Güncelleme Tarihi:
1- EVDEN ERKEN ÇIKIN, İŞTEN GEÇ ÇIKIN
Bahsettiğimiz süreler sadece 10-15 dakika gibi çay içme süreleri. Biliyoruz ki neredeyse koca şehir her şeyi aynı anda yapıyor ve aynı anda uyuyup, aynı anda rüyalara dalıyor. Bu zamanlamayı iyi tahlil edince ortaya şu çıkıyor. Biraz erken evden çıkınca sabah trafiğinden yırtabiliriz. İşten de bir gıdım geç çıkarak dönüş trafiğinin o hıncahınç anından kaçabiliriz.
2- ARA YOLLARI BİLİN
Şehrin merkezinde oturmak demek evinize dönerken bile en kalabalık caddelerinde trafiği aşarak yolculuk etmeye çalışmak demek. Bu durumdan kaçınmanın çok basit bir yolu var. Bir yere yetişme stresi ile insanlar genelde ara sokaklara girmekten çekinirler. Kimselerin bilmediği ama size çok değerli dakikalar kazandıracak bu sokaklarda hızlıca süzülürken göz ucuyla da arabanız için park yeri aramayı unutmayın.
Kalabalıklardan sıkılanlara şehirden kaçmanın yolu burada…
3- YÜRÜYÜN, VAPURA BİNİN, TOPRAĞI KOKLAYIN
Gideceğiniz mesafe yakınsa yürümekten çekinmeyin. Arabalardan uzaklaştığınızda İstanbul’un size sunacağı güzellikleri küçümsemeyin. Yürürken daha hızlı yol aldığınızı, İstanbul’un en güzel yollarının denize çıkan yollar olduğunu, vapur yolculuğunun gerçek bir sefa olduğunu ve az da kalmış olsa bir ağacın yanından geçerken toprak kokusunu fark edeceksiniz.
4- HAFTA SONLARI ŞEHİRDEN UZAKLARA GİDİN
Bütün ülke İstanbul kadar kalabalık ve stres yüklü değil. Kendinizi çok değil 2 saatlik bir yolculukla bambaşka bir ortamda bulabilirsiniz. Uzaklaştıkça hava temizlenecek ve sular parlak olacak. Kuş sesleri duyacaksınız, rüzgarın sesini duyacaksınız. Daha kısık konuştuğunuzu farkedecesiniz. Akşam olacak, geri döneceksiniz. Yolda bir sonraki hafta sonunun planı hazır olacak.
5- ETKİNLİKLERİ KAÇIRMAYIN!
İstanbul ülkemizin kültür sanat başkenti ama etkinlikleri takip eden insan sayısı genel nüfusa oranla çok az. İş çıkışı bütün o yolları kaplayan kırmızı fren ışıkları neredeyse tümüyle evlerine kaçmaya çalışan insanlara ait. İşte bu kalabalığın tersi istikametine gitmekte yarar var. Önceden iyi planlanmış bir etkinlik takvimine sahip olun ve şehrin bu avantajınından sonuna kadar faydalanın.
6- BİR MEKANIN MÜDAVİMİ OLUN
Öyle ‘ha!’ deyince olmayacak tabii ki ama insanların sizi görmeyen ve üzerinizden geçmeye hazırlanan dozer gibi kaba saba hareketlere başladıkları anlarda sığınabileceğiniz tanıdık bir kafe hiç fena olmazdı. Bu kafeye girdiğinizde size sıcak bir ‘hoşgeldin’ diyen garson olsa, ‘her zamankinden mi?’ diye sorsa, siz de sadece gülümseyerek başınız eğseniz ve camdan akıp geçen selden bir an için uzaklaşsanız fena mı olur?