Güncelleme Tarihi:
Verdiğim seminerin ardından, gözleri yaşlı bir adam yanıma gelip bana övgü dolu sözler etmeye başladı. Gülümseyerek onu dinledim. Anlattıkları bittiğinde konuşmaya başladık:
- Sekiz hafta evvel buraya ilk geldiğinde beni bu kadar seviyor muydun?
- Sana karşı sempati duyuyordum ama seni şimdiki kadar sevmiyordum.
- Bu sekiz haftada ben çok mu değiştim?
- Sanmıyorum.
- Peki kim değişti?
- Ben çok değiştiğimi hissediyorum.
- Madem ben aynı kişiyim; aslında beni mi daha fazla sevmeye başladın kendini mi?
Sufizmde bir deyiş vardır: “Baktığımızda gördüğümüz tek hakikat kendi yansımamızdır.”
GÖZBEBEKLERİNDEKİ LEKEYİ KİM GÖREBİLİR?
Günün birinde bir derviş, hocasına “Hocam ‘ayna olmak’ diye bahsettiğiniz konuyu tam olarak idrak edebildiğimi düşünmüyorum. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz?” der.
Hocası dervişi dinler ve ertesi sabah onunla göl kenarında buluşmasını ister. Derviş gün ağarmadan yola çıkar. Bu kadar erken bir saatte hocasının ne anlatacağını merak etmektedir.
Gölün kenarında konuşurlar:
- Evlat, senin iki gözbebeğinden birinde bir leke var. Hangisi olduğunu biliyor musun?
- Hocam çok ufak yaştan beri yanınızdayım. Tekkemizde benim bildiğim hiçbir yerde ayna yok. Uzun zamandır kendi gözbebeklerime bakma şansım olmadı.
- Önce gözlerini kapat ve hangi gözbebeğinde leke olduğunu bana söyle. Ama sakın yanlış söyleme. Eğer bilemiyorsan bilmiyorum de.
GÖRMEK İSTEMEYENDEN DAHA KÖR KİMSE YOK
Hoca cebinden çıkardığı bir ayna parçasını dervişin suratına tutar. Derviş gözleri kapalı halde hissetmeye çalışır ama nafile...
- Bilemiyorum.
- Birinci ders: Bu dünyada görmek istemeyenden daha kör kimse yoktur. Eğer biri görmek istemiyorsa, gözlerini hakikate sıkıca kapatmışsa ona ayna tutman imkânsızdır.
Hoca yavaşça dervişin başını eğer ve bir çamur birikintisine bakmasını ister. Derviş ne kadar dikkatli baksa da gözbebeklerini göremez.
-İkinci ders: Kendini temizlememiş kimse sana berrak bir ayna olamayacaktır. Etrafında seçtiğin insanların samimi birer gönül yolcusu olduklarından emin ol.
Derviş, hocasının dediklerini dikkatle dinlemektedir. Hoca gölden bir kap temiz su alır ve dervişin önüne koyar. Derviş tam eğilip gözbebeklerine bakacakken hoca hırkasını çıkarıp dervişin başını örter. Derviş:
- Hocam bütün güneşi kapattınız. Karanlıkta hiçbir şey göremiyorum.
- Üçüncü ders: Zihnin karanlığı kalbin aydınlığına gölge düşürdüğünde ayna işlevini yitirir. Birine ayna tutmak istiyorsan kalbini sevgiye açtığından emin olmalısın.
Hoca hırkayı kaldırdığında derviş kendi gözlerini görebilmeye başlar. Bir süre baksa da gözbebeklerinden birindeki lekeyi göremez.
- Hocam, ben hâlâ lekeyi göremiyorum.
- Sevgili evlat, aslında gözbebeklerinden birinde leke yok. İnsan zihinle baktığında kusur, gönülle baktığında aşk görür. Kendimizle ilgili takıldığımız kusurların çoğu sahte aynaların bize gösterdiği yanılsamalardır. Bir ustanın çırağa karşı en büyük görevi çırağın kalbinde yatan bir usta olduğunu ona anımsatmaktır. Her insanın kalbinde hakikat gizlenmiştir. Bizim görevimiz o hakikate ayna olmaktan başka bir şey değildir.
HAFTANIN GÖNÜL SELAMI
Mehmet Türkoğlu ile birlikte...
Umutsuzluğa boyun eğmeyen
Kararlılığıyla kendine hayran bırakan
Kendi içimdeki ustayı aynalayan
Can yoldaşım Mehmet Türkoğlu
Ne dersin?
Kanseri yendiğimiz gün geldiğinde
Umudunu yitirmiş insanların gözlerine bakıp
“Sen de başarabilirsin” der miyiz?
HAFTANIN KALP ADIMI
Bu hafta karşına çıkan insanları eleştirmek yerine onların sana kendinle ilgili ne gösterdiklerine odaklan. Hani Mevlana “Bu yollar yalnız yürünmez” der ya. İşte bu yolda karşına çıkan kişilere senin en büyük öğretmenlerin, en büyük aynaların oldukları için teşekkür et. Gördüğün bütün ruhlara kalbini aç ve onların yanılsamalarına değil hakikatlerine ayna ol. Onlara her selam verdiğinde onların içindeki ustayı onurlandır.
HAFTANIN KALP ATIMI
“Gönül gözüyle bakmayı öğrendiğin gün yargıların ufacık bir kalpte eriyecek. Sen ve ben kavramları ‘bir’ olduğunda, baktığında gördüğün tek şey aşk olacak...”