Neredesin Hadise?Buradayım Athena!

İstanbul’da insanın oturduğu yerden “Belki şehre bir festival gelir...” romantizmi yapması kolay! Asıl mesele, gerçekten de bir filmle, bir konserle nasıl da ayaklanan, heyecanlanan şehri yerinde koklamak! Bu meşhur klişeyi bizzat yerinde hissetmek adına Fanta Gençlik Festivali kapsamında Kayseri’den Elazığ’a, Malatya’dan Şanlıurfa’ya 16 şehir gezen Athena ve Hadise’nin peşine takıldık, kendimizi Antep’te bulduk.

HADİSE: TOPUKLU AYAKKABIM OLMADAN ASLA

Abla Hülya ve kız kardeş Derya’dan oluşan üç kişilik dev Hadise kadrosuna son zamanlarda aileden bir isim daha eklenmiş: Anne Gülnihal. Kızının konsantrasyonu bozulmasın diye olacak, dışarıda kulis kapısında, heyecandan volta halinde. Yetmiyor, kolunu- bacağını uzatıyor, esnetiyor. Sanırsınız sahneye o da çıkacak. Ana yüreği! Hadise, iki kardeşi de yanında, her şeyi tastamam, kulisinde sırasını bekliyor. Yırtmacı, dekoltesi bol, taşlı, über mini siyah elbisesi, kendiliğinden hareketli. Hadise duruyor, elbise göbek atıyor. Kulis kapısında Hadise, “Geçin, geçin, şöyle geçin...” diye rahat ettirme derdinde; elbise iki ‘düm düm tek’ atma hazırlığında. ‘Hoş geldiniz/beş gittiniz’ faslı bitince başlıyor ayağından dert yanmaya: “Bileğimde bir problem var. Bir süre sargıyla idare ettim. Topuklu giymem yasak. Zorla işte böyle botlarla filan idare ediyorum.” Topuksuz kendini öyle bir eksik, mutsuz hissetme hali ki “Alışkın değilim, topuksuz nasıl dans edeceğimi bilmiyorum” diyecek kadar!

Malum, Hadise için yeni albüm ‘Tavsiye’ sonrası hemen yollara düşmek, il il gezmek, tepkileri tek tek elden toplamak için şahane bir zamanlama: “Albüme gelen tepkiler çok güzel. Şarkıların da hemen ezberlendiğini görüyor, duyuyorsun. Mutlu oluyorsun tabii.” Kayseri, Malatya, Adana, İskenderun... Festivalin her durağı, bir yemek cenneti. Fakat Hadise çok konsantre, çok meşgul:
“Erken yatıyorum, erken kalkıyorum, iki konser arası İstanbul’da ‘O Ses Türkiye Çocuk’un çekimine gidiyorum. Kolay olmuyor, vakit kalmıyor. Ama ekibi İmam Çağdaş’a götürdük bugün. Fazla katmer yemekten bayılanlar oldu sanırım!” dese de kendisinin pek lokal tatlara, yöresel dokulara ayıracak zamanı yok.

Antep’ten bir önceki durakta, Urfa’da, seyircisi Hadise’yi biraz üzmüş, ondan dert yanıyor: “Ben bu kadar erkek seyircisine alışkın değildim. Üstünü çıkarmalar, birbirinin omzuna çıkmalar, neler neler...” Ama şunu da ucuna iliştirmeyi unutmadan: “Başörtülü başörtüsüz ana- kız herkes benim seyircimdir, hayranımdır...”

GÖKHAN: AH O ETLER, O MEZELER...

Athena kulisi kalabalığın ortasında, ekiple makara kukara halinde. Hadise’nin kulisindeki o heyecandan çok çok uzakta bildiğin, damardan bir erkek muhabbeti. Langırtı gördükleri gibi üşüşüyorlar tepesine. Hakan’ın “Fırfır yok beyler, ayıp oluyor ama...” direktifi sonrası çöküyor bir ‘satranç’ ağırlığı. Yıllardır ‘Athena’ Gökhan diye bildiğimiz, yerini ‘O Ses Türkiye’ Gökhan’a bırakmış: “Gökhan’ın Athena diye bir grubu varmış. Athena’nın böyle bir şarkısı...” diye diye nasıl da kırk yıllık ‘Holigan’ların, ‘Ska’ların yeniden ve yeniden keşfedildiğini anlatılıyor. Bir gece evvel 2’lere kadar sarkan fasıl muhabbeti hâlâ ekibin dilinde, gözünde... ‘Görmen lazım’larla, ‘Ne derin kültür ama...’larla anltılıyor söylenen şarkılar, tadılan mezeler... Yemek muhabbetine ara verebilirsek az biraz müzik de konuşacağız ama yok mümkün değil:

“Sabah kahvaltıda katmer yediniz di mi? Abi o ne kaymak, o ne fıstıktır ya...”
“Sen onu bırak, kebabın eti ne kadar da lokum!”
Heyecandan hafiften titremeler, kekelemeye başlamalar...
“Biz... Birazdan... Ciğer... İyiymiş...”
“Tamamdır abi. Mesaj atın adresi. Geliyoruz arkadan...”

NEREDEN NEREYE...

Hadise, tüm o kilo aldı/verdi başlıklarına, ‘Şeyda Coşkunlanma’ sendromlarına inat sahnede taş gibi! Festival kalabalığından uzaklaştıkça daha da yükselen sesler, alçalan baldırlar ve kükredikçe kükreyen bir Hadise: “Böyle iyi mi Anteep? Duyamıyorum! Devam edeyim miii?” O, “Neredesin aşkım?” diye yükseldikçe, genç seyirci “Burdayım aşkım” diye boy veriyor. Zihin, bu sahneyi taramakta zorlanıyor; beyin ‘error’ veriyor! Çok değil, daha bir sene evvel Gezi semalarında yediği gaza, tekmeye karşı LGBT üyelerinin ürettiği bu nefis slogan, ne ara ve nasıl evrilip çevrilip bir anlam kazasıyla buralara düşüyor; insan gerçekten hayret ediyor!