Mesele sadece Trump değil zaten hiçbir zaman olmadı

Güncelleme Tarihi:

Mesele sadece Trump değil  zaten hiçbir zaman olmadı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2016 15:13

ABD sokaklarında seçim sonrası yaşanan, sıradan bir kaotik hava değil, büyük bir depresyon. Turuncu tonlarında bir dalga, ülkenin tüm dinamiklerini, Facebook ve New York Times gazetesi gibi güçleri altüst etti, enkazın altından ‘yeni dünya’ kriterleri göründü. Bu yeni dünyanın dinamikleri neler ve tüm düzen nasıl değişecek?

Haberin Devamı

 ABD seçiminden sonraki ilk cuma gecesi, bir Brooklyn mahallesi... Bir gecede virüs yayılmış gibi; sokaklar ve yüzler hiç olmadığı kadar politik. Trump sonrası travma değil, ağır bir aidiyet sorgusu, ciddi bir kimlik bunalımı bu yaşanan. Üstelik, kimse bunun geleceğini görmemiş; şehrin tamamı kendini bir yangının ortasında hazırlıksız bulmuş gibi.

Küçük bir nabız yoklaması...  Etrafını ‘barış ve birlik’ adına örgütleyen Richie Talboy, aslında bir moda fotoğrafçısı: “Burası güya fırsatların, eşitliğin, özgürlüğün ülkesiydi. Latininden Müslümanına bizim gibi olmayanlar sınır dışı edilecekse geriye kalan ABD olmayacak ki... Ülkenin rengi, ruhu, hatta ismi bile değişir.”

KUTUPLAŞMANIN MEYVELERİ BUNLAR

“Bağıra çağıra gelen bu felaketi nasıl görmedik, duymadık?” özeleştirisini yapan toplum, bugün Facebook ve Instagram gibi sosyal medya kurumlarını, New York Times gibi köklü medya kuruluşlarını sorguluyor. Sadece ABD’nin değil, dünyanın en etkin ve güçlü yayın organı olarak bilinen New York Times gazetesi, seçimden evvel Hillary Clinton’ı desteklediğini ‘resmi’ olarak açıkladı, kampanya boyunca Trump’ın ağır tahrikine maruz kaldı. Seçim sonrası yayımladığı ‘Herkes yanıldı. Biz dahil’ başlıklı analizinde, aldığı binlerce ‘Halkı yanılttınız’, ‘Ülke gerçeğinden kopuk yayıncılık yapıyorsunuz’ eleştirisine yer verdi, tepki niyetine aboneliklerini iptal ettiren okurların varlığını gizlemekte sakınca görmedi. Krizi tersine çevirmeleriyse uzun sürmedi, ‘kutuplaşma’dan payına düşeni ‘Daha da güçlüyüz’ mesajıyla duyurdu. Hızla kaybettiği Cumhuriyetçi okurların yerini daha da fazla sayıda Demokrat okuyucu aldı. Cuma günü yayımladıkları resmi bülten ile sadece son bir haftada 41 bin yeni abone kazandıklarını duyurdu. Merhaba yeni ABD, merhaba Batı’nın yeni ‘Sözcü’sü demek için çok mu erken?

Haberin Devamı

Mesele sadece Trump değil  zaten hiçbir zaman olmadı

UMUT VAR MI? İÇSAVAŞ ÇIKAR MI?

Her buhranda olduğu gibi, Trump sonrası travma da kendi kahramanlarını yaratıyor. Önce New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, hemen ardından California eyaletinin göçmen politikalarından sorumlu sözcüsü Gina de Silva çıktı, kayıtsız göçmenlerin listesini asla paylaşmayacaklarını, eyaletlerindeki göçmenlere sahip çıkacaklarını, sonuna kadar koruyacaklarını açıkladı.

Haberin Devamı

Sadece California’daki kayıtsız göçmenlerin sayısı 2.6 milyon. New York eyaletinde ‘yabancı’ statüsündekilerin oranı ise yüzde 39. (Ülke genelinde oran yüzde 13).

“İçsavaş çıkar mı?”, “Dünya, ABD’de yaşanan kaosun etkisiyle daha da karanlık bir noktaya sürüklenir mi?” gibi endişelerin tam dibinde yeşeren, sandıktan çıkan, umut veren, senatör seçilmiş beş isim var: Latin asıllı Catherine Cortez Masto, Hint asıllı Kamala Harris, Tayland kökenli Tammy Duckworth ve ‘kayıtsız göçmen’ statüsünde olmasına rağmen senatör seçilen Dominik Cumhuriyeti asıllı Adriano Espaillat. Hepsi de ‘ABD tarihinde ilk kez’ sıfatıyla seçilenler, toplumu temsil edecek yüzler...

Haberin Devamı

Çare,  “Wall Street’i İşgal Et”e de katılmış, Trump’a karşı da diklenmiş bir grafiti sanatçısının şu sözlerinde: 

“Belki de unuttuğumuz birliği, kenetlenmeyi yeniden yeşertmek için böyle bir tokada ihtiyaç vardı. Hâlâ geç değil. Yeter ki gözünüzü açın. Metrolarda, sokaklarda sadece senin gibi olanları, senin gibi düşünenleri değil tüm kalabalığı dinleyin. Kimsenin kimseden farkı yok.”

CANI YANANLAR BİR DELİYE ŞANS TANIDI

Mesele sadece Trump değil  zaten hiçbir zaman olmadı

Kendisini ‘Lady’ olarak tanıtan, grafiti sanatçısı Afro-Amerikalı kadının ciğerinden sökerek kurduğu cümleler, olan biteni anlamaya ve anlatmaya çalışanların özeti gibi: “Şu an hepiniz, geniş kitlelerin neden Trump ve benzeri politikacılara oy verdiğini anlamaya çalışıyorsunuz. Nasıl olur da ırkçı söylemler, kutuplaştırıcı bir yaklaşım prim yapar? Hiç garip değil aslında. Size biraz gerçeklerden bahsedeyim, çünkü çoğunuz mahallenizde yazılanları, konuşulanları dünya gerçeği olarak kabul ediyorsunuz. Irkçılık hiçbir zaman bitmedi. Sadece siz görmemeye başladınız. Çünkü sizin takip ettiğiniz diziler, dergiler bunları es geçti, halktan koptu. Bana her zaman kasıtlı omuz atıldı metroda, sokaklarda. ‘Öteki’ysen buna alışıyorsun. Beni asıl korkutan, bu itmelerin kakmaların son bir ayda meşrulaşması. ‘Amerika’yı tekrar harika yapalım’ deniyor, sanki bugün gelinen noktada göçmenlerin kabahati varmış gibi. O seçmenin, Trump’a oy verme nedeni cinsiyetçi ya da ırkçı olması değildi. O seçmen, kendini hep toplumdan kopuk hissetti. O seçmen, sokakta yanınızdan geçti, metroda yanınızda oturdu. Mutsuzdu. Görmediniz. Duymadınız. Çünkü bunu New York Times’ta yazan, Facebook’ta paylaşan çıkmadı. Evet, Trump gibi politikacılar bu çatlağı sezdi, kutuplaşmaya meyilli insanların zaaflarından yararlandı. Canı yanan, derdi olan insanların bir deliye şans tanımaktan başka çaresi kalmadı.” Konuştukça çatallaşan, gürleyen, güçlenen bir ses bu. Ne gözünden akan yaşlar umurunda ne etrafında toplanan kaygılı gözler.

 

Haberin Devamı

KRİZİN GİZLİ AKTÖRÜ

Facebook dahil, dijital dünyadaki davranışlarımızdan yola çıkarak, tasarlanmış “Bunu da beğenebilirsiniz” algoritması krizin ‘gizli aktörlerinden’. Facebook, popüler başlıkların, haber akışının tamamen kullanıcının ‘ilgi alanı’na göre değişiklik gösterdiğine dair bir düzene gitti. Yani: Diyelim, Facebook üzerinde Hillary Clinton kampanyasını destekleyen iki makale üst üste okudunuz. ‘Öteki’ni de okuma şansınız olmuyor. Facebook’un sadece ABD’deki kullanıcı sayısı 150 milyon. Sabahları hesabınızı açtığınızda hangi kaynaktan hangi haberi göreceğinizi, hangi isimlerin ana sayfanızda olacağını şirketin devlet sırrı gibi sakladığı algoritması belirliyor.

Haberin Devamı

Son yaşananlar daha da ürkütücü: Şirketin içindeki bir grup, seçim sırasında Trump aleyhine üretilen ‘sahte haber’ skandalını dışarı sızdırdı, Facebook’un medya ve toplum üzerindeki gücü her zamankinden daha yüksek sesle tartışılmaya başladı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!