Güncelleme Tarihi:
Bak, güzel arkadaşım. Henüz tanışalı 4 ay olmuş, birlikte çıktığınız her yemekte evlilik lafını sokuşturmanın anlamı ne?
Erkek de haklı. İlişkinin başlarında havandan yanına yaklaşılmazdı. “Ay, evlilik mi? Çocuk mu? Yok ben daha düşünmüyorum. Kariyer yapacağım” diyen kadının yerinde yeller esiyor. Birkaç ay içinde tek taş reklamlarında iç çeken, gelinlikçi vitrinlerine mıh gibi çakılıp kalan kadına ışık hızında geçtin. Dizi senaristi olsa kafası karışır yahu, adam nasıl anlasın!
Ne oldu da, otuzlu yaşlarındaki çoğu kadın ilişkisinde evlenme fikrine bir anda kanalize oluverdi? Hormonlar mı? Aile baskısı mı? Yoksa yalnız kalma korkusu mu? Bir yanda sevgililer günü kutlamaları, bir yanda evlilik programları... Peki evliliği düşünen kaç kadın gerçekten bu endişelerin etkisinde kalmadan karar veriyor?
Anlattıklarımın her evresini yaşamış biri olarak size tavsiyem: Bilinçaltınızı ele geçiren mesajlara kanmayın. Tamam gelinlikti, düğündü, törendi Facebook'ta like üstüne like alacağınız şeyler. Ama siz, akıl ve ruh sağlığınız için paşa gönlünüz ne diyorsa onu yapın! Erkeği gerip darlamayın. Zaten otuza bir kala zor bulmuşsunuz. Bir de mahalle baskısıydı, anne hatrıydı diye yaşayacağınız mutluluktan da olmayın. Hemen evlenip, bir yıl sonra kavga dövüş boşananları düşünün. Evet, bir yanınızdan "Yaş 30 oldu!" diye çekiştirenler eksik olmuyor (Tüm annelere selamlar). Yalnızlıktan gitgide daha da korkuyorsunuz ama korkularla da yaşanmıyor ki. Zarları atmaktan korkmayın. Mahalle baskısıyla zar tutmayın. Düşeş gelirse şansınıza, dü yek gelirse bahtınıza...