Güncelleme Tarihi:
Aşk başka evdeyse, metres dediğimiz kişi yuva yıkan mıdır, yuvayı ayakta tutan mı?
- Aslında aşkla yürümeyen pek çok evlilikte bir adam, bir kadın ve bir metres var. Bu durum bazı evliliklerde evdeki kadın tarafından alenen kabullenilir, bazılarında görmezden gelinir, bazılarındaysa mücadele edilir. İlginç olanı, metres skandalıyla sarsılan evliliklerin çok azı boşanmayla sonuçlanır.
Diyorsunuz ki metres olmak büyük bir yüktür. Herkes annesinin, babasının biricik kızıdır. Peki nedir metres olmak? Kader mi, aptallık mı, aşkın büyük oyunu mu? Bir kadın bunu neden kabul eder?
- Her şeyden önce bir adamın metresi olmak zordur. Her zaman bütün avantaj birinci kadının elindedir. Bir kere o çocukların anasıdır. Ayrıca senelerin verdiği bir alışkanlığın en önemli parçasıdır. Metres ise haftada ya da ayda bir kez evine uğranılan, o gün bol bol seks yapılan ama sonra kendi yalnızlığına terk edilen kadındır. Anıların bile hep aynı: Yemek, yatak, yemek, yatak!.. Ama eğer gerçekten âşık bir kadınsanız ancak o zaman bu metreslik hayatını sürdürebilirsiniz. Çünkü gerçek aşk öyle sanıldığı gibi paraya pula dayalı bir ilişki değildir. Ayrıca şöyle de bir durum var ki; bir kadın metres olmayı asla kabul etmez. Çünkü gönlünde hep ilk kadın olmak vardır. Bir metres gönlünde şunu da hisseder: “Belki yasalar önünde evdeki kadın birinci kadın olduğunu zannedebilir ama o adamın kalbindeki ilk kadın benim.” İşte bu yüzden bir kadın metrestir.
Kitapta şöyle diyorsunuz: “Tanrının yaratıcılığında en son koyduğu nokta sekstir. Bu güçlü silah sıradan şekilde kullanıldığında sizi yutan bir canavara dönüşüyor.” Ne oluyor yani?
- Bakın, seksi sıradan bir şekilde yaşayan hiç kimsenin burnu b.ktan kurtulmamıştır. Bu, kutsal bir şeyin üzerine pislik yapmak gibi bir şey bence. Bugün boşanan çiftlerin büyük bir bölümü seksi sıradan yaşadıkları için ayrılıyor. Ama biz ne hikmetse buna ‘şiddetli geçimsizlik’ adını veriyoruz. Bu söz kandırmacadan başka bir şey değil.
“Seks ayrım yapmaz, aşk her zaman bir seçim yapar.” Bu, erkek bakış açısı değil mi?
- Evet, doğru. Bu tespit birçok erkeğin bakış açısını yansıtıyor. Apış arası aşklara takılıp kalanlar bizim aspirin erkekler, yoksa siz kadınlar değilsiniz.
Aspirin erkek ne demek?
- Aynen şu demek: Ne yazık ki erkeklerin birçoğu kadınları yatakta yüzüstü bırakıyor. Beş dakikada işlerini bitirip hemen sırtlarını dönüyorlar. Tıpkı beş dakikada baş ağrılarını kesen aspirin gibi.
GÜNÜMÜZDE İLİŞKİLERİN VİDASI GEVŞEDİ
Erkekler ikinci kadını neden hayatına sokuyor?
- Ben bu soruyu önemsiyorum çünkü toplumun bir kesiminin sandığı gibi bazı erkekler ‘genç ve güzel bir kadın’ bulduğu için öteki bir kadını hayatına sokmuyor. Başka bir kadınla ilişki yaşayan bazı erkekler şunu söylüyor: “Ben genç bir kadının peşinden gitmedim. Yeniden kendim olmaya, hayallerime gittim. Yine bana kendimi iyi hissettirecek bir insana gittim. Aslında o kadına değer verirken kendime değer veriyorum.” Bir de erkekler doğası gereği arıyor.
Metreslik bugün de çok yaygın bir şey mi? Eskiyle kıyaslasanız...
- Günümüzde ilişkilerin vidası gevşedi bence. Buna sebep olan şey de ‘Televole kültürü’ oldu. Artık kim, kiminle, nerede ne yapmıştan ziyade, biz kiminle ne yapmışız muhabbetine giriştik. Bu muhabbet geliştikçe de çeşit ve çeşni arttı.
Erkek başka bir kadınla aşk yaşarken evdeki kadından neden vazgeçmek istemez?
- Erkeklerin birçoğu öyle sanıldığı gibi cesur adamlar değil. Suçluluk duygusu erkekleri korkak adam yapıyor. Ayrıca içinde yaşadığımız bu toplum erkeğin ev düzenini bozmaya engeldir. Bu yüzden adamlar da ikiyüzlü bir hayatı yaşamayı yeğliyor.
Günümüzde hem kadın hem erkeklere müthiş bir yalnızlık duygusu hâkim. Neden böyle oldu?
- Çünkü yeni nesil, bayramlığını her gün yaşadığından, bayramlık günlerine hiçbir şey bırakmadı. Artık bu yüzden mutsuz ve yalnızlar. Oysaki bu devirde çoğunun arabası var, evi var, yılda en az bir kez tatilleri var, çift çift ayakkabıları var. Ama genç çiftler yine de mutsuzlar.
Erkekler ne bekler?
Evli kadınların yaptığı en büyük yanlış şu: “Bir eş olmakla bir anne olmanın dengesini kuramıyorlar.” Kadınların birçoğu çocuklarına fazla anne olmakla kalmıyor, kocasının da annesine dönüşüyor. Bir de bu toplum bize diyor ki, “Aman ne kadar da iyi bir koca, iyi bir anne! Aman ne kadar da işinde gücünde bir adam, namuslu bir anne!” Bu aptal sözler yaşamımızdan çok şey çalıyor.
Kadınlar ne ister?
Kadınların birçoğu şöyle düşünüyor: “Bu hayatta erkekten erkeğe çok fark var. Her erkek benim filmimin jönü olamaz. Mesela eski kocam ya da sevgilim… O, masadaki tuzluk gibiydi. Ortadan yok olduğunda inanın gittiğini bile anlamadım.” Evet, kadınlar ‘tuzluk erkek’ istemiyor. Gerçek aşkı onlara tattırabilecek ve yürekleriyle onlarla konuşabilecek adamları istiyorlar.