İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2016 13:45

Amerikan edebiyatının yeni gözde yazarı neden bir süre İstanbul’da yaşadı? Cevap ararken karşımda sıradışı bir profil buldum. Elliot Ackerman, Felluce’de günlerce savaştı, Afganistan’da özel operasyonlara katıldı. Ama madalyalarla ödüllendirildiği mesleğinden vazgeçip yazarlığa başladı. Sonrası Türkiye... Beyoğlu’nda Soho House’da eğlenerek, Kilis’te mülteci akınını gözleyerek geçen günler... Ve övgüye boğulan bir ilk roman, ‘Bedel’... Ackerman ile Türkiye’deki mesaisini de konuştuk, Hemingway’e benzetilmesini de...

Haberin Devamı

Bir askerden nasıl yazar çıkar?

- Üniversitede tarih ve edebiyat okudum ama yazmak istediğimi her zaman biliyordum. Annem zaten bir roman yazarı; bu yüzden de yazarların arasında büyüdüm.

Peki yazarlar arasında yetişen, edebiyat eğitimi almış biri neden asker olur?

Evet böyle yetiştim ama bir yandan da G.I. Joe’larıyla oynayan bir çocuktum. Yirmili yaşlarımı bir hukuk firmasında fotokopi çekerek geçirmek istemiyordum. Öyle ya da böyle, bir işe yaramayı, gerçek bir sorumluluk almayı istedim. Deniz Kuvvetleri’nde birçok kişinin yaşamı açısından işe yaradım.

 

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

 

Haberin Devamı

Ordudayken yazabildiniz mi?

- Hayır. Yazmaya gerçekten başlamam, sekiz yıldan sonra askerliği bırakmaya karar vermemle oldu ve bu beni özgürleştirdi

‘Bedel’deki hikâyeyi yazmayı neden seçtiniz? Konuyu iyi bildiğinizden mi?

- Afgan asker Aziz’in hikâyesini anlatmak için kıvranıyordum. Operasyon günlerinde Afgan askerlere danışmanlık yaparken tanıdığım insanlardan esinlendim. Ben kendi savaşlarımı bitirdim ama beraber savaştığım dostlarım Facebook’ta ekleyeceğim türden insanlar değil. Telefonla aranmıyorlar. Bir bara çöküp bira da içemiyorsun onlarla.

Hatırlayabilmek için mi yazdınız yani?

- Beraber savaştık, beraber yaralandık, ölen arkadaşlarımız için beraberce yas tuttuk. Afganistan’ın hiç bitmeyen savaşında beraberce kapana kısıldık. Bir daha onları asla göremeyeceğimi biliyorum; ben de bu kaybı telafi etmek için oturup bir kitap yazdım. Arkadaşlığımızın son bir nişanı olsun.

 

EKSTREM HAYATTA SİYAH-BEYAZ OLMAZ

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

 

‘Bedel’i okuduğumuzda, Afgan askerlerin ya intikam ya da onur için savaştığını görüyoruz. ‘Herkesin iyiliği’, ulus, din, ideoloji gibi sebepler yok mu ortada?

Haberin Devamı

- Savaşlar ideolojiyle başlıyor, yıkımla bitiyor. Bir savaş otuz yıldır sürüyorsa artık ‘insanların iyiliği’ falan diyemezsiniz. Emin olduğum tek şey, Afganların yaşamının, savaşın başladığı 1979’dan daha kötü olduğu.

Yaşananları yanlış mı yorumladık yani?

- Romanda şiddet ve yoklukla geçen bir hayatın Batı’nın doğru ve yanlışlarını nasıl boşa çıkardığını göstermek istedim. O kadar ekstrem bir hayat yaşıyorsanız artık siyah-beyaz kalmaz; ahlak da koşullara göre değişir.

Kitabın başkahramanı Aziz, savaşın gerçekten ne olduğunu kavramaya çalışıyor. Siz bunca yıl cepheden cepheye koşarken anlayabildiniz mi savaşı?

- Bunu iyi yorumlayan biri var. 19’uncu yüzyıl  askeri teoristi Carl von Clausewitz... O,  savaşı ‘karşılıklı kıyım’ olarak tanımlar. Bu iki kelimenin içinde esas tehlikeli olan ‘kıyım’ değil, ‘karşılıklı’. Savaşlar bu yüzden bitmiyor işte.

 

Haberin Devamı

CIA OPERASYONUNDA GÖREV ALMIŞTIM

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

 

Yakın zamana dek İstanbul’da yaşıyordunuz? Neden?

- Buraya ilk olarak yeni romanım için araştırma yapmak üzere geldim. Sonra da taşınmaya karar verdim.

Wikipedia’da CIA bağlantılı operasyonlar içinde olduğunuz yazıyor. Doğru mu?

- Afganistan’dayken bazı özel harekât operasyonlarında görev aldım; bunların bazen istihbarat servisi tarafından finanse edildiği olurdu. Wikipedia’daki kasıt belki odur. Gerçi Wikipedia’ya düştüyse pek de gizli sayılmaz herhalde!

Burada kaldığınız süre boyunca Türkiye üzerine çok makale yazdınız. Bugün baktığınızda Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?

Haberin Devamı

- Son iki senedir şiddetin tırmanması beni çok üzüyor. Oğlum trenlere bayıldığından onunla cumartesi sabahları İstiklal’de tramvaya binerdik. Şu son saldırıdan sonra bunu yapabileceğimden o kadar emin değilim. Ama korkmak sonuçta bir seçim yapmaktır. Esas önemli olan risklerin farkında olmak, onları tartmak ve korkunun seni ele geçirmesine izin vermemek.

Türkiye’nin Suriye sınırına da gitmişsiniz bir süreliğine. Orada ne yaptınız?

- Suriye sınırında gazeteci olarak bulundum. Roman fikirleri genellikle böyle kurgudışı işlerde geliyor bana.

 

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

 

İLHAMINI KATILDIĞI GİZLİ GÖREVLERDEN ALDI

** 1980 doğumlu Elliot Ackerman, Deniz Kuvvetleri’nde gelecek vaat eden bir askerdi. Askeri Akademi’yi bitirir bitirmez Afganistan ve Irak’ta savaşın en yoğun yaşandığı bölgelerde görev yaptı.
** Amerikan ordusunun savaşta sıradışı cesaret gösterenlere verdiği ‘Silver Star’ madalyasının sahibi.
** Özellikle Afganistan’da epey mesai yaptı. Özel harekâtlara katıldı. Afgan askerlere eğitim verdi.
** Askerliği bıraktıktan sonra yazmaya başladı. Gazeteciliğe başladı. Özellikle Türkiye’de yaşadığı son iki sene New Yorker gibi saygın dergilere makaleler yazdı.
** İlk romanı ‘Bedel - Green on Blue’ için Afganistan günlerinden ilham aldı.

 

Haberin Devamı

EN İYİ ARKADAŞLARIMI CEPHEDE BULDUM

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

Afganistan’da, operasyondan dönerken.

 

Hangi hayat sizi daha çok tatmin etti? Yazmak mı savaşmak mı?

- Cevap vermesi zor. Bana “Orduyu özledin mi” diyenlere ben de “Peki sen liseyi özledin mi” diye sorarım. Herkes önce “Hayır” der. Sonra güzel bir anıyı hatırlatırsın, “Hakikaten özlemişim”e dönerler. Askerlik de böyle. Hayatının bir parçası, ciddi bir parçası hem de ama bitince bitiyor. Benim hayatımı tanımlayan şey yazmak; çok da mutluyum.

Bir makalenizde, Afgan askerlerle en çok yine Afganistan’da geçen ‘Rambo 3’ü ve ‘Truva’yı seyrettiğinizi yazmışsınız. Savaşı bu ayrıntılarla da anlatıyorsunuz...

- O kadar çok hatıra var ki savaştan... Cephede ateş altındayken bile duvara çarşaf asar, projektörden film seyrederdik. Ama en çok hatırladığım şey arkadaşlık. Duygusal gelebilir belki ama böyle. En iyi arkadaşlarımı ben savaşta edindim.

Siyasi olarak ne yandasınız? Sizce ABD açısından Afganistan ve Irak’a girmek mi doğruydu? Yoksa oraları terk etmek mi?

- Afganistan da Irak da Suriye de aynı. Hepsi aynı savaş. Ben Bush’u da Obama’yı da politikalarından dolayı eleştiriyorum. Irak’a girmek muazzam bir stratejik hataydı denebilir. Ama Obama yönetiminin Irak’tan çıkma kararı hatalı da denebilir aynı şekilde. Bu savaşlar bitmedi. Hiçbir zaman bitmezler. Devam etmelerine müsaade ettiğimiz sürece böyle gidecek. Her şey nasıl sona erecek bilmiyorum ama bu soru bizim çağımızı belirleyecek

Askerlik sırasında “Burada ne işim var, ne yapıyorum” diye hiç kendinizi sorguladınız mı?

- Hem de her gün. Halen bir cevap arıyorum.

 

İstanbul’da eski asker yeni yazar gizemli bir Amerikalı: Elliot Ackerman

 

YENİ ROMANIM GAZİANTEP VE KİLİS’TE GEÇİYOR

Emekli asker, gazeteci, yazar... Bugüne kadar isminizin önüne konan çok sıfat var. Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Hepimiz deneyimlerimizin bir karışımıyız. O yüzden saydıklarınızın hepsiyim demek isterim. Ama şu aralar biraz gazetecilik de yapan bir roman yazarıyım. İyi yazmaya çalışıyorum. Bu ayrımlar aslında bizi sınırlıyor. Şair bir arkadaşım şiiri ‘kurgu ve kurgudışı arasında fark bulunmayan tek tür’ olduğu için sevdiğini söyler. Bu tarifi seviyorum.

The New York Times’ta yayımlanan bir makale, ‘Bedel’i överken Hemingway romanlarına benzetti. Ne diyorsunuz bu karşılaştırma için?

- Ortada iltifat varsa alacaksın! Hemingway’in kitapları  yıllardır bana çok şey ifade ediyor.

Bundan sonra ne yazacağınız belli mi? Benzer bir konu mu beklemeliyiz?

- Yeni romanımın adı ‘Dark at the Crossing’. Türkiye-Suriye sınırında geçen bir aşk hikâyesi. Gelecek yılın başında ABD’de yayımlanacak. Başarısız bir evliliğin üzerinden başarısız bir devrimi anlatıyorum. Olayların çoğu Kilis ve Gaziantep civarında geçiyor.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!