Leylekler bana bebek bırakın!

'Umarım daha fazla çocuğum olur. Yüzde 100 bunu planlıyorum. Keşke leylekler gelip çatıma 20 tane falan bebek bıraksa!'

Bu sözler, The Telegraph’a yeni dizisi ‘The Leftovers’ sebebiyle röportaj veren Liv Tyler’a ait. Şimdilerde ikinci çocuğuna hamile olan Tyler, Aerosmith vokalisti babası Steven Tyler’ın 'long live rock&roll' hayatının aksine, sakin bir hayat sürmeyi tercih etti. Şimdilerde David Beckham’ın eski menajeri Dave Gardner’la birlikte olan Tyler, yeniden evlenmeyi de planlamıyor: ‘30’larınıza geldiğinizde tuhaf şeyler hissediyorsunuz. ‘Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar’ diye bağlanan hikâyelerdeki prenses olmuyorsunuz artık. Aşkın ve ilişkilerin kabullenmek ve gerçeklerle yüzleşmek olduğunu anlıyorsunuz. Çünkü ilişkilerde sözünü ettiğimiz o ‘daima’ oldukça uzun bir zaman!'

KAVGA EDERKEN AKŞAM YEMEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

Liv Tyler anneliği gündelik hayatına entegre etmiş durumda. 'Sabahları Milo’ya kahvaltı hazırlamak için kalkıyorum, onu okula götürüyorum. Sonra dönüyorum ve iş için birileriyle kavga ediyorum, birkaç dakika sonra da akşam yemeğinde ne yapsam diye düşünüyorum. Denge kurmanın farklı bir biçimi bu… Sanırım bu durum aktris olmanın biraz daha ‘olgunlaşmış’ versiyonu. Başlarda kariyerimde ne kadar daha ilerleyebilirim, diye düşünüyor insan. Gençken yani… Ve sonra da aile hayatı! Göründüğü kadar parlak olmayabiliyor' diyor.

BİR YERİNE İKİ BABAM OLDU

Gençlik yılları ise annesiyle hep yanyana geçmiş: 'Annem beni doğurduğunda 24’ündeymiş. Ve pek de ne yapacağını bilmiyormuş. İkimiz birlikte büyüdük sayılır, ki bu güzel bir şey.. Kent kent dolandık ve bu benim için zordu. Rockstar olan babam ise kesinlikle baba olması gereken biri değildi.’ Üvey babası Todd Rundgren ise onun için bir şansmış. ‘Todd’un benim için yaptıklarını anlatamam. Bana çok sevildiğimi hissettirdi. Bir yerine iki babam oldu, çok şanslıydım.’

OTORİTEYLE HEP PROBLEMİM VARDI

14 yaşında reklamlarda modellik yapmaya başlayan Tyler bundan nefret ettiğini söylüyor: ‘Birilerinin ne yapılması gerektiğini söylemesini sevmiyorum. İşimi sevmeliyim. Otoriteyle problemim var. Orada sadece durmak ve konuşmadan poz kesmek bana göre değil pek. Ayrıca o zamanlar sürekli diyet yapmak zorundaydım.’