Güncelleme Tarihi:
"Bulutlu leoparı bulmadan önce bir yıl ön hazırlık yaptım. Ardından çalışmanın arazi ayağı 3 ay sürdü. Bulutlu leoparı çekmek için günlerce arazide gezip leoparın kullanabileceği alanları, yolları tespit etmekle başladık işe. Ardından bugüne kadar Himalayalar’da bilinen en kapsamlı fotokapan çalışmasına başladık. Gezegenin en çetin dağlarına 180 fotokapan kurduk. Ve ilk bulutlu leopar görüntüsü ile efsane kedinin Himalayalar’daki varlığını kanıtladık. O anın heyecanını kelimelerle anlatmak çok güç...”
Bunları bana telefonda neredeyse ses tonunda sıfır heyecanla anlattı Dr. Özgün Emre Can.
Onunla ilk tanışmamız bundan yaklