Güncelleme Tarihi:
Başak Bekişli’nin Türkçeye çevirdiği, 432 sayfalık roman İthaki Yayınları tarafından okura sunuluyor.
Kanadalı şair ve spekülatif kurgu yazarı Amal El-Mohtar’ın “Büyümek ve büyürken sahip olduklarımızı korumaya çalışmak üzerine göz kamaştırıcı bir hikâye” diye tanımladığı; ABD'li fantastik kurgu yazarı Tamora Pierce'ın da “Cevaplara ulaşmak için sayfaları hızla çevirdim. Bu okuduğum en eşsiz kurgulardan biriydi” dediği On Bin Kapı, kendini bildi bileli kendini bildi bileli büyük bir malikânede, Cornelius Locke isimli zengin bir koleksiyonerin vesayeti altında yaşayan January Scaller'ın öyküsünü anlatıyor.
Pahalı giysileri, hizmetçileri, görünüşte ayrıcalıklı bir hayatı olan January Scaller, kendini hiç de evinde hissetmiyordu. Cornelius Locke için sanat eseri avcılığı yapan babası eve nadiren uğrar olmuştu. Hayatını katı kurallara uyarak yaşamak zorundaydı. Ve koyu renkli derisi, Bay Locke’ın koleksiyonunun egzotik bir parçası olduğunu hissettiriyordu ona. On yedi yaşındayken, January tuhaf bir kitap bulur ve hayatı değişir.
Bulduğu On Bin Kapı isimli kitap, January için hem çok tanıdık hem de hayal ettiği her şeyin ötesindeki olgulardan bahsediyordu. Başka dünyaların kokularını taşıyan, gizemli Kapıları ve imkânsız bir aşk hikâyesini anlatan bu kitabı okudukça January’nin içinde bir şeyler filizleniyordu. Kendisi, ailesi ve dünyası hakkındaki gerçekleri keşfedeceği bir yolculuğa çıkacak olan January’yi büyük tehlikeler bekliyordu.