Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

Güncelleme Tarihi:

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2016 12:16

Dünyanın en stres göstermeyen insanları neden bisikletçiler? Bir organizasyon bir ordudan büyük müdür? Bizden Fransa’da, İtalya’da asfalt ağlatacak şampiyon çıkar mı? Ve neden her tarafta muz var? Bugün sona eren 52’nci Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun Alanya-Kemer etabındaydık.

Haberin Devamı

Sabah saat 10… Akdeniz güneşi çoktan yükselmiş, nisan ayı falan demiyor, enseleri, burunları, kolları itinayla yakıyor. Ama kimsenin umurunda değil. Foto muhabiri Murat Şaka’yla birlikte neşeli, stressiz, dertten tasadan uzak bir dünyadayız; bisikletçilerin arasındayız.  

Herkes niye böyle, niye sinirleri alınmışçasına, yumuşak yumuşak dolaşıyor, bir fikrimiz yok. Sanki birazdan, bu yakıcı güneşin altında 200 km pedal basacak olanlar başkasıymış gibi davranıyorlar. Bisiklet böyle bir spor işte. Sporcuları hem dünyanın en zor yarışını koşarlar; rakiplerin, coğrafyanın, doğanın ve bisikletin kendisinin çıkardığı zorluklarla baş etmeye çalışırlar hem de bunları başkası yapıyormuş gibi sakin davranırlar. İşte bu yüzden, en sonda söyleyeceğimi başta ilan edeyim: Dünyamızın selameti (ve de sağlıklı bir yaşam için) herkes bisiklet sporcusu olsun! “Yok olmaz kardeşim, benden geçti, belim başım ağrıyor” diyenler de çoluğuna çocuğuna bisiklet alsın, başkalarına yol versin. Bu satırların yazarının kişisel görüşü şu an fena ağır basacak ama dünyada daha güzel bir spor yok!  

 

Haberin Devamı

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

Gelenekler mühim. Yarış başlamadan evvel sporcular imzayla yoklama veriyor.

 

Burası Alanya…52’inci Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun Alanya-Kemer etabındayız. Yarış henüz başlamadı. Ortam arı kovanı gibi. Gelenler gidenler arayanlar arananlar, bisikletçiler dışında herkes telaş içinde. Bize ortamı gösteren, neyin ne olduğunu öğreten gazeteci Murat Ağca’ya göre “Burası bir nevi gezici kumpanya, hatta bir sirk”. Gerçekten de öyle. Haldır haldır ilerleyen devasa bir makineden söz ediyoruz. Neredeyse 600 kişi bir şehir kurup onu bayındır kılabilecek enerjiyi buraya harcıyor. 

Bu topyekûn eforla karşılaştırabileceğimiz tek şey bir ordunun yürüyüşü… Örneğin Büyük İskender böyle mi yürürdü acaba? Gerçi o muhtemelen gittiği yere şehir kurup geçiyordu. Hem böylece kurduğunu kaldırması da gerekmiyor. İşte Bisiklet Turu organizasyonu bunları kaldırıyor, aralarındaki fark bu.    

 

Haberin Devamı

O TORBALARIN İÇİNDE NE VAR ARKADAŞ?

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Bir bisiklet turu, yarış halindeyken nasıl ilerler? Hakikaten görülecek şey, gümbür gümbür bir koşu. Önden motorize birlikler gidiyor; yollar trafikten arındırılıyor, bariyerler konuluyor, seyirciler kontrol noktasına alınıyor, ardından (çoğunlukla) tur direktörü, ardından kaçış grubu, ardından lastik, teker, yedek bisiklet taşıyan artçı birlikler, ardından da nihayet esas oğlanlar takımı, yani peloton… Varış noktasına önden çadırlar kuruluyor; basın ve birtakım mühim insanlar burada. Bisikletçiler ter dökerken yiyip içmek de burada.  

 

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Haberin Devamı

Yemek demişken, her tur etabını ‘bir muz cumhuriyeti’ olarak düşünün. Her yerde muz var, tamam Antalya’dayız, sağımız solumuz zaten hevenk hevenk muz dolu ama bisikletçinin olmazsa olmazı, göze fer batna cila, karnı tok sırtı pek tutan meyve de o. Bir de tabii şu, saatte 80 km pedal basarken daha kolay yenilebilen ne var.  

Gerçi yine de var bir ki şey. Onları da sizin için inceledik. ‘Feed zone’ denilen beslenme bölgesinde dağıtılan o gizemli torbaların içeriği: Su, protein bar ve jel. Yani dünyanın en güzel öğünü değil ama hayat kurtarıyor.. 


YA KÖPEK ÇIKARSA?

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Şimdi televizyonunu yeni açanlar için yarışın seyrini anlatalım. Buraya kadar İstanbul’da, Kapadokya’da, Konya bozkırında koştuktan, Seydişehir üzerinden Torosları aşıp Akdeniz’e ulaştıktan sonra gelmiş bisikletçiler. Yorulmuşlar. Çaktırmıyorlar. Kendilerine bile çaktırmamak zorundalar. Kemer’e kadar 190 km yol yapıcaklar, ardından Kumluca’dan Elmalı’ya çıkacaklar (burası kraliçe etap); Marmaris, Selçuk derken; daha epey yolları var.  

Haberin Devamı

Yarışın içindeyiz, bisikletçilerle beraber hareket eden özel bir araçtayız. Bulunabilecek en iyi ekibe düşmüş olabiliriz. Direksiyonda eski başarılı bisikletçi, bugünün antrenörü Fatih Harmancı var, hemen yan koltukta ise Türkiye’de bisikletin tarihini baştan sona yaşamış, sporculuktan hocalığa ve federasyon asbaşkanlığına her kademede bulunmuş, sporun duayeni Sadık Keleş oturuyor. Foto muhabiri Murat Şaka ise, motorda, bir yandan denizden vuran rüzgârla cebelleşiyor, bir yandan rüzgâr gibi geçen bisikletçileri fotoğraflıyor. Zor iş.  

 

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Yolda bisikletçileri kollayan (ve sonra da sataşan) bir köpeğe gözümüz takılılıyor; peloton o kadar hızlı ki ayak bile uyduramadan kös kös geri dönüyor köpek. “Bu birçok bisikletçi için ciddi sıkıntı aslında” diyor Sadık Hoca. Öyle ya, köylerden tarlalardan geçip gidiyor bisikletçiler, bekçi köpekleri neden aman versin bu davetsiz misafirlere! Neyse ki onları savuşturmanın bir formülünü veriyor Sadık Hoca, kulak kesilin! Aranızda üç dört adım kaldığında birdenbire pedal basmayı bırakacaksınız. Bu kadar. Köpek duracak, siz devam edeceksiniz. 

 

Haberin Devamı

NE KADAR ZOR DİYE AĞLIYORUZ

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Yol kenarında ışıl ışıl çocuklar… Tur’un en keyifli görüntüsü bu. Elleri kendi minik bisikletlerinin gidonunda bekleyen, bayrak sallayan minikler. Maya tutarsa, ileride bu çocukların arasından şampiyonlar çıkar mı?  

Zor görünüyor ama hayal değil. Şu an ‘Pro Continental’ seviyede (‘İkinci Lig’ denilebilir) Torku takımı önemli yatırım yapıyor. Cumhurbaşkanlığı da kendi adını taşıyan bu yarışı kitlelere yaymak için epey efor sarf ediyor ama daha da fazla kişinin, kurumun, topluluğun işin içine girmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın şu an yürüttüğü ‘Bir Milyon Bisiklet’ kampanyası da çok işe yarayacak.  

 

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Türkiye zaten coğrafi olarak yarışa çok uygun. Alanya’da, startı bizzat vermeden önce konuştuğumuz Tur direktörü Roland Hofer, sporun yaşayan en saygın isimlerinden (Federasyon Başkanı Emin Müftüoğlu onu Türkiye’ye getirebilmek için çok uğraşmış) Türkiye’nin uluslararası mücadelede bir üst seviyeye gelebilmek için çok iyi bir noktada olduğunu, burada hafızalarda yer edecek çok iyi etapların koşulabileceğini ve dünyanın en iyileri arasına girebileceğini söylüyor örneğin. 

Biraz da talihli olmak lazım. Bisiklet zor spor, çok da zor bir organizasyon. Bu sene, geçen senelerde katılan kalburüstü birçok takım ve sporcu Türkiye’deki terör saldırılarını gerekçe göstererek tura katılmadı. Yarış takviminde kendine daha belirgin bir yer açmak için çabalayan Türkiye Turu için ciddi sıkıntı; gelecek senelerde atlatılması umuluyor. 

 

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

Finlandiya güzellik yarışması Alanya’da. Yarıştan önce sporculara şans dilediler.

 

Gelmeyenler gelmedi n’apalım ama gelenler arasında bisikletin renkli simaları var. Örneğin Avustralyalı Adam Hansen. Sadece pedal çevirmiyor Hansen, takımının performansını ölçmek (Lotto-Soudal) için yazılım da hazırlıyor; yetmiyor, spor ayakkabısı tasarlayıp üretiyor.Yaz takvimindeki üç büyük yarışın (İtalya’da Giro, Fransa’da Tour, İspanya’da Vuelta) önemli isimlerinden olan Hansen, “Türkiye her seneki gibi çok iyi; yaz öncesi kendimizi görmemiz için fırsat” diyor; “Ama bu sene çok zor, WhatsApp gruplarımızda ‘Ne kadar yorulduk’ diye ağlaşıyoruz” diye de itiraf ediyor.

Ben de kendi adıma birtakım güçlüklere katlandım! Kemer sıcağında, çilekeş sporcular kadar pedal basmadıysam da, onların lastik izlerinin ardından giderek finişi geçtim. Moda-Caddebostan arası aheste aheste pedal basmaya benzemiyor; yarış bisikleti epey yorucu. Ufacık bir yanlış harekette alışmayan insanın (yani benim) aklını alıyor. Düzde sorun yok; yokuşta çekmiyor. “Siz denemeyin” demeyeceğim; deneyin! Hem de çok deneyin! Benden çok deneyin, herkese de denetin!  

 

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

Ama benim finişten geçerken üzerimde burada yine etap kazanan büyük sprinter Andre Greipel’in imzalı forması, altımda da NTV’de yarışı anlatan bisiklet sporcusu, Velotürk’ten Berkem Ceylan’ın bisikleti vardı! Bu da yazı yazmanın ayrıcalığı olsun!

 

Muz cumhuriyetinde rüzgâra ve güneşe karşı 200 kilometre

 

SEKİZ ETAP, ÜÇ BİN BÖREK, YEDİ KİLOMETRE BARİYER 

* 16 takımdan 128 sporcunun katılımıyla 24 Nisan – 1 Mayıs 2016 tarihleri arasında, 8 günde 8 etap olarak koşulurken, sporcular toplamda 1265,7 kilometre yol kat etti. 

* 7 kilometre bariyer her gün tırlarla taşındı; liftlerle kurulup kaldırıldı. 250 araç, 10 özel fonksiyonlu tır, 30 kamyon kullanıldı.  

* Her öğün 750 kişilik catering yapıldı. Organizasyon boyunca,  420 kg muz, 600 kg et, 5500 adet köfte, 250 kg pirinç, 390 kg beyaz et, balık ve tavuk, 400 kg elma,130 kg erik, 3 bin adet börek, 200 kg kurabiye, 8 bin adet sandviç tüketildi. 

  

Alanya-Kemer etabını Southeast Venezuela'dan Polonya asıllı İtalyan Jakub Mareczko kazandı. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nda her zaman önemli işler yapan, etaplar kazanan (bu sene de bir etap aldı) Andre Greipel (Lotto-Soudal) ikinci yine Southeast'ten Manuel Belletti de üçüncü oldu. 

 

BAKMADAN GEÇME!