “Niye böyle” diye sorduğum bir başka galerici, sanatçının Avrupa’da da galerisi olduğunu söyledi. Bir başkası ise "Böyle üfürdük gidiyor işte!" dedi; güldük... Neyse, Pi Artworks standına dönelim, Yeşim Turan bana Gülay Semercioğlu’nun 40 bin dolar olduğunu söylüyor. Sanatçının güleç yüzü canlanıyor gözümde, “Vay be Gülay” diyorum içimden. Sonra iç cebimden çıkarttığım listeyi, diğer isimleri saklayacak şekilde büküp, sahte bir gizem içinde fiyatı not alıyorum.
Benim gibi ‘Sanat sanat içindir’ ekolünden gelen biri için galerici neyse de sanatçının yanında para konuşmak hiç olmuyor. Bu nedenle, sanatçı Seçkin Pirim’in standından ayrılmadığı Galeri Merkür’e birkaç kere uğrayıp sonunda ona fark ettirmeden görevliyi bir kenara çekip fiyatları soruyorum. Büyük heykelin 60 bin, duvardaki rölyeflerin ise 24-25 bin Euro olduğunu söyledikten sonra uyarıyor: "Tabii uygunlukları değişiyor.” “Yani?” diye soruyorum. Meğer fuar açılalı üç saat olmasına rağmen bazıları çoktan satılmış bile... Bir başka standda elindeki listeden fiyatları kontrol eden görevli “Almayı düşünürseniz bir şeyler yaparız” diyor. Anlıyorum ki gerçek bir alıcıysanız benim kadar mahcup davranmamanız gerek. Pazarlık her zaman mümkün.
Ben listeyi büyük oranda tamamlayıp, fuar turumu bitiriyorum. Âdet olduğu üzere ilk gün fuar kapanınca galeri yemekleri başlayacak. Nitekim saat dokuza yaklaştığında fuar alanı da boşalıyor. Herkes gece Karaköy’deki fuar partisinde buluşmak üzere sözleşerek dağılıyor. Tabii o sırada hiçbiri, o partinin içeri girilemeyecek kadar kalabalık olacağını ve çoğunun kapıdan döneceğini bilmiyor. Tıpkı çok popüler bir sanat eseri gibi...
Contemporary İstanbul 2014
* Fuara 108 galeri katılıyor. Sanatçı sayısı 520, sergilenen eser 2200.
* İşlerin toplam değeri geçen yıl 91 milyon dolardı, bu yıl 100 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
* Açılış günü 13 bin kişinin gezdiği fuarın toplam 75 bin ziyaretçi çekmesi bekleniyor.
13-16 Kasım, 11.00 - 20.00
Giriş: tam 20, öğrenci 12,00 TL