Güncelleme Tarihi:
Diane Zhang, Brooklyn’de yaşıyordu.
Sonra kocası Josh ve 11 aylık oğlu Aaron ile birlikte İstanbul’a yerleşmeye karar verdiler.
NEW YORK'TAN İSTANBUL'A GELİŞ ZORDU
Diane ve Josh okuldan arkadaşlardı ve bir süre sonra ev arkadaşı olmaya karar verdiler.
New York’a taşındıklarında bir çift olmaya ve hukuk alanında çalışmaya karar verdiler.
NEEE, İSTANBUL MU? OLAMAZ!
Diane hamileyken bir gün Josh’un çalıştığı firma ona ‘İstanbul ofisinde çalışmayla ilgilenip ilgilenmeyeceklerini’ sordu. Diane başta bu fikirden hoşlanmadı ancak kocası için önemli bir fırsattı. İstanbul’da yaşamaya karar verdiler.
Bu onlar için büyük bir değişimdi. ‘Türkiye’ye ayak bastığımız ilk saatlerde kendimizi korkunç bir trafiğin içinde bulduk. Bebeğimiz doğmuş ve ilk başlarda yaşadığımız apartmana adapte olmaya çalışıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum’ diyor, Diane ilk günlerini anlatırken. ‘New York’un iğrenç pis bir metro fotoğrafına bile bakınca ağlıyordum. Ancak şimdi, İstanbul bana evimdeyim hissi veriyor.’
Ve Diane yaşadıklarını Joanna Goddard'ın başka ülkelerde yaşayan ailelerin yazılarını yayınladığı blogunda kaleme aldı. ;
İşte çarpıcı paragraflardan birkaç örnek...
GELİR GELMEZ TRAFİK KAOSU İÇİNE DÜŞTÜK
‘İstanbul 14 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri. Ama böyle bir şehirde bile küçük kasaba hayatı yaşayabilmek harika. Biz şimdi denizkenarına yakın bir yerde yaşıyoruz. Tüm sahil Osmanlı’dan kalma yalılarla dolu. Sabahları balıkçıları görüyoruz, sigara molasına çıkmış garsonları…’
NE YANİ, YOLDA DURDURUP BEBEĞİMİ Mİ SEVECEKSİNİZ?
'Türkiye’deki insanlar bebeğinizi görünce onu öpmek istiyorlar. Aaron henüz birkaç aylıktı, ilk geldiğimizde. Paranoya halindeydim. Brooklyn’de birkaç anneye danıştım, hepsi de yabancıların gelip bebeğinizi öpmesi konusunda tedirgindi. İstanbul’da yaşarken bundan kaçmak imkânsızdı. Genç delikanlılar bile onu seviyor, bir yandan da ‘maaşallah’ diyorlardı. Türklerin hepsi bebek delisi! ABD’de, birinin ‘bebek sevmem’ deme hakkı vardır ama Türkiye’de bunu yaparsanız bu sizi ‘kötü insan’ yapar. Bunu daha önce hiç görmedim!'
MEĞER BEBEĞİMİ KORUMAYA ÇALIŞIYORLARMIŞ
'İnsanlar harika ve şehrin en güzel yanı onlar. Bir gün, bir mağazaya gittik ve ufaktan çiselemeye başladı. Josh Aaron’ı taşıyordu, şemsiyemiz de yoktu. Tam ışıklarda beklerken, genç bir adam geldi ve şemsiyesini Aaron’un üstüne tuttu ve onun ıslanmasına engel oldu. Bizimle birlikte yürüdü ve Aaron’ı korudu. Mağazaya girdiğimizde sadece ‘iyi günler’ dedi ve ilerledi. Onun için bu bir şey değildi ama bizim için çok şey demekti…'
SPOR DEĞİL, İŞKENCE ALETLERİ
'Sokaklardaki spor aletleri çok komik, çünkü bunlar yetişkinler için!
Çocuklar oynarken aileler spor yapıyorlar. Üstelik spor aletleri bir çeşit işkence aletine benziyor.'
ATATÜRK'ÜN OLMADIĞI BİR YER YOK
Türk arkadaşlarımız kültürleriyle büyük gurur duyuyor. Atatürk fotoğraflarını insanlar evlerine bile asıyorlar.
Atatürk’ün anısına ihanet suç demek. Bir kedi alıp adını ‘Catatürk’ koymayı düşündük ama vazgeçtik, bunun yasal olmayacağını düşündük.
'Aaron bir gün biz yemek yerken delirdi. Hemen bir garson geldi ve onu zıplattı hoplattı, gezdirdi, oyaladı, biz de huzur içinde yemeklerimizi bitirebildik. Türkiye’de sokakta çıldıran bir çocuğu sakinleştirmek çok kolay çünkü herkes size yardım ediyor.'
HIPSTER KÜLTÜRÜNÜN YENİ ADRESİ İSTANBUL
'İstanbul’da kadınlar geleneksel olarak giyiniyor ama pek çok kadın da ABD’de bu şekilde giyinmekte. Bazen rengârenk başörtüleri görüyoruz. Başörtüsü Atatürk döneminde kalkmış ve pek çok yerde onun giyilmesi yasak. Yine de bu kadınların inisiyatifine bırakılmış. Genç kadınlar içindeki en büyük trend kafaya takılan çiçek taçlar, bunları yüksek belli pantolonlarla kombinliyorsunuz. Belki de İstanbul hipster görüntüsünün yeni adresidir, kimbilir?'