Güncelleme Tarihi:
Nasıl gidiyor?
Güzel gidiyor.
Hayatında iyi şeyler olduğunu söylüyorsun. Yılı iyi mi kapatıyorsun?
Evet, iyi kapatıyorum. Çünkü konservatuara girmek büyük bir hayalimdi. Fakat hep erteliyordum. Denizi olacaktım ama daha sonra yönelimimi değiştirdim. Sınavlar için kendimi hiç hazır hissetmedim. Daha sonra hazırlandım, girdim ve oldu. Ardından iş geldi. İş ile birlikte oyunculuğu daha çok kavramaya başladım.
Denizci olmayı neden istiyordun?
Çok fazla macera tutkunu bir insanım. Filmlerden çok etkilenirim ve denizci olursam çok büyük maceralar yaşayacağıma, büyük dalgalarla boğuşacağıma inanıyordum. Çünkü öğretmenlerimiz; kaptanlık yapmış kişilerdi. Yani meslekten gelen insanlardı ve bize bütün tecrübelerini anlatıyorlardı. Ben de özgür olacağım, maceralar yaşayacağım ve geri geleceğim gibi hissediyordum. Ama böyle olmadı. Çünkü arzuladığım şeyin bu olmadığına karar verdim.
Kendi karakteri ve dünyası dışında içinde farklı bir dünya yaratanların hikayesi çok oluyor. Hayatından ne dertler, heyecanlar, mutluluklar gelmiş geçmiştir. Doğru mu?
Evet, doğru. Fakat şöyle bir şey var; onları sadece ben yaşıyormuşum gibi hissediyorum ve bunu aktarmakta o kadar zorlanıyorum ki. Duygularımı o kadar güzel yaşıyorum ki ben, bir başkasına aktarmak istediğim zaman aktaramıyormuşum gibi hissediyorum. Karşı taraf için boş bir balon gibi oluyor.
Coşkunu kaybetmek sen de büyük hayal kırıklığına yol açıyor mu?
Evet, bana ait olan bir şeyi kaybetmek çok büyük bir yoksunluk.
Mutlu musun?
Mutluyum.
Neden?
Çünkü alanlar yaratabiliyorum. Daha çok bir şeye karar verip o yolda yürümeye inanıyorum. Böyle olunca hem benim istediklerim oluyor hem de o yolda yürürken gelenler de güzel oluyor.
Oyunculuk, bu hikayenin neresinde?
Denizci olacaktım ama daha farklı bir yol izlemek istedim. Babamın bir arkadaşı vardı ve tiyatro ile ilgileniyordu kendisi. Ayrıyeten de beyin cerrahı. “Sen gel bir “Kırmızı Kalem’e” git.” dedi. Tamam dedim ve gittim. Merak da ediyorum çünkü benden yaşça büyük ve meslek sahibi olan insanlar var. İçeri girdiğim zaman insan hakkında konuşmaya başladıklarını gördüm. Bir şeylere farklı bir pencereden bakmak, benim kendi dünyamda başka başka şeyleri açmaya neden oldu. Daha sonra ben bu durumu sevdim ve benimsedim. Bana çok tatlı bir yerden dokundu. Bu durum, bana çok tatlı gelince denizci olma fikri aklımdan çıktı. Çünkü gideceğim, maceralar yaşayacağım, çok güzel olacak ama tek başıma olacağım.
En son en çok istediğin şey neydi?
Şu aralar tatile çıkmak ve dinlenmek istiyorum. Çok fazla planlı ve programlı bir insanım. Bu huyumu çok seviyorum. Ama bir yerde de dinlenmek istiyorum. O yüzden kendimi biraz rahatlatmak ihtiyacı duyuyorum.
Bir kitleye sahip olmak, okul hayatını zorlaştırıyor mu?
Hayır, ben zorlanmıyorum. Sadece okulumuzda tanınıyorum. Evet, hoşuma gidiyor.
En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşır mısın?
Hüzün çok farklı bir duygu. Biraz biraz, her zaman üzülüyorum.
En son ne zaman hüzünlendin?
Hiç aklıma gelmedi hüzünlü bir hikaye. Çünkü çok mutluyum şu an.
En son en çok neye hayır dedin?
İlk aklıma gelen yemek yemek oldu. Sağlıklı beslenmeyi tercih eden bir insanım.
Brokoli yiyenlerden misin?
Yemin ediyorum brokoliyi çok seviyorum.
Hamburgerciye gidilse yemez misin?
Gün içerisinde belli bir rutinim var. Zararlı şeyleri yemeyi, özel günlere serpiştiriyorum.
Formda kalmak için mi dikkat ediyorsun?
Hayır, formda kalmak için değil. Tamamen sağlık için. Çünkü ne zaman vücudumu yoran şeyler yesem yorulduğumu fark ettim. Zihnen bir özgürlük var. Bir de bedenen bir özgürlük var. Zihnen bir şeyler öğrendiğimi düşünüyorum özgürlük bakımından. Bunu neden bedenim de hissetmesin diye çabaladığım için hayırlarım var yemek yemeye.
Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
O kadar gereksiz dürüstlüğüm var ki ben her şeyimi çok açık yaşıyorum.
Kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın? Gönül kırdın mı?
Kırdım.
Umrunda oldu mu?
Tabii ki oldu. Uyuyamam, sürekli nasıl toparlayabilirim diye düşünürüm.
Onu üzdüğün için pişman olmadın mı?
Hayır, pişman değilim.
Kolay gönül alır mısın?
Gönül almaya baş koyduğum zaman kendimi ikna etmeye çalışıyorum. Karşımdaki kişiye iyi olup olmadığını sorarım ama onun iyi olduğuna kendimi ikna etmeye çalışırım.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?
Sevmek, bütün dünyanın tek olgusu gibi geliyor bazen. O kadar değerli ve önemli bir şey. Ben, arkadaşlarıma da aşk duyarım.
Aşka inanıyor musun?
Evet.
Dünyanın merkezi gibi hissetmen, aşk duygusundan dolayı mı?
Aşk olgusu var, bir de sevmek var. Küçüklüğümden beri düşünürüm. Aşkın temeli nasıl kuruluyor? Sevmek, daha kibar ve gerçek geliyor. Öyle bir kelime ki ağır geliyor bana. Biraz da kaba geliyor. Daha çok koyu bir renk gibi. Ama sevmek toz gibi pırıltılı bir şey. O yüzden aşk değil de çok çok sevmekten bahsedebilirim.
Aşkın gerçekten bitmediği savını ortaya koyan ve bunun üzerine konuşanlar var.
Bence onlar da öbürleri de yanlış. Bence ortak bir dil yok bu noktada.
Konuşulmayan hikayelerdeki aşklar baki kalmıyor mu?
Tamam, o çok fantastik görünüyor. O bir gerçek. Ama hikayenin öbür kısmı da var. Burada insan devreye giriyor. O kadar arzuluyorum ki, o kadar istiyorum ki ona ulaşamam sanırım onu güzel yapan şey haline getiriyor. Ee, bu değil ki aşk. Herkes, bence bir şeye aşıktır. Öyle olmalıdır. Büyük konuşacağım ama öyle olmak zorunda.
İnsan bu duyguyu bir kere mi yaşıyor?
Zannetmiyorum.
Dilediğin kişiye, dilediğin bir soruyu 83 milyonun izlediği bir programda sorma imkanı verildi sana. Bu kim olurdu ve ona ne sorardın?
Bir kişi yok, birçok kişi var. Şunu merak ediyorum. Sonsuz olmaya değer ne kadar an ve saniye var? Hep aklımdaki soru bu. Çoğu zaman kendi kendime de soruyorum.