Güncelleme Tarihi:
En başa saralım. Nasıl bir evde büyüdün?
- Şenlikli. Babam kahvaltıda bir gün türkü söyler, bir gün ‘O sole mio’... Küçükken yataktan bir kalkardım evde Gülben Ergen oturuyor. Annemle Bülent Ersoy salonda konuşur, ben onlara davul çalardım. Ee bir de klasik Aydemir Akbaş tabii, hep bizdeydi.
Starların arasında büyürken senin ulaşılmazın kim?
- Babam.
Neden?
- Onu çözmesi çok zor. İnce ince dokuman lazım. Bu yüzden tek ulaşılmazım babam oldu.
Babana kızdığın, isyan ettiğin zamanlar oldu mu?
- Allah razı olsun, bir dediğimi iki etmedi. Nasıl kızabilirim!
Açtığın her kanalda babanı ve yaşadığı aşkları görmek de mi kızdırmadı?
- O İbrahim Tatlıses, ona yakışıyor. Hep hayranlıkla izledim.
Peki Tatlıses soyadının hayatın üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
- En pozitif yanı babamın İbrahim Tatlıses olmasıydı. Ama genelde artısından çok eksisi oldu abi.
Neydi o eksiler?
- Kız arkadaşımla bir yere gidemiyor, rahat rahat dağıtamıyordum. Bu sıradan şeyler benim için lüks.
Çocuk yaştan itibaren kameraların önünde olmak psikolojini nasıl etkiledi?
- Bu soyadı taşımak üzerimde ağır bir yük aslında. Yaptığım işlere ve izlediğim yollara hep dikkat etmem gerekiyor.
Ayrı bir anne-babanın çocuğu olmanın sendeki etkileri ne?
- İbrahim Tatlıses’i herkes tanır. Bu yüzden babamın hayatı zordu ve fazla görüşemiyorduk. Annemle birlikteydim ama ilginç şekilde ayrı gibi değillerdi.
BİR YAŞIMDA KORUMAM VARDI
Baban gibi sen de korumalarla mı yaşadın?
- Evet. Bir yaşımdayken bile özel şoförüm ve korumam varmış. 19 yaşıma kadar da yanımdaydılar. Onları ben emekli ettim.
Hayatı korumalar eşliğinde yaşamak göründüğü kadar havalı mı yoksa bir esaret hali mi?
- Sıkıcı! Okulu kıramazdım. Sokakta yaşıtlarım top oynarken aralarına katılamazdım. Korumalar “Derya Hanım ve babanızın kesin talimatı var. Sokağa çıkamazsınız” derlerdi. Bu bir çocuk için güzel bir şey değil abi, emin ol!
Çocukluğunu yaşayamadın desene?
- Yaşadım. Ama sürekli takip edilmek güzel değildi. Bu yüzden hiç özel hayatım olmadı.
Bu yükleri taşırken psikolojik destek alman gerekti mi?
- Psikoloğa gitmek ayıp değil ama hiç ihtiyaç duymadım. Beni dışarıdan ‘dağıtan bir çocuk gibi’ gördüğün için herhalde bu tip soruları soruyorsun ama hayat kesinlikle dağıtarak falan yürümüyor.
ANNEM EVLENMEDİĞİ İÇİN MİNNETTARIM
Annen mi baban mı daha sertti?
- Babam bugüne kadar çocuklarına vurmayı bırak, sesini bile yükseltmemiştir. Sadece bir yanlışımı görürse susar ve konuşmazdı. O da bana çok ağır gelirdi. Öyle ki “Keşke tokat atsa da konuşsa” derdim. Annem klasik bir anneydi. Arkadan terlik falan fırlatanlardan!
Peki babanın vurulma haberini aldığında ne yaşadın?
- Fazla girmeyelim o mevzulara. Kötü bir olaydı, geldi, geçti. Biz atlattık, sen orada mı kaldın?
Peki kardeşlerinle aran nasıl?
- Hepsiyle görüşüyorum ve aram iyi. Bir tek ‘Elif’le konuşamıyoruz. Çünkü çok küçük, henüz konuşamıyor.
Anneye mi yoksa babaya mı daha çok benziyorsun?
- Fiziksel olarak ikisine de benziyorum ama huy olarak babama çekmişim.
Eyvah sen de o kadar çapkın mısın?
- Erkek adamım, kovalarım tabii ama şu sıralar fazla kovalamıyorum. Ayrıca her erkek çapkın değil midir? Bu arada babam gibi haksızlığa da gelemem. İstediklerimin olmasını fazlasıyla istiyorum.
Babanın sağlığı şimdi nasıl?
- İyi, daha da iyi olacak inşallah. Bir sıkıntımız yok.
Peki annenin hiç evlenmemesinin sebebi sen misin?
- Evet. Ona bu yüzden çok minnettarım.
Neden evlenmesini istemedin?
- Ben karışmadım aslında. O evlenmedi ve beni seçti. Belki de bu yüzden psikolojim daha düzgün kaldı. Eğer evlenseydi çok başka şeyler olabilirdi.
ÇOK KONUŞAN VE HER ŞEYİ BİLEN KADIN SEVMİYORUM
Hiç babanla çapkınlığa çıktın mı?
- Bir kere “Baba, çapkınlık yapmayı bana da öğretsene” dedim. Ama hiç olmadı. Onun birini nasıl tavladığını çok merak ediyorum. Herhalde şarkı okuyordur.
Kızlar Tatlıses soyadına mı yoksa İdo’ya mı geliyor?
- Soyadım için gelen çok var. Ama tek bir soruyla hemen anlıyorum.
Nedir o soru?
- Birkaç tane var. Mesela “Bir yere gidelim mi?” dediğimde “Hemen gidelim” diyorlar. Oysa bir gelme, ben sana karşı bir şeyler besleyeyim.
Sanat camiasından birileri oldu mu?
- Olmuştur.
Nasıl kadınlar ilgini çekiyor?
- Sarışının adı, esmerin tadı. Çok konuşan ve her şeyi bilen kadını sevmiyorum.
Kız arkadaşını önce kime anlatırsın?
- Babamla hiç öyle bir şey konuşmadım. Annem ilişkim olursa biliyor. Hatta “Huyu suyu şöyle bir gelin getir” diyor. İstediği gibi biri de yok maalesef.
Romantik misin?
- Sevgilimle baş başa yemeğe falan gitmem. İbrahim Tatlıses’in huylarını almışım. Arkadaşlarımla olurum.
EN KÖTÜ HEPSİNİ BEN DİNLERİM
İnsanların kafasında nasıl bir İdo portresi var?
- Benden arabesk bir albüm bekliyorlardı. “Sana önyargımız vardı. Dinledik, beğendik” diyen çok var. Demek öyle bir İdo çizmişler kafalarında. Sende nasıl bir İdo beklentisi vardı?
Arabesk okuyan, lahmacuna bayılan, evde çiğköfte yoğuran birini görmeyi bekliyordum...
- İnsanların gözünde öyle bir olgu oluşmuş. Nedeni de belli. Oysa ben çoğunlukla yurtdışında yaşadım ve bunları anlatmak zorunda değilim.
Senden arabeskin en damarını bekliyorduk...
- Onu en güzel haliyle İbrahim Tatlıses yapmış. Ben arkadaşlarımın yazdığı şarkıları okudum.
Neden albümde İbrahim Tatlıses şarkısı yok?
- Onun şarkıları ondan dinlediğin zaman güzel.
Babanın senin için yazdığı bir şarkı var mı?
- Bunu başkalarına sorman lazım, fazla da sıkıştırma.
İbrahim Bey albümü dinledi mi?
- “Yakışmış” dedi.
Ya albüm satmazsa?
- Bundan sonraki iki albüm hazır. Ayrıca bu işi keyfime yaptım. En kötü hepsini ben alır açıp dinlerim!
KAŞLARIMA TAKILAN İLK BENİM
Gelelim meşhur dövmelere... İlk dövmeni kaç yaşında yaptırdın?
- 17 yaşımda. Sağ koluma ‘Derya’ yazdırdım. Üzerinden bir ay geçtikten sonra babam gördü: “Ananın ismini mi yazdırdın koluna” deyince içim kötü oldu. Hemen aynı koluma İbrahim yazdırdım.
O kadarla kalmamışsın maşallah. Anne-baba rekabeti bütün kolunu kaplamış?
- Açıkçası dövme olarak anne-babasının dışında şeyler yaptıranlara üzülüyorum. Ama dövme hastalık gibi.
Baban geleneksel bir adam. Dövme mevzunun bu kadar abartılmasına ne diyor?
- Arada “Bu kadar dövmeye madalya verdiler mi” diyor ama çok üstüme gelmiyor.
Peki meşhur kalın kaşlar... İnternet sözlüklerinde bile sayfalarca konuşuluyor...
- Millet zannediyor ki kaşlarımla ilgili bir şey söyleyince beni bir yerimden bıçaklayacaklar. Herhalde eğlenmek hoşlarına gidiyor. Oysa kaşlarıma takılan ilk benim.
Biraz inceltmeyi düşünüyor musun?
- Hayır. Rahatsız değilim. Rahatsız olan varsa onların sorunu. Mesela fotoğraflarımın altına kötü yorumlar yapıyorlar. Eğer beğenmiyorsan takip etmeyeceksin. Merak edip bakıyorsan da kötü yorum yapmayacaksın.
Ne gibi yorumlar yazıyorlar?
- Normal bir şort giyiyorum, ona bile “Bu şort İbrahim Tatlıses’in oğluna yakışır mı?” diyorlar. Anlamadım, nasıl yani? Bu tamamen önyargı işte. Artık bunlara gülüyorum.
Peki ya bıyıklar... Babadan mı miras?
- Valla keşke babam gibi güzel olsa bıyıklarım. Benimkiler Ayhan Işık gibi.
İmajdan devam edelim o halde. Bu yaz popçular gibi baklavalar sergileyecek misin?
- Hayır ama bir dahaki yaz çatal bıçağını unutma, sana baklava yedireceğim!
Albüm kapak fotoğrafında tişörtün yakasından tutup çekiyorsun. Ne mânâ?
- Modellere bak. Birisi oturup ayakkabısını bağlarken fotoğraf çekiniyor. Anlamı ne? Bende ne anlam arıyorsun.
Senin leoparlı ayakkabıların da bir dönem magazin sayfalarından düşmedi...
- Bu tip yazılar beni etkilemiyor. İnadına her yere giderken 86 defa daha giydim. Eğer bir şeyler onlarla ölçülüyorsa gelsin onu söyleyen ölçelim. Mesela alakasız şekilde Sibel Can’ın oğluna da taktılar. Bu çekememezlik.
Engincan’ın tarzını beğenir misin?
- Evet beğeniyorum, gayet güzel giyiniyor. Yanlış şeyler söyleniyor, kalpler kırılıyor!
Diğer ünlü çocuklarıyla aran nasıl?
- Derya ve Ferhan Şensoy, Tarabya’dan eski komşularım. Hep mesajlaşıyoruz. Oğulcan’ı en son üç ay önce gördüm. Hepsi çalışıyor. Ailesinin arkasına sığınmıyor.
Sen sığınıyor musun, ailenin şöhretini kullanıyor musun?
- Gerekirse kullanırım. Arkamda annem, babam varken neden kullanmayayım.
18 YAŞIMDAN BERİ KENDİ PARAMI KAZANIYORUM
Amerika’da 100 dolara DJ’lik yapıyordum. Hayatımın çok güzel bir dönemindeyim. Hem çalışıyorum hem arkadaşlarımlayım. Bir yere sonradan gelmedim. Doğduğumdan beri buradayım. Her şeyi yapabilme imkânım varken bunları kullanmıyorum. Daha ne olsun! 18 yaşımdan beri kendi paramı kazanıyorum. Kimsenin ağız kokusunu çekmek zorunda değilken kendi başıma bir şeyler yapmak için çalıştım.
BERKLEE’DE MÜZİK EĞİTİMİ ALDIM
Beykent Üniversitesi’nde ‘Sahne ve Gösteri Sanatları’ bölümü son sınıfta okuyorum. Üniversite ikinci sınıfta 15 ay eğitim için Boston’a gittim. Berklee College of Music'te ritm üzerine eğitim aldım. Amerika’da tek başıma yaşamak ve özgür olmak çok güzeldi. Kenan Doğulu, Ozan Doğulu, Tarkan, Erdem Kınay gibi isimlerin müziklerini çok beğeniyorum. Michael Jackson hayranıyım. Justin Timberlake ve Justin Bieber şarkılarını da seviyorum.