İngiltere Büyükelçisi Richard Moore: En önemli silah mizah

Twitter’ı ne zaman kullanmaya başladınız?

- Üç sene önce, Türkiye’ye geldiğim zaman (yazmaya) başladım. Büyükelçi olmadan önce Twitter’ı zaman zaman izleyici olarak kullandım.

 Ne kadar takipçiniz var?

- Şu ana dek 47 bin çok sabırlı izleyicim var.

 Twitter’da hazırcevap büyükelçi olarak adlandırılmışsınız. İroni ve mizahla yanıt vermek daha mı etkili?

- Ben genellikle mizah ile karşılık veriyorum. Mantıksız komplo teorileriyle karşılaşırsam, onları cevaplamada mizah önemli bir  silah.

 En popüler olmuş 17 tweet’inize baktım. Çoğu, ülkenizle ilgili eleştirilere verdiğiniz yanıtlar. Mesela iki hafta önce ülkeniz PKK ve DEAŞ’ı desteklemekle suçlanmış. Siz de yanıt olarak “DHKPC’yi unutmuşsunuz” demişsiniz!

- Birileri yakın müttefiklerinizden birinin, kendi müttefiklerine saldıran bir terör örgütünü destekleyebileceğine dair, tamamen saçma bir şey söylüyorsa, bu abestir.  İdeolojileri tamamen birbirine karşı olan, birbirleriyle savaşan iki ayrı terör örgütünü aynı anda desteklediğini söylemek de çifte abes. Böyle bir şey söylenmişse, ‘birini unutmuşsun’ demek en iyisi. Bunun karşısında ciddi bir argüman koymayı deniyorsanız, kredibilitenizi kaybetme riskiyle karşılaşırsınız. Ciddiye almadığımı gösteriyorum.

 Bazen erotik mesajlar da alıyorsunuz...

- Evet, ama gördüğünüz gibi sadece sokratik sevgiye inanıyorum.

SOSYAL MEDYA RİSKLİ ORTAM

 Bakanlığınızın Twitter ya da sosyal medya kullanımında bir kısıtlaması ya da kuralları var mıdır?

- Çok basit. Büyükelçilere, temel olarak “Kamuoyuna açık konuşmalarınızda söylemeyeceğinizi sosyal medyada yazamazsınız” diyor. Fakat bence önemli olan şey, bakanımızdan, Dışişleri’ndeki üst düzey yetkililerimizden gelen mesaj ve ne yapmamızı istedikleridir. Biliyorsunuz sosyal medya riskli bir ortamdır. Bir gazete söyleşisine dikkatlice hazırlanırsınız, çizgileriniz bellidir. Ancak sosyal medyada daha hızlı hareket ettiğinizden daha dikkatli olmanız gerekir. Birkaç kadeh şarap içip tweet atmaya başlamam. Sanırım olay sağduyu ve kendine güven meselesi.  Zamanla Twitter’da bir itibarınız oluyor. İnsanlar, sizin kişiliğinizi, o tweet’leri sizin attığınızı anlıyor. Twitter’ı ya da sosyal medyayı kullanma nedenim, Britanya’nın sahip olduğu değerlerin, Britanya için önemli olan şeylerin  anlaşılmasını sağlamak. Eğer Twitter’a resmi bir açıklama koyarsan, çok fazla takipçin olmaz. İnsanlar sıkılır. Çünkü insanlar renk istiyor. Sizinle, karakterinizle, ailenizle ilgili küçük detaylar istiyorlar. Bütün bu renkler önemli. Özetle, Twitter’da otantik olmak gerek. Tweet atarken siz olmalısınız.

İKİ TARAFTAN DA SALDIRIYORLAR

 İlk hakaret tweet’lerini ne zaman aldığınızı hatırlıyor musunuz? Ne hissettiniz?

