Güncelleme Tarihi:
Yetenek bir yana, tarz ve imaj olarak bir Hollywood yıldızının en güçlü silahı nedir? Kırmızı ruj mu, buğulu bakışlar mı?
-Bir oyuncu olarak mükemmel saçlara sahip olmanın çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Stil dediğiniz şey, filmden diğerine değişiklik gösterebiliyor. Ama her zaman güzel görünmek zorundasınız. Burada da saçlar önemli rol oynuyor.
Bir röportajınızda ergenlik yıllarında açık renkli saçlarınızı kuzguni siyaha boyadığınızı okumuştum. Ruh halinize göre saç boyayan kadınlardan mısınız?
-Aslında hayır. Saçlarımı yeni bir film için hazırlanmaya başladığım zamanlarda boyatıyorum. Role ve karaktere bürünmek için farklı bir saç stili düşünmek olmazsa olmazlardan benim için. Ama itiraf edeyim, saç rengimde değişiklik yapmayı çok seviyorum. Saç rengi ve stil, kişiliğinizi ve karakterinizi yansıtmanın bir yolu. Değişimse özgür ve iyi hissettiren bir duygu.
Siyahtan sarıya her tonu denemiş biri olarak, hangi Eva favoriniz?
-Kumral. Benim için doğallık önemli: Sıcak ve koyu renkler cilt tonuma daha çok yakışıyor. Böylece daha doğal bir görünüm elde etmiş oluyorum.
İsveç asıllı bir baba, Fransız bir anne ve Hollywood merkezli bir hayat. Bir dünya vatandaşı olarak, hangi şehirde kendinizi evinizde hissediyorsunuz?
-Londra. Avrupa’yı çok seviyorum; ama evim Londra.
BAKIMA İHTİYACIM VAR
Sizi indie filmlerindeki ‘cool’ kadın olarak tanıyoruz. Birdenbire karşımıza bir kozmetik devinin marka yüzü olarak da karşımıza çıktınız. Neden bir güzellik markasının elçisi olmayı seçtiniz?
-Yani, ikisini de birlikte yürütemez miyim? Aslında benim için çok iyi bir işbirliği. Çünkü saç bakımı hakikaten uzmanlık isteyen bir iş. Bakıma ihtiyacım var. Çünkü oyuncu olduğum için saçlarım sürekli değişiyor, işlem görüyor, rengi değişiyor ve yüksek ısıya maruz kalıyor. Sağlık filan kalmıyor geriye. Bu yüzden zaten saç bakımıma özen göstermeliyim. Kendim üşensem de yüzü olduğum marka benim bu alandaki birçok ihtiyacımı karşılıyor. Nedir bunlar: Saç bakımı, saç stili, renk ve geri kalan her şey!
ANNEME OYUNCU OLDUĞUMU SÖYLEMEYİN...
Kariyeriniz Bertolucci’nin ‘The Dreamers’ıyla başladı...
-O filmden önce de birtakım deneyimlerim olmuştu. Ama ‘kariyer başlangıcı’ doğru bir saptama. Çünkü öncesinde oyuncu olmayı hedeflemiyordum. Tesadüfi olarak filmin casting’inde yer aldım. Bu kadar mükemmel bir yönetmenle çalışmak kariyerim için çok iyi bir başlangıç oldu. Ben de ‘oyunculuğa yoğunlaşayım’ dedim. Annem gençliğinde oyunculuk yapmıştı ama beni bu iş konusunda hiç yüreklendirmedi. Neden bilmem...
Bertolucci’ye karşı olan hayranlığınızı anladık. Peki siz bir film olsaydınız....
-Tim Burton tarafından yönetilirdim. Yani, umarım.