Güncelleme Tarihi:
Yarışmanın sloganı ‘Yaratıcılığı ödüllendirmek’. Bu sözün sizdeki çağrışımı nedir?
Birim Gönülşen: Sadece reklam yaratıcılığında değil, hayatın her alanında yaratıcılığın ödüllendirilmesine inanıyorum ben. Yaşamı zenginleştiren, güzelleştiren, sıradışı yapan en temel unsurun yaratıcılık olduğunu düşünüyorum. Böylesine önemli bir olgunun da doğal olarak ödüllendirilmesi gerekir.
Kırmızı Ödülleri, sektörün gelişimine nasıl bir katkıda bulundu sizce?
B.G.: Kırmızı, çok yalın bir misyonla basın reklamlarında yaratıcılığı teşvik etmek, reklamverenlerin, reklam ajanslarının ve reklam sektörü çalışanlarının başarılarını belgeleyip ödüllendirmek için yola çıktı... Bu misyona, son üç yıldır dijital medyayla entegrasyon da dahil oldu.
Dijital ve basılı reklamcılık arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?
B.G.: Hürriyet Dünyası’nın dönüşümüne paralel bir gelişmeyle dijital işler de Kırmızı’nın kapsamına girdi. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmek isterim: Kırmızı’nın beş kategoride açıldığı dijital işler basınla entegre olanlar. Yani tek başına dijital iletişim çalışmaları Kırmızı’ya katılamıyor. Temel kriterimiz, basınla entegre olmasıdır.
Tibet Sanlıman: Mecraların yetenekleri dışında bir fark yok bence. Gazete ve dergiler selüloz halinde okunduğu müddetçe basılı reklamcılık yapacağız. Kanaatimce, etkili basılı reklam üretmek TV ve dijitalden daha zorlu ve zevkli.
Kırmızı, salt bir reklam yaratıcılığı yarışması mı?
B. G.: Vitrininde elbette yarışma ve ödül töreni yer alıyor ama reklam yaratıcılığının her alanında var olmasını hedefliyor. 2003 yılından bugüne kadar geçen süre, bir marka olabilme başarı öyküsü. Bu iddia sadece katılım adedi veya ödül törenlerine katılıma dayanmıyor. Bugün, reklamcıların kendi aralarındaki sohbetlerinde iyi bir basın reklamını ‘Tam Kırmızılık’ şeklinde tarif etmeleri Kırmızı’nın
marka olduğunun en iyi göstergelerinden.
Katılım rekoru
Başvuru süreci sona erdiği için belki bir bilanço çıkarabilirsiniz bize. Bu yıl kaç reklam yarışacak?
B. G.: Bu yıl katılım adetlerinde rekor kırıldı. Kırmızı ekibi teker teker katılımları kontrol etmeyi henüz tamamlamadıkları için kesin sonuç veremiyorum ancak Kırmızı ve Kırmızı Bölge’ye toplamda 100’e yakın kuruluştan binin üzerinde ilan katıldı. Bu rakamlara Hürriyet Özel Ödülü kategorisi, Radikal Canlı Kırmızı yarışması ve Genç Kırmızı katılımcılarını da dahil edersek ortaya inanması güç bir sayı çıkıyor.
Tören gecesi bir canlı yarışma da düzenlenecek, değil mi?
B. G.: Radikal Canlı Kırmızı yarışması sadece Kırmızı’ya katılan ajanslara açık bir yarışma. Bu bir ilan eskizi tasarlama çalışması, beyin jimnastiği diyebiliriz. Bir brief konusu belirleniyor ve yarışma anına kadar gizli tutuluyor. Kırmızı ödül töreninin olduğu gece katılımcılar mekâna herkesten erken geliyorlar. Onlara ayrılan alanda brief konusu açıklanıyor ve iki saat içinde bir gazete ilanı eskizi hazırlamaları isteniyor. Misafirlerin oylarıyla belirlenen ilk üçü tören sırasında açıklıyoruz. Radikal gazetesi de sürpriz ödüller veriyor.
Yerel markalarımız sizce yaratıcı işler çıkarıyor mu? Özellikle İstanbul dışı bölgelerin bu anlamda görünür olduğunu düşünüyor musunuz?
B. G.: Yaratıcı işler çıktığını düşünüyorum. Kırmızı’nın 10 yıllık geçmişinde başarı elde etmiş yerel marka işleri bunun kanıtı. İstanbul dışındaki kapasite düşünüldüğünde çok daha fazla yerel markanın bu alanda başarılı olması gerekir. Kırmızı’nın bir diğer görevi de bu konuda teşvik edici olması.
T. S.: Yerel markaların yaratıcı iş çıkarıp çıkarmadığı sorunuza ben, genelleme yaparsak ‘hayır’ derim. Uzun zamandır çok fazla yaratıcı iş görüyorum, ama etkili, planlı ve sürekli yaratıcılık göremiyorum. Burada istikrar çok önemli. Yaratıcı nitelik tek başına yeterli değil. Çok hassas bir terazi var ortada. Yaratıcılık ve etki ajansa değil reklamverene/markaya yaramalı mesela. Fikir transparan olmalı, bir tarafından bakınca öbür tarafında marka görünmeli.
Bu yanılgıdan dönülemez
Bir söyleşinizde sektördeki yanılgıları anlatırken şöyle demiştiniz: “Herkes kendi bilgisinin altını çiziyor; gerçek bilgi ise göstermediğiniz halde görünen şeydir.’’ Sizce bu yanılgıdan dönüldü mü?
Sosyal antropolojinin temel konusu tabii ki bu. Ama basit reklamcı kimliğimle söyleyebilirim ki bu yanılgıdan dönülemez. İnsanın doğasında var bu. Tasavvufta ‘hiçlik’ olarak tarif edilen bir hazmetme biçimini kastetmiştim.
Tüm reklamcılar bir arada
Bu yıl ilk kez ulusal ve bölgesel ödülleri birlikte dağıtılacak. Bu kararı almanızın sebebi nedir?
Biz ulusal-bölgesel ayrımı yapmıyoruz. Kırmızı’nın bu anlamdaki farklılaşması İstanbul ve İstanbul dışı reklam ajansları şeklinde. Son üç yıl bu şekilde ilerledik. Fakat Kırmızı Bölge’nin ödül töreninin İstanbul dışında düzenleniyor olması Anadolu’daki reklamcılarla İstanbul’dakilerin bir araya gelmesini sağlayamadı. Kırmızı Bölge’nin bağımsız yapısını korurken, ülke genelinde tüm reklamcıları bir araya toplamanın yolu olarak iki töreni beraber düzenleme çözümünü bulduk.