AHMET HAKAN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2015 09:04
HAVA mis... Bir yürüyüş eyleyelim dedik... Harbiye üzerinden Karaköy’e doğru...
Turistler, haftalıkçılar, Suriyeli dilenci çocuklar, aylaklar, çiftler arasından ve döner kokuları içinde Sıraselviler’den saldık aşağıya doğru kendimizi...
İstanbul Modern’in kafesi... Her açıdan şahane... Kocaman bir gemi manzarayı kapatıyor. Fakat o da ne? Sekiz apartman büyüklüğündeki gemi, on dakika içinde kalkış yapmasın mı? Manzara açılmasın mı?
Karaköy’deki “Kahve Dünyası”nda küçük bir mola... Biraz sıkıcı ve baygın bir atmosferi var ama yine de pek iştah açıcı bir yer... Dadanmamak için hızlı bir kaçış.
Dünyanın en fazla basamaklı merdivenlerinden tırmanarak Cihangir... “Aliye” adlı bir mekânın yanında soluklanış...
Ver elini
Beşiktaş Çarşı... CHP ve MHP arabalarından yükselen şarkıların birbirine karışması... Taburede çay... Curcuna...
Akaretler yokuşunu tırmanırken... Çölde vaha gibi karşımıza birden çıkıverdi o güzelim kitapçı... Adı: “Minoa”. Hayatımda gördüğüm en güzel, en muhteşem, en şık, en cool kitapçı diyorum, başka da bir şey demiyorum.