Güncelleme Tarihi:
1- Elinin hamuru meselesi
Yüzyıllar boyunca söylenegelmiş ve cinsiyetçiliğin mottosu sayılabilecek bu söylemi ne zaman duysak içimizde bir titreme ve oradan uzaklaşma isteği duyarız. Hem söyleyen, hem söylenen için tarifsiz bir boşluk oluşturan bu cümlenin artık hayatlarımızdan çıkması dileğiyle devam edelim.
2- Maaş eşitsizliği
Aynı işyerinde aynı işi yapan iki insan arasındaki maaş farkının açıklaması ne olabilir. Performans ve işe bağlılık gibi ne anlama geldiğini kimsenin bilmediği sanal bahanelerin ardına saklanan derin cinsiyet ayrımcılığının şirketlere büyük cezalara yol açması bile durumun vehametini gösteriyor.
3- Pembe otobüs
İşte konuyu anlamak istemeyenlere ve bir türlü anlayamayanlara çok iyi bir örnek. Tacizlerin ve diğer rahatsızlıkların azalması adına kadınlara özel bir otobüs yapmak zaten bir felaketken, bu otobüse ‘pembe’ adını vermek bu işin zirvesi olsa gerek. İyilik mi yoksa büyük bir kötülük mü olduğunu anlamak için zamanın göstermesine ihtiyacımız var mı? Düşünelim.
4- Kadın haklarını tartışan erkekler
Televizyonlarda bitmek bilmeyen tartışma furyası devam ediyor. Sürekli aynı insanlar, yapay olarak ayrı fikirlerdeymiş gibi karşılıklı oturarak, reklam aralarında kanalın içeriğini oluşturuyor. Bu programların en acıklı ve traji-komik türü ise kadın haklarının tartışıldığı programlardaki erkek yoğunluğu. Zevksiz takım elbiseleriniz ve konuya bakış açılarınızın sığlığı ile saatler süren komedi için teşekkür ediyoruz.
5- Başlık parası, kırmızı kurdela ve yüz görümlülüğü üçgeni
Ne kadar uzak durmaya çalışsak da, evlenmeye karar veren bütün kadınlara itinayla bu işkenceyi yapmaktan çekinmiyoruz. Onlara fiyat biçiyoruz, bekaretlerinin garantisi bir parça kumaş bulup, bele bağlıyoruz. Kapıya gelen erkek tarafına türlü zorluk çıkartmaktan zevk alıyoruz. Kadını korunmaya muhtaç biri, erkeği de onun sahibi, kudretli, paralı biri konumuna koyuyoruz ve bu ikiliden sağlıklı çocuklar bekliyoruz. Bu çocuklar bizler oluyoruz, bu arada.