Kutlukhan Perker: Bana sağcılar mizah yapıyor dedirtemezsiniz

Güncelleme Tarihi:

Kutlukhan Perker: Bana sağcılar mizah yapıyor dedirtemezsiniz
Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2015 01:05

Kutlukhan Perker’in olayı erken kalkmak, çok yol almak. Sabahları 5’te uyanıyor, işinin başına oturuyor, aynı anda gazete, dergi, çizgi roman demeden her yere yetişiyor, sağcı mizah dergileri için de “Olmaz o iş” diyor. Yeni kitabı ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ vesilesiyle buluştuk, aklımızda ne varsa hepsini sorduk.

Haberin Devamı

Hikâyelerinde kendi anıların geniş yer tutuyor. Nostaljik bir insan mısın?
Hangimiz değiliz ki? Misal sürekli caz radyosunu, ‘timeless classics’ kanalını dinliyorum. 1930 ve 40’ların parçalarını çalıyorlar. Ama 30’lar, 40’lar, New Orleans falan bir yana o radyoyu dinlememin en önemli nedenlerinden biri eski kayıtları yayınlamaları. O kayıtların arasında da eski reklamlar oluyor. İkinci Dünya Savaşı’nda askerler için satılan ürünlerin teaser’ları falan giriyor. Çok seviyorum onları. Dolayısıyla evet nostaljik bir insanım denebilir. Ama diğer yandan anlattığım hikâyeler de sadece 20-30 yıl öncesinin hikâyeleri değil. Geçen hafta başımdan geçen bir olayı da anlatıyorum. Misal taksiye biniyorum. Taksici “Abi oraya giremem, çok trafik var” diyor. Ya senin işin trafik! Gemide kaptan “Abi o tarafa gidemem çok deniz var” diyor mu? Bu başıma gelince ben de çiziyorum. Yani bu tespitlerle anıların toplamından oluşuyor çizdiklerim.

Haberin Devamı

Kitap da bu hikâyelerin bir derlemesi...
Penguen’de yayımlanan ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ isimli köşemde yer alan hikâyelerin derlemesi evet. Bunun ilk örneği Harvey Pekar ve American Splendor çizgi romanıdır. Daha sonrasında filme de çekilmişti. Kendi kişisel tecrübelerinden yola çıkarak hikâyeler anlatma janrı. Bizde de yaygındır. Vaktiyle İlban Ertem’in ‘Maksat Muhabbet Olsun’u vardı, sonrasında Galip Tekin yaptı. Okuyucuyla seni direkt irtibata soktuğu için de daha zevkli.

TİRAJ DEDİĞİN HEP İNER ÇIKAR

Kutlukhan Perker: Bana sağcılar mizah yapıyor dedirtemezsiniz

Arada Harakiri ve Türk Mucizesi ile kendi dergini yaptın. Başka çizerlerin de kendi dergilerine çıktıklarını görüyoruz. Bu bir bireyselleşme dalgası mı? İş buraya mı gidecek?
O tarafa doğru gideceğini zannetmiyorum çünkü o çok meşakkatli bir iş. Dergilerin azalacağını da zannetmiyorum. Dergilere her zaman ihtiyaç var. Güzel, kalabalık, neşeli bir eve girmek gibi oluyor bir mizah dergisi almak.

Tirajlar düşüyor. Bu neye alamet?
Mizah dergilerinin tirajının çok yükselmesine de çok düşmesine de defalarca şahit oldum. Hep iner hep çıkar.1980’lerden beri çiziyorum, 350 binlik tiraj da gördüm, 30 binlik de. Hep bir değişkenlik oluyor. Bunun yaşadığımız zamanla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Sosyal medyanın yükselmesi falan diyorlar şimdi. Her zaman böyle bir öcü vardır. Mesela tirajlar ilk düştüğünde, 90’lı yılların başında televizyon kanalları vardı. Şimdi sosyal medya deniyor. Ama ben sana şöyle enteresan bir şey söyleyeyim. Son yıllarda mizah dergilerinin en çok yükseldiği dönem, sosyal medyanın da en çok kullanıldığı dönem aynı zamanda: Gezi Parkı dönemi. Biz sosyal medyanın en yoğun kullanıldığı dönemde en yüksek tirajımıza ulaşmışsak bu argüman da kendi kendisini çürütüyor demektir. Ha eğer tiraj düşmesi için illa bir cevap aranacaksa ya dergiler kötüleşiyordur ya okuyucunun yeni bir şeye ihtiyacı vardır.

Haberin Devamı

Sağ mizah dergilerine ne diyorsun?
Olmaz bir iş. Onlar böyle dönem dönem üç-beş sayı çıkarlar, sonra olmaz. Sağdan iyi mizahçılar var ama dergi işini beceremiyorlar.

YENİ KUŞAK BİRAZ PESİMİST

Kutlukhan Perker: Bana sağcılar mizah yapıyor dedirtemezsiniz

Neden?
Çünkü korumacılığa ve tutuculuğa dayalı bir kafa yapıları var, bu da mizahla uyumlu değil. Biz Kemal Kılıçdaroğlu kapağı yaptık pekçok kez. Sağcı olma niyetiyle çıkan bir dergi bunun kendisindeki karşılığını yapamaz.

Alt jenerasyonunu nasıl buluyorsun?
Çok parlak, şahane adamlar var. Eskilere oranla farkları biraz daha pesimist bir taraflarının olması. Başlarında onları heyecanlandıracak, heyecanlarını körükleyecek birileri yok. Bir şekilde el yordamıyla yollarını bulmaya çalışmanın sıkıntısını yaşıyorlar. Bizim en büyük avantajımız Oğuz Aral gibi abilerin olmasıydı. Şimdiki jenerasyon biraz daha içine kapanık ve biraz daha tembel. Bunda biraz mizah dergilerindeki o eski Hababam Sınıfı yatakhanesi havasının kaybolmasının da etkisi var.

Haberin Devamı

Kutlukhan Perker: Bana sağcılar mizah yapıyor dedirtemezsiniz

Uzun süre Amerika’da yaşadın. Geldiğin gibi de biz sana ‘Türk halkını tembelliğe teşvik etmekten’ dava açtık. Bunu nasıl karşıladın ilk tebligatı aldığında?
Valla bana ‘Türk halkını evlilik dışı ilişkiye özendirmek, tembellik ve maceraperestliğe teşvik etmek’ten dava açtılar. Ben o son kısmı anlamadım. “Hem tembel hem maceraperest nasıl olunacak” sorusu takıldı aklıma. Ferhan Şensoy’a sordum. “Mastürbasyon yapanları kastediyorlardır, tembel maceraperestliğin tek yolu o” dedi. Ben buradayken de Silahlı Kuvvetler beni mahkemeye vermişti. Dolayısıyla gitmeden önce Türkiye’de profesyonel olduğum için şaşırmadım. Orada kariyerime başlayıp gelsem şaşırabilirdim böyle saçma bir dava açmalarına. Bir anlamda “Hoş geldin” dediler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!