Güncelleme Tarihi:
Leonardo'nun sanata 'yatkın' olacağı, henüz anne karnındayken belliydi. Annesi Irmalin DiCaprio, Floransa'daki Uffizi Müzesi'nde DaVinci'nin eserlerini izlerken, Leo ilk kez tekmeledi. Annesi bunu kozmik bir işaret olarak algıladı ve çocuğuna Leonardo adını verdi.
2006 yılında 'Blood Diamond' filmini çekerken köpekbalığına yem olmaktan son anda kurtuldu. Yine de hayvanlara karşı bir zaafı var. O kadar çok seviyor ki; okyanustaki vahşi hayatı kurtarmak için 2004 yılında tam 3 milyon dolarlık bir bağışta bulundu. 2010'da da kaplanları kurtarmak için çalışan bir derneğe 1 milyon dolar bağışladı. Evinde köpek ve dev bir kaplumbağa besliyor.
Jamaika romunda marine edilen ördek falan değil; Leonardo Di Caprio'nun en sevdiği yemek, basit bir makarna! Vejetaryan olan Leo, et ve et ürünlerinin kokusuna bile dayanamıyor. Öyle ki eski sevgilisi Gwyneth Palthrow'u bile etkileyerek vejetaryanlığı seçmesine sebep olmuş.
People Magazine dergisinin hazırladığı dünyanın en yakışıklı ve güzellerinden oluşan 50 kişilik listede tabii ki Leonardo di Caprio da vardı. Ayrıca İngiliz Empire dergisi onu “Bütün Zamanların En İyi 100 Yıldızı” listesinde 75 numaraya oturttu. Sizin gönül listenizde kaç numara bilinmez ama her tür numaralandırma işinde kendine yer bulacağı kesin! Sarı saçlarından sen suçlusun Leo!
2011 yılında New York'ta düzenlenen Christie's Müzayedesi'nde Leonardo di Caprio da vardı. Aslında ilk hedefi bir Pablo Picasso eseri satın almaktı ama verdiği teklifler yeterli olmadı. Sonra gözünü sürrealist ressamlara dikti. Nihayetinde 1.2 milyon dolar ödeyerek Salvador Dali’nin 'Chevaliers en Parade' (yukarıda) eserini satın aldı. Dali'nin 1942'de resmettiği bu tablo, Leonardo'nun salonunu süslüyor... Sadece resim değil; edebiyat da Leonardo'nun vazgeçemediği zevklerinden biri. En sevdiği kitap, Ernest Hemingway imzalı 'Yaşlı Adam ve Deniz'.
Los Angeles'ın kenar mahallelerinden birinde büyüyen Leonardo Di Caprio'nun babası çizgi romancı, annesi ise bir avukat sekreteriydi. Röportajlarında "Çok fakir bir çocuktum" diyen Leo, mahellelerinde uyuşturucu ve fuhuşun olduğunu gizlemiyor. Hatta yaşadığı hayatı "Kelimenin tam anlamıyla Taksi Şoförü filmindeki gibiydi" diye tanımlıyor. Annesi ve babası, Leo henüz 1 yaşındayken boşandı. Leo, annesiyle kaldı. Titanic'in vizyona girmesinden ancak 1 hafta önce kendi evine taşınabildi...
Bugüne kadar 5 kez Oscar'a aday gösterilen Leonardo di Caprio, hiçbirini kazanamadığı için dünya basınının bir tür 'müzmin Oscar adayı' olarak görülüyor. Yıllandıkça kıymetlenen "Leo neden Oscar alamıyor?" sorusu kış aylarının vazgeçilmez geyiği olmuş durumda. Şubat (yani Oscar ayı) yaklaşırken biz de bu muhabbeti bir hatırlatalım ve şimdiden kendisine bol şans dileyelim dedik.
23 yıldır aktörlük yapıyor ve bugüne kadar tam 29 filmde aktör olarak yer aldı. Biz onu 'Titanic' ile tanıdık ama asıl çıkışı, 1991 yılında 'Mahluklar' isimli filmdeki küçük rolüyle olmuştu. İlk Oscar adaylığını ise 1993'te 'Gilbert'ın Hayaleti' ile kazandı. 'Demir Maskeli Adam', 'Kumsal', 'Sıkıysa Yakala', 'New York Çeteleri', 'Köstebek', 'Zindan Adası', 'Muhteşem Gatsby' ve son olarak 'Para Avcısı' gibi hepsi birbirinden önemli yapıtlarda rol aldı. Hiçbiri gişede patlamayan bu filmler, Leonardo di Caprio'nun ince eleyip sık dokuyan karakterde olmasından, kendi deyimiyle 'obsesif-kompülsif' olmasından mı kaynaklanıyor acaba?
Yeni projeler ilk ona geliyor, en büyük roller önce ona teklif ediliyor... Yeteneğiyle tüm yapımcıların ve yönetmenlerinin gözdesi olan Leonardo di Caprio, Hollywood'un son yıllardaki aranan aktörü.
Bugüne kadar Blake Lively'den tutun Naomi Campbell'e kadar birçok güzel kadınla birlikte oldu ama nişanlandığı tek kişi, Bar Refaeli'ydi. Sonunda bu ilişki de yürümedi... Leonardo yaşlandıkça güzelleşen adamlardan biri. Neyse ki hala 40 yaşında ve bekar!