Zeynep MİRAÇ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2015 07:17
Aşkta çok şey paylaşırsınız. Yatağınızı, evinizi, bardağınızı, hatta diş fırçanızı... Ya kelimelerinizi? Şimdi size kelimelerini paylaşmış iki sevgilinin hikâyesini anlatacağım. Küçük Prens’in yıllar sonra yeniden basılan efsane çevirisine imza atan Tomris Uyar ve Cemal Süreya’nın hikâyesini…
Yıl 1965... Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i Bilgi Yayınevi tarafından çift çevirmen imzası ile yayımlanır: R. Tomris ve Cemal Süreya.
R. Tomris o günlerde henüz Turgut Uyar ile evlenip soyadını almamış olan Tomris Gedik’tir. R’si kimilerine göre babaannesi Refia Hanım’dan gelir, kimileri de Richard Tomris diye dalga geçer.
R. Tomris ve Cemal Süreya, hayatı paylaştıkları gibi bir çeviriyi de paylaşırlar. Kolay iş değildir ikisinin de ustası olduğu kelimelerde anlaşmaları. Tomris Uyar, Tanışma Günleri/ Anları kitabında “Bu çevirileri yapmak için Cemal Süreya’nın benim yardımıma gereksinimi yoktu” diye anlatır: “Fransızcayı bilen oydu; bana, onun önerdiği Türkçe karşılıkları benimseyip benimsemediğimi belirtme görevi düşüyordu.”
Uyar, bu çevirilerde ortak seçilmesinin asıl nedenini de bulmuştu: “Dilinin büyüsüne kapılıp çeviriyi özgün metine göre çok daha sevimli, alımlı hale getirebilecek bir şairin bu eğilimini bir anlamda denetleyebilmemdi. Belki de evde sık sık yaptığımız bu tartışmayı somutlamak için bu ürünleri seçmiştik. Günler yetmiyormuş gibi geceleri de uykudan fırlayıp yeni önerileri sigara paketlerinin arkasına yazıyorduk. Gören olsa, dünyayı kurtarmakta kararlı olduğumuzu sanırdı. Birbirimizin diliyle zenginleşiyorduk galiba”.
Onlar kendileriyle birlikte okurlarını da zenginleştirdiler.
ÇEVİRİYE İHANET Mİ?Yıllar içinde Tomris Uyar ile Cemal Süreya’nın yolları hayatta da çeviride de ayrıldı. Aynı Küçük Prens, bu kez yalnızca Cemal Süreya imzasıyla görüldü kitapçı raflarında. Ayrılırken mallar paylaşılır ya, bu çeviri de Cemal Süreya’da mı kalmıştı?
Yine Tomris Uyar’dan alıyoruz cevabı: “Cemal Süreya’nın sonraları Küçük Prens’i başka bir yayınevinde yalnızca kendi imzasıyla yayımlatma isteğine karşı çıkmadım; maddi koşulların baskısını bilmez miyim? Telefondaki sesinin titremesinden de etkilendim tabii -belki de yaşam süresince yapılabilecek en uygunsuz tekliflerden biriydi- biliyordu ama sıkışmıştı paraca. Tek koşul ileri sürdüm, yeni basımlarını hep benim gözden geçirdiğim çeviriyle artık kendisi oynayacaktı, ben asla! Ortak çeviri, ikiye bölünemezdi bence. Onu bölmek, çeviri sırasında yaşanılan zor ve keyifli saatlere bir ihanetti. Olsun varsın!”
Can Yayınları 1981’de yeniden iki imzayla bastı çeviriyi. 1990’lara kadar piyasada bulunan kitapla son yıllarda ancak sahaflarda karşılaşmak mümkündü.
Neden mi? Anlatalım.
2015, Küçük Prens için bir anlamda kader yılı! Zira telif haklarında şöyle bir kural var: Yazarın ölümünün üstünden 70 yıl geçince telif hakkı dönemi sona eriyor. Saint-Exupéry’nin ölüm tarihi 1944, dolayısıyla 2015 itibariyle artık isteyen herkes Küçük Prens’i yayımlayabilir.
1988’den bu yana kitabın Türkiye’deki yayın hakları Mavibulut Yayınları’na aitti (ki yayınevinin üç boyutlu Küçük Prens’i nefis). Şimdi bu mülkiyet ortadan kalktı. Ve Can Yayınları haklarını beş yıl önce aldığı bu çeviriyi yayımlama fırsatı buldu.
Böylece bugüne dek Selim İleri’nin, Azra Erhat’ın, Nihal Yeğinobalı’nın lezzetli Türkçeleriyle çevrilen Küçük Prens, Türk edebiyatının en ilgi çeken aşk hikâyelerinden birinin tanığı olarak yeniden ortaya çıktı.
YAZARI DA KÜÇÜK PRENS GİBİSaint Exupéry ve meşhur uçağı Küçük Prens hep sorular sorar, cevapları kesin olmayan sorular. Kitabın kendisi de okurunun zihninde onlarca soru bırakır. Bu bir çocuk kitabı mı, yoksa yetişkinler için mi yazıldı? Bir masal mı yoksa kimi eleştirmenlerin iddia ettiği gibi savaş romanı mı? Saint-Exupéry sahiden de kendisini, karısını ve savaştan sarsılmış ülkesi Fransa’yı mı anlatır, yoksa her satırı hayal ürünü müdür?
Küçük Prens’in sordukları gibi, bu soruların da tek bir cevabı yok.
Bildiğimiz şu ki, Saint-Exupéry 2. Dünya Savaşı sırasında pilottu. 1935 yılında bir hız rekorunu denerken, tıpkı kitabın anlatıcısı gibi Sahra Çölü’nün ortasına düştü. Araştırmacılara göre kitap için yazara ilham veren karısı Consuelo da ‘Küçük Prens’in gezegeni gibi volkanlarla dolu olan El Salvador’da yaşıyordu. Ve tıpkı Küçük Prens’in gülü gibi bitmek bilmeyen istekleri ve korunma arzusu vardı.
Saint-Exupéry, 1944’te Güney Fransa’da Alman askerlerinin hareketlerini uçağıyla izlemekle görevlendirilmişti. O da Küçük Prens gibi ortadan kayboldu. Yıllar sonra onunla ilgili yalnızca iki ipucuna ulaşıldı: Bir balıkçının
Marsilya’da bulduğu künyesi ve uçağının bazı parçaları.
GÜNEY KORE’DE KÜÇÜK PRENS KÖYÜ VAR
Kitabın etkisi o kadar büyük ki Rusya’nın tenha Abakan şehrinde bile Küçük Prens’in heykeli bulunuyor.
* Küçük Prens bugüne kadar 140 milyon adet satıldı, yıllık ortalama satışı 1 milyon adet. 250’den fazla dile çevrildi. Bu dillere adını muhtemelen daha önce duymadığınız Alur dili, Sardunyaca, Toba dili de dahil. Türkçede 15 farklı çevirisi bulunan Küçük Prens’in Çincede 50 değişik versiyonu var.
Merakla beklenen animasyon ‘Küçük Prens’, 2015’in sonlarına doğru vizyona girecek.
* Operaya, tiyatroya, şarkılara ilham verdi. Sinemada 11 filmi çekildi, sonuncusu ise ekimde vizyona girecek. Filmi Kung-Fu Panda’nın yönetmeni Mark Osborne yönetti, seslendirenler arasında Marion Cotillard, Benicio del Toro, James Franco ve Jeff Bridges var.
* Fransa’nın Euro’ya geçmeden önce kullandığı 50 Franklar’da Saint-Exupéry’nin ‘Küçük Prens’ çizimleri vardı. Üstelik gözle görülemeyecek küçüklükte yazılmış alıntılar da banknotun üzerinde işlenmişti.
* Yazarın doğup büyüdüğü Lyon’daki havaalanı Saint Exupéry’nin adını taşıyor. Yalnızca kendi memleketinde değil, binlerce kilometre ötede de anılıyor. Japonya’nın Hakone şehrinde bir Küçük Prens müzesi kuruldu; Güney Kore’de Gyeonggi-do kentinde Küçük Prens temalı bir köy bulunuyor. Müze ve köy turistlerin uğrak noktalarından.
* Malum, Küçük Prens, B-612 adlı asteroitten (gökcisimi) geldiğini söyler. Uzaybilimciler fanteziyi gerçeğe çevirmekte fazla gecikmedi. 1975’te keşfedilen bir asteroite 2578 Saint-Exupery adı verildi. 1993’teki bir başka keşfe Küçük Prens’in yaşadığı B-612’den esinlenerek 46612 Besixdouze, 2003’te keşfedilen bir diğerineyse ‘Küçük Prens’ adları verildi. 2002’de dünyaya zarar verebilecek asteroitlerin izlendiği vakıfın ismi de B-612.
ORHAN PAMUK’UN GÖZÜNDEN KÜÇÜK PRENS
'Büyük edebiyat çocuksu bir basitliğe dayanır'
Küçük Prens, modern edebiyatın en büyük mucizelerinden biri. Bir aristokrat ve pilot olan yazar Saint Exupéry, bu kısa kitapta yaşadığı deneyimi (Sahra çölünde iniş yapmak zorunda kalan bir uçak)hayal gücüyle bir masala, bir felsefe kitabına, büyükler için yazılmış bir çocuk kitabına çevirerek okuru büyüler. Büyük edebiyatın hem yaşanmışlığa hem de sınırsız hayal gücüne hem karmaşıklığa hem de çocuksu bir basitliğe dayandığını ve bir yazarın yapacağı en iyi şeyin içinden geldiği gibi yazmak olduğunu gösteren parlak bir kitaptır Küçük Prens...