Güncelleme Tarihi:
Onu anlatırken İngilizcedeki ‘self-made man’ ifadesinden faydalanmak işi epey kolaylaştırır. Koç Holding’in ve Beşiktaş’ın sembol isimlerinden Uğur Ekşioğlu tam bir ‘kendi kendini var eden adam’ çünkü. Vefatından kısa bir süre önce kaleme aldığı otobiyografisine verdiği isim de bunun göstergesi: ‘Kendi İşini Kendin Bul’. Fatih Vural editörlüğünde hazırlanan ve İnkılâp Kitabevi’nden çıkan kitap, Aralık 2014’te aramızdan ayrılan Ekşioğlu’nun hayatına dair ilginç ayrıntıları içeriyor. Fonda da dönemin iz bırakan siyasi olayları yer alıyor. Kitabı bitirdiğinizde başarılarla dolu bir yaşamöyküsüne, Türkiye’de ticaret hayatının nasıl evrildiğine ve spor camiasının arkaplanı pek bilinmeyen olaylarına hâkim oluyorsunuz.
SİZE ŞİRKETİMİZDE BİR VAZİFE VERMEK KARARINDAYIZ
Ekşioğlu çalışmaya çok küçük yaşta başlamış. 17 yaşına geldiğinde, babasına onun bulduğu işten memnun olmadığını söyleyince “Sen daha iyisini bul” karşılığını almış. Genç adam o gün ‘kendi işini kendin bul’u prensip edinmiş. Çocukken farklı işlerde çalışan Ekşioğlu, daha sonra da İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu’nu birincilikle bitirmiş. Koç bursu için davet edildiği mülakatta da başarılı olunca Vehbi Koç’la tanıştırılmış ve çok geçmeden Koç Ticaret A.Ş. antetli, üstünde “Size şirketimizde bir vazife vermek kararındayız” yazılı bir mektup almış. Beko’da stajla başladığı kariyeri en üst düzey pozisyonlara kadar yükselmiş. İlham verici hikâyelerle dolu otobiyografide Ekşioğlu’nu başarıya götüren üç karakter özelliği çıkıyor karşımıza:
Vehbi Koç’un 29 yılın hatırası olarak hediye ettiği fotoğraf.
1- USTASINDAN, ÖĞRETMENİNDEN, KOMUTANINDAN VE PATRONUNDAN SÖZÜNÜ SAKINMAZDI
- (...) 17 yaşındaydım. (...) Her yaz yaptığım gibi harçlık kazanmak istiyordum. Tıbbi cihazlar ithalatı ve satışı yapan Mehmet Vasfi Müessesesi’nde (...) ayak işlerini yapıyordum. (...) Bir gün “Mehmet Vasfi Bey seni istiyor” dediler. Ofise girdiğimde, bana 50 lira uzatarak, “Aylığın” dedi. (...) “Bu, benim yol ve yemek masrafımı dahi karşılamıyor” dedim ve 50 lirayı masasının üzerine bırakarak odasından çıktım (...).
- (Lisede hocasıyla yaşadığı bir anlaşmazlık üzerine) “(...) Bunun için bir not kırmak hakkaniyetli mi?” dedikten sonra bir daha tarih dersine bu şekilde çalışmayacağımı, bitirme imtihanlarında da sözlüyü değil, Maarif’ten sualleri kapalı gelen imtihanı tercih edeceğimi, kendisine güvenimin kalmadığını söyledim ve yerime oturdum. Hoca masasını toplayıp gözleri yaşararak sınıfı terk etti.
? (Askerde komutanın yazlığına odun göndermesi istenince) “Yarbayım bunu yapamam. Siz en iyisi tümende bir temizlik raporu hazırlatın (...) dedim. Yarbay, “Sen benimle nasıl konuşuyorsun? (...)” dedi. Ben de kanunsuz istekleri karşılayamayacağımı, mutlak istiyorsa yazılı emir vermesini söyledim.
- (...) Vehbi Bey (Koç) (...) “Tamam çıkabilirsin” dedi. Ayağa kalkıp dosyalarımı aldım. Odasının kapısını açtığımda, “Dur! Bu kadar adamın vaktini almanın maliyetini biliyor musun?” dedi. Ben zaten alakasızlıktan üzgün ve kızgın durumdayken kendisine dönerek “Maliyetin ne olduğunu bilmiyorum. Ancak ben Vehbi Koç olsam, bu malı böyle rezil etmezdim” diyerek dışarı çıktım.
Eski Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba ile...
2- TİCARİ ZEKASI ÇOK PARLAKTI
- (...) 7 buçuk kuruşa aldığım leke ilacını, Eminönü Meydanı’nda muhtelif sloganlarla insanları etrafıma toplayıp birkaçını elbisesindeki lekeleri çıkartmak için sürdükten sonra 100 kuruşa satmam hocamın da ilgisini çekmişti.
- Günlük kazancım 25 liraya yükselmişti. Ben de iki satış mahallinden sorumlu olmuş ve 15-20 gün önce patronum olan kişinin (yanında çıraklık yaptığı manav) patronluğuna terfi etmiştim.
- Fabrika bu ürünü (hulahop) nedense Beko’nun satmasını istiyormuş. Birkaç yere gidip satmayı denedim ama ilgilenmediklerini söylediler. Bunun üzerine kamyoneti Zafer Anıtı’na çektirdim. Bir-iki çemberi alıp anıtın önünde çevirmeye başladım. Yavaş yavaş insanlar toplanmaya, nerede satıldığını sormaya başladılar. Biraz önce malı satamayacağını söyleyen bayii, iki-üç düzine almak istedi.
Babasının vasiyeti üzerine bu kitabın basılmasına öncülük eden Vahit Can Ekşioğlu giriş yazısında kitaptan elde edilecek gelirin başarılı ve maddi desteğe ihtiyacı olan gençlerin eğitimi için kullanılacağını söylüyor.
3- ÇOK ÇALIŞKANDI...
- Annemin vefat ettiği dakikalarda, holdingde, Erol Bey’le (Aksoy) müzakerede olmama hâlâ üzülürüm (...)