İş adamı Ahter Kutadgu: 'Bizi merhamet birleştiriyor'

Güncelleme Tarihi:

İş adamı Ahter Kutadgu: Bizi merhamet birleştiriyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2016 10:56

‘Kızlarıma Notlar’ profesyonel yönetici Ahter Kutadgu’nun üç kızına hitaben yazdığı bir anı ve denemelerden çok daha fazlası. Kitap, Kutadgu’nun yaşadıklarını referans alarak toplumsal meselelere ışık tutuyor: “Bu kitap bir hatırlatmadır. Akıl ve vicdan sahibi insanlara aslında farklılıklarımızdan çok, ortak değerlerimizin olduğunun naçizane hatırlatmasıdır.”

Haberin Devamı

Sizi iş hayatından tanıyoruz. Kitap yazma projesi nasıl ortaya çıktı?

-Hep bir hayalim vardı: Düşüncelerimi ve yaşadıklarımı kalıcı bir şekilde kızlarıma, ülkemizin tüm çocuklarına ve belki de yetişkinlere aktaracak bir kitap yazmak. Yazarken de aslında ne kadar çok şey yaşadığımızı, yaşadıklarımızın ne kadar değerli olduğunu fark ettim ve bu benim yazma şevkimi daha da artırdı. Bu yüzden herkesi de yazmaya teşvik ediyorum: Bu, tıpkı bir kitabı 10 yılda bir tekrar okumak ve her okuduğunda ondan yeni değerler bulmak gibi... Bir nevi yüzleşmek, içinize ayna tutmak imkânı yaratıyor. Herkesin buna gereksinimi olduğunu düşünüyorum.

 

İş adamı Ahter Kutadgu: Bizi merhamet birleştiriyor

Haberin Devamı


Kitabın önsözünü yazan Aydın Doğan Benjamin Franklin’den şu sözün altını çiziyor: “Unutulmak istemiyorsan, ya okunacak bir şeyler yaz ya da yazılmaya değer şeyler yap...”

-Çok doğru bir söz olduğuna inanıyorum... Ancak kitap sadece benim hatıralarım, düşüncelerim ve yakın çevremin geçirdiği şeylerden oluşmuyor. Şöyle bir durum var: Biz Rumeli kökenli bir aileyiz, Osmanlı döneminde ‘asker’ bir ailenin çocuğuyum. Hayatları cephelerde, Trablusgarp’tan Çanakkale Savaşı’na çok savaş geçirmiş bir ailenin geçmişinde birçok dramatik anı birikir haliyle. Bu hikâyeler sadece bir aile hafızası değil,  toplumsal ve tarihsel hatıralardır aynı zamanda.“Bunu ihmal etmeyeceğim ve yazacağım” dedim. Bir kısmını da yazdım. Belki devamı da gelebilir...

FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR OLMAK...

İş adamı Ahter Kutadgu: Bizi merhamet birleştiriyor


Kitapta ‘özgürlük’ konusuna sıkça değiniyorsunuz...

-Evet ama bu kavramlara değinirken hiç kimseyi ima etmedim; Karalamaya, eleştirmeye çalışmadım. Bu kitabı bugün için de yazmadım. Gelecek için, birtakım tespitler yapmak için yazdım. Hiç kimseyle meselem olmadı. Tabii ki temel değerlerim belli: Ben bir Cumhuriyet çocuğuyum, Atatürk ilkelerine bağlıyım. Böyle bir ailede yetiştim, çocuklarımı da böyle yetiştiriyorum. Ama hiçbir şekilde ‘Atatürk’ü ikonlaştıran bir tavrı desteklemedim. Atatürkçülük bir dünya görüşüdür: Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olmak... Bunu kimsenin tartışabileceğini, buna karşı gelebileceğini düşünmüyorum. Bunu birtakım kalıplara sokmak yanlış bir tavır.

Haberin Devamı

Ne tip kalıplar mesela?

-Örnek: Benim küçüklüğümde ‘Atatürkçülük’ ‘Kemalistlik’ gibi terimler yoktu. Bunlar sonradan çıkartılmış tanımlamalar. Çünkü herkes aslında temel değerlerde birleşmişti. Bu tip ayrımlar, bu tip kutuplaşmalar beni rahatsız ediyor. 

İş adamı Ahter Kutadgu: Bizi merhamet birleştiriyor


Bunu nasıl yıkabiliriz?

-Toplum olarak farklılıklarımızdan çok ortak noktalarımız var aslında. Önemli olan iyi niyetle, daha da önemlisi akıl ve vicdanla yaklaşmak. Böyle zaten farklılıklarımızı nasıl ortadan kaldırabileceğimize dair çalışma ortamını da yaratabiliriz. Ve buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ortak değerlerimize odaklanmak gerek.

Haberin Devamı

Nedir bizi birleştiren bu kavramlar?

-‘Merhamet’ kavramı çok önem verdiğim bir değerdir. Ve bizim toplumumuzun özünde ‘merhamet’ kavramının yattığına inanıyorum. Bu öyle bir şey ki çok toplumsal bir düzeyde bile bakarsak emeğin karşılığını vermek, yaşam hakkına ve varlığına saygı duymak, bize emanet en az bizim kadar değerli doğaya, diğer canlılara, muhtaçlara ve mağdurlara  yardımcı olmak, özen göstermek anlamına geliyor.

NAİFLİKTEN KÖTÜLÜK DEĞİL İYİLİK DOĞAR

İş adamı Ahter Kutadgu: Bizi merhamet birleştiriyor


Günümüzde bu duygu hâlâ var mı? 

-Geçmişte daha güçlü, bugünse bir miktar erozyona uğramış bir duygu bu. Dolayısıyla bu tip değerlerin üzerinde konuşmak, düşünmek gerekiyor. Biraz naif gelebilir tabii bu söylediklerim. Naif olmaktan hiç korkmadım, kimse de korkmasın. Çünkü özüne baktığımızda hayat çok naif ve yalın... Naiflikten kötülük değil, iyilik doğar. Bu kitaba bu denli ağır bir misyon yükleyecek halim yok ama bu anlayışla yazılmış bir kitaptır.

Haberin Devamı

Bu kutuplaşma ortamında, bizi nasıl bir yaklaşım yeniden bir kılabilir?

-Bu ülke hepimizin. Ebeveynler olarak temel gayemiz çağdaş bir Türkiye yaratmak ki çocuklarımız ülkemizde esenlik içinde yaşasın. Esenlik içinde yaşamanın temel koşulu da Türkiye’nin çağdaş bir ülke olmasıdır.  Bu konuda bir ayrışmamız olamaz. Çağdaşlığın  tanımı belli. Temelinde özgürlük olan demokratik bir ülkeden bahsediyoruz. Bu, siyaset yapma anlamına da gelmiyor. Bu zaten hava gibi, su gibi, siyaset üstü bir şey. Hiçbir kesimin bu temel konuda farklı düşündüğüne inanmıyorum. Yani bütün anne-babalar çocuklarının iyi yaşamasını, iyi eğitim almasını istiyor. Ruh ve beden sağlıklarının iyi olması için ellerinden geleni yapıyor. Bu herkes için ortak bir şey. Nerede ayrışıyoruz? Ne yazık ki bazı farklılıklarımıza odaklandığımız için... Ama bunlar bir arada gayet güzel yürüyebilir. Kitapta yer verdiğim  ‘Cumhuriyet Kadını’ bölümünden örnek vereyim: Ben dini değerlere son derece bağlı bir ailenin çocuğuyum. Dedem ‘Erkek Hasan’ ve annem arasında, 1940’lı yıllarda şöyle bir olay yaşanmış: Annem 14 yaşında, İtalyan Lisesi’nde okuyor. Okul, Floransa’ya bir gezi düzenliyor.  Annem kızlı-erkekli bu geziden babasına hiç bahsetmiyor,  “Nasılsa yollamaz” düşüncesiyle. Dedem duyunca kızıyor: “Biz Cumhuriyeti çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için kurduk. Batı’yı görmeden, sadece kitaplardan varmak istediğimiz yeri nasıl öğrenebilirsin! Allah aysız bir gecede siyah bir taşın üstünde yürüyen siyah bir karıncayı bile görür. Seni ilk önce Allah’a, sonra da kendine emanet ediyorum” diyerek  geziye  yolluyor.

Haberin Devamı

İş adamı Ahter Kutadgu: Bizi merhamet birleştiriyor


Oldukça çağdaş bir yaklaşım...

-Evet.Tek Müslüman kız çocuğu olmasına rağmen gözünü bile kırpmıyor, tereddüt etmiyor. İşte bu çağdaş ve değerlerine düşkün bir ‘Cumhuriyet Kadını’nın şekillenmesidir. Hem kendi değerlerine sahip, hem de çağdaş....

Kitapta kıymet verdiğiniz kişilerin yazılarına da yer vermişsiniz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

-‘Ben’i sadece ‘ben’ yapmadım ki? Benim çevremdeki, ilişki kurduğum insanlar da beni şekillendirdi. Kitap yazma cesaretini aldıysam, bu insanların bana kattıklarının etkisi var. Hayatımı etkilemiş olan insanların, mesela eşimin, kızlarımın, yakınlarımın duygularını, düşüncelerini yazmazsam, nasıl ‘Kızlarıma Notlar’ diyebilirim kitabıma? Aslında bu sadece benim kitabım da değil, bu kızlara, gençlere, herkese notlar. Olabildiğince geniş bir ufuk açsın istedim. Çok farklı cepheler ve görüşler, bakış açıları da olsun istedim. Tüm yazanların öyküleri çok ilham, ders verici ve duygulandırıcı. Hepsi çok değer kattı... Herkese teşekkür ediyorum.

 

BAKMADAN GEÇME!