- İlk trol deneyimimi hatırlayamıyorum. Sanırım çok başlardaydı. İster trol deyin ister başka bir şey. Yaklaşımlarını değiştiremeyeceğimi bildiğim insanlarla konuşmam. Aslında Twitter’daki karşılıklı bir diyalog gibi görünüyor ama o diyaloğu sizi takip eden binlerce insan izliyor. Benim mesajım trollerden çok onlara... Başka bir konuda iki taraftan da trollerden mesajlar alıyorum. Bir tarafta ‘Birleşik Krallığın PKK’yı desteklediğine dair’ mesajlar alıyorum, diğer taraftan PKK sempatizanları, ‘Erdoğan’ın kuklası’ olmakla suçlayarak saldırıyorlar. Eğer iki farklı taraftan da saldırı alıyorsanız, muhtemelen doğru yerdesiniz. Son olarak, trollerle karşılaşıyorsam, Richard Moore olarak karşılaşmıyorum. ‘Britanya Büyükelçisi’ olarak alıyorum. Bu bir sembol. Temsil ettiğini düşündükleri şeye saldırıyorlar. Asla kişisel almıyorum. 

KİMSEYİ BLOKLAMADIM

 Hiç mahkemeye başvurdunuz mu?

- Hayır hiç yapmadım. Yapacağımı sanmıyorum, çünkü beni kişisel olarak etkilemiyor. Umursamıyorum. Eğer diplomatsanız ve diplomatik dokunulmazlıklar gibi bazı avantajlar kullanıyorsanız yüksek bir eşiğinizin olması gerekiyor. “Sosyal medyada bu tür şeyler kontrol edilmesin” şeklinde anlaşılmamalı. Nefret söylemi nefret söylemidir. Başbakan haklı, Reina saldırısıyla ilgili bazı tweet’ler inanılmaz derecede saldırgandı. Her zaman olduğu gibi, burada da düşünce özgürlüğünün bir sınırı var. Saçmalıkları tolere ediyorsunuz.  Zor bir alan.

 Kimseyi blokladınız mı?

- Kimseyi bloklamadım. Görmezden geldim. Noel tatilinde Hürriyet’i açıp kendinizi sosyal medya konusunda üçüncü sırada görmek hoş bir duygu. Beni aşırı milliyetçi bakış açısıyla her zaman trolleyen bir kullanıcı bu üçüncülük derecesi için “Bize de teşekkür etmelisiniz” diyordu. Tweet’in arkasındaki kişiyi de düşünmek gerek. Onlarla aynı fikirde olmayabilirim. Yanlış bulabilir, görmezden gelebilirim. Ancak yazan yazdığına inanıyor. Belki 1900’lerde yaşıyordur. Saygı duymalısınız.

 Bu tür tweet’ler için hangi kelimeyi kullanırsınız? Zekice, aptalca, absürd?

- Çoğu sıkıcı bir şekilde önyargılı.

 Bu görüşler Türkiye kamuoyunun genelini yansıtıyor mu?

- Sosyal medyada dikkatli olmak lazım. Sosyal medyayı kullananlar daha tutkulu. Türkler yabancılara güvenmekte yavaş. Ancak bu toplumda çok yaygın değil. Britanya’nın Türkiye’deki algısı genelde pozitif. İngiliz popüler kültürüne, müziğine ilgi gösteriliyor. Birleşik Krallık üniversitelerine gidiyorlar. Türkiye’nin Britanya karşıtı bir topluma sahip olduğuna inanmıyorum.

ÇAVUŞOĞLU VE ŞİMŞEK’İ TAKİP EDİYOR

 Hiç Twitter üzerinden sanal arkadaşlarınız, direkt mesajlaşmalarınız oldu mu? Türkleri takip ediyor musunuz?

- Evet.. Bazen bildirimler de geliyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu izlediğinde mesela. Benim açımdan Türk Dışişleri Bakanı’nın nasıl baktığını görmek yararlı oluyor. Mehmet Şimşek de ilginç. Net bir şekilde yazıyor. Son olarak Reina’daki saldırıdan sonra gelişmeleri Twitter’dan izledim. Bir de profesyonel kullanım söz konusu. Darbe girişimi gecesi, bir taraftan neler olduğunu anlamaya çalışırken, konsolosluk görevlerimizi de yapıyorduk. Marmaris’te Cumhurbaşkanı’nın kaldığı otelin yakınında İngilizler vardı. Bir grup öğrenci Afrika’dan Londra’ya uçuyordu ve havaalanındaydılar. Twitter o noktada çok önemli oldu. Twitter’dan “Şuradayım, şu oldu” gibi mesajlar aldık. Marmaris’teki vatandaşlarımıza “Otelinizde kalın çıkmayın” mesajını gönderdik. İnsanlara seyahat önerilerinde bulunduk. O gece Twitter bizim için çok önemli bir rol oynadı.

 Türkiye’deki Twitter trendlerine baktığınızda ne düşünüyorsunuz? Türklerin kendi gündemleri mi var?

- Twitter Türklerin kaygılarını, durumlarını yansıtıyor. Toplumdaki bölünmeleri görüyorsunuz. Kaygıların, gerilimlerin iyi bir barometresi. Yaşadığınız ülkeyi anlamak için önemli. Fakat kullanıcıların nüfusa oranına bakınca halen düşük.

�

PROBLEMLERİNİZ KONUSUNDA SÜREKLİ GİZEMLİ DIŞ MİHRAKLARI SUÇLARSANIZ PROBLEMLERLE YÜZLEŞEMEZSİNİZ

Twitter’da bu kadar popüler olmaktan memnun musunuz?

- Biz Britanya Dışişleri’nde sosyal medyayı, Twitter’ı ciddiyetle ve çok kullanırız. Çünkü diplomatik bağlamda çok kullanışlı bir araçtır. Normalde,  bir diplomat olarak ana akım medyayla röportaj yapabilirsiniz. Yararlı olur. Türkçe konuşabiliyorum, TV’lere radyolara gidebilirim. Ancak şu günlerde sosyal medya, medyanın hayati bileşenlerinden biri oldu. Başarılı kullanmak için bazı kurumsal kodlara sahip olmalısınız. Eğer, büyükelçilerinden söyleyecekleri her şeyi merkezle netleştirmelerinde ısrarcı olan çok geleneksel bir Dışişleri Bakanlığı’daysanız, sosyal medyada yapamazsınız. Sosyal medyada bir büyükelçi olarak ‘hazır cevap’ olamazsınız. Çünkü Twitter’daki başarınız ne kadar hızlı ve etkili olduğunuza bağlı. 47 bin küsur takipçiyle, üstelik Twitter mesajlarınızı RT’lerle çoğaltıyorsa, Türkiye’de tweet’leriniz sıkça ana akım gazetelerde haber yapılıyorsa, mesajınız daha uzağa ulaşabiliyor demektir. Diğer taraftan da düzenli olarak Britanya’nın Türkiye’de sorunlara neden olan kötü bir rol oynadığı inanışını hedef alıyorum. Çünkü bunun tamamıyla zırva olduğunu biliyorum.  Eğer insanlar sürekli, Türkiye’de yanlış giden şeylerden diğer ülkelerin sorumlu olduğunu içeren mesajlar verirlerse bu tehlikeli bir yabancı düşmanlığı atmosferi yaratır. İkinci derin konu, eğer problemleriniz konusunda sürekli bir dış gücü, başka ülkeleri, gizemli dış mihrakları suçlarsanız  problemlerle yüzleşemezsiniz.  Bu iyi değil. Terörizmle mücadele, göç, iklim değişikliği gibi problemler, uluslararası işbirliğini gerektirir. Dünya genelinde dostlarımızla, ortaklarımızla birlikte çalışmanın rahatlığına ihtiyaç var. Aksi takdirde çözüme ulaşamazsınız.