Güncelleme Tarihi:
İnsan; mutluluğun bir baht, bir kısmet işi olduğuna inanır, bir şeye sahip olunca mutlu olacağını düşünür. Oysa mutluluk bir fark ediş halidir” diyorsunuz. Kendimizi mutlu hissetmek için tam olarak neyi fark etmemiz gerekiyor?
- Öncelikle aynı şeyi konuşmamız lazım ki anlayış mümkün olsun; ‘mutluluk’ derken ben gerçek mutluluğu kastediyorum. Bu mutluluk sebepsizdir, durduk yerdedir. ‘Sürekli huzurlu, dingin ve mutlu oluş’tur. En yanlış bilinen kavramlardan biridir mutluluk. İnsan, mutluluğu daima arzularına ulaşmakta yaşamıştır. Bu, kısa süreli, geçici bir sevinme, neşelenme halidir. Bilgelikte kastedilen mutluluk; bu geçici sevinmeler değil, ‘bilgelik bilinci’nin insana getirdiği ‘yaşamın hakikatinin keşfedilmesi’yle başlayan ve esasta insanın yaradılışındaki sebepsiz mutluluk olan özünü (varlığını) yaşamasıdır. Bu bir fark ediş, hissediştir. Bir daha asla kaybedilmeyen mutluluktur. Tarihte yaşamış tüm doruk varlıklar, yüce veliler, aydınlanmış üstatlar, daima bu mutluluğa ulaşmış varlıklardır.
MUTSUZLUK EN BÜYÜK LOKOMOTİF GÜÇTÜR
Diyelim ki; bir kişi oldukça sağlıklı. İşinde, evinde her şey yolunda. Parasal sıkıntısı yok. Sevdikleriyle birlikte. Yine de bir türlü tam olarak mutlu olamıyor. Günümüzde böyle çok insan var. Nedir burada sorun?
- ‘Bilgelik öğretisi’ bunun için vardır. Mutluluk, insanın sahip olduklarıyla değil, farkında olduklarıyla mümkündür. İnsan, bilincinde ne varsa onu yaşar. Genelde insanoğlu, dünya yaşamının anlamını bilmeden, hele kendi gerçeğinden hiç haberdar olmadan yaşıyor. Oysa yaşam, farkında olunmadan yaşanabilecek bir gerçeklik değildir. Bahsettiğiniz bu ‘doyumsuz oluş’, somut değerlerin insanı doyurmasının oluşundandır. Dünya genelinde insan; mutsuz, kederli, sıkıntılı bir yaşam sürüyor. Bu durumun onun cahil ya da eğitimli, varlıksız ya da varlıklı oluşuyla hiç ilgisi yok. Saydığınız şartların hiçbirine sahip olmasa da bir bilge mutludur. Bilgelik, insanlık tarihi kadar eski bir öğretidir ancak insanoğluna yaşamın anlamını sorgulamaya başlamadan önce cevapların verilmesi imkânsızdır. İnsan olmak, mutsuz olmak demektir! Mutsuzluk, insanın kendi yüce gerçeğini fark etmesi için en büyük lokomotif güçtür. Mutsuz insan, yaşamı sorgulamaya mecburdur ve bu sorgulayışıyla ‘bilgelik sürekli mutluluğu’na ulaşabilecektir. ‘Bilgelik’te bir deyiş vardır: “İnsan hazır olduğunda, öğretmen çıkar gelir”. Bilgelik; yaşam çilesini, ‘varoluş sevincine dönüştürebilme sanatı’dır. Tesadüfen mutlu olamazsınız!
Kitapta üzüntüden kurtulmak için o kadar da acele edilmemesi gerektiğine yönelik bir tavsiyeniz var. Neden üzüntüyü de ‘dibine kadar’ yaşamalı insan?
- Çünkü insanın bilgelik farkındalığı olmadan üzüntüden kurtulmak için yapacağı hiçbir şey işe yaramayacaktır. Hastalık, doğru teşhis edilmezse tedavisi mümkün değildir. “Üzüntüyü dibine kadar yaşamalı” demiyoruz ama “Yaşamı sorgulamalı” diyoruz. Yaşam, sorgulayan insanı mucizevi bir şekilde cevabı bulacağı yere ulaştırır. Bu Tanrısal bir kuraldır. Zaten ‘ilahi plan’, onu bulduracağı için sorgulatmaya başlatmıştır. Aramak esastır. İnsanı, -neyi aradığını dahi bilmeden- ihtiyacı olan farkındalığa ulaştıran, sadece arayıştır.
‘İLAHİ PLAN’ HERKESİ İHTİYACI OLAN YERE YÖNLENDİRECEK
Spiritüel konuların son yıllarda çok popüler olmasını neye bağlıyorsunuz? Geleneksel dinler günümüz insanının ihtiyaçlarını karşılamıyor mu?
- İnsanlık ‘ilahi plan’ tarafından, son 30 yıldır özel, yoğun bir ruhsallık eğitimi içine alınmıştır. Buna tüm dünyada ‘yeni çağ’ adı verilmektedir. Öğreti küreseldir; din ayrımı olmaksızın yaşamın hakikatini aktarmaktadır, insan mutluluğunun ırkı, dini ve milliyeti zaten olamaz. Yalnız, ‘spiritüel’ diye isimlendirilen ruhsal bilgilerin çokça edinilmesi, bolca kitap okunması ve zihinsel donanım asla ‘bilgelik yolu’ değildir, bilgelik yolu çok özel bir fark ediş yoludur. Bilgi edinme yolu değildir.
Bu konuların popülerleşmesi belli kesimlerin, arayışta olan insanları maddi-manevi sömürmelerine de ortam hazırladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu alandaki çalışmaları takip ederken kendimizi istismarcılardan nasıl koruruz?
- Maalesef, hızlanan zamanın insana vermiş olduğu stresle insan bugün geçmiş dönemlerden çok daha fazla oranda sıkıntılı hastalıklara -başta kanser olmak üzere- maruz kalıyor. Ve ‘ruhsallık çağı’, her alanda olduğu gibi bir sektöre dönüştürülmüş durumda. Her sektörde olduğu gibi sahtesi, fırsatçısı hakiki ve ehil olandan çok daha yaygın. Ancak biz, ‘ilahi plan’ın herkesi ihtiyacı olan yere yönlendireceğine güveniyoruz.
‘BİLİNÇ SIÇRATICI’ VE DÖNÜŞTÜRÜCÜ BİR EĞİTİM
Mutluluğun, insanlık tarihi kadar eski bir eğitimi olduğunu söylüyorsunuz. Nasıl ve kimden alınır bu eğitim?
- Bilgeliğin ne olduğu aslında halk tarafından bilinmiyor. Bilgelik demek; mutluluktan çok öte değerleri, getirileri olan bir gerçekliktir. Nasıl ve nereden bulunur kısmı çok önemli! Tüm insanlık tarihinde bu öğreti, gizli yol olarak bilinmiş ve sorgulama olgunluğuna gelebilmiş kişilere aktarılmıştır. Ancak çok nadir oluşunun yanında yana yakıla arayana mutlaka nasip olan bir ilahi lütuftur. Çünkü, bilgeliğin ilk farkındalığı şudur: “Yaşamda tesadüf yoktur, yaşam mutlak bilinçlidir, aratan da odur, nasip kılan da odur. Yaşam muhteşem bir ‘ilahi plan’dır.” Bu öğreti 1989’dan bu yana, 27 yıldır, Türkiye’de tarafımızdan aktarılıyor. Son üç yıldır en yüksek dönüştürücü farkındalığa ulaştırılmıştır ve yüzlerce kişinin yaşamına dokunulmuştur. Haberdar olan ve ulaşabilen herkese açık olan ‘bilinç sıçratıcı’ ve dönüştürücü bu eğitim haftada bir defadan 34 defa yapılan (sekiz ay) bir çalışmadır. Halihazırda İstanbul Avrupa ve Anadolu yakasında, İzmir ve Bodrum’da sürdürülmektedir. www.bilgelikbilinci.com adresinden daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Bilgelik okulu eğitimlerinde neler anlatılıyor? Bu eğitimleri siz mi veriyorsunuz?
34 başlık altında çalışma yapıyoruz. İlk 20’sine ‘Temel Bilgelik Eğitimi’ adını veriyoruz. Bu 20 dersi eksiksiz alan, sonraki 14 çalışmaya devam edebiliyor; bu kısma da ‘Sırlar Okulu’ diyoruz. Sırlar Okulu’nda; bilgi bulunmuyor, tamamen çalışmanın enerjisiyle aktarılan fark edişler yer alıyor. Eğitimin asıl bilinç sıçratıcı ve dönüştürücü bölümü burası.
Eğitim denildiğinde daima öğrenim ve bilinenler kastedilir. İnsanın bilgisi arttıkça kendisine ve topluma daha yararlı bir kişi olur. Ama sadece bilgilidir, aynı kalır. Oysa ‘bilgelik eğitimi’, bilgi edinme eğitimi değil, bilinç yükselmesi ve değişim-dönüşüm eğitimidir. Bu eğitimi alan insan o eski kendisi değildir. Biz bunu tırtılın kelebeğe dönüşmesi olarak örnekliyoruz. Ve evet, Işık Yazan olarak tüm eğitimleri ben veriyorum.
Siz aslında mühendissiniz, spiritüel konulara ilgi duymaya nasıl başladınız?
Bu, başlangıcı çocukluğa kadar giden bir hikâye ve bir ömrün keyifle, heyecanla bu yola adanmasının macerası. Bana mesleğim sorulduğunda mühendis olduğumu değil, bilgelik eğitimcisi olduğumu söylemek daha doğru geliyor. Dünyadaki en değerli bilginin, insana faydalı olabilme yolunun bilgelik bilinci aktarımı olduğuna inanıyorum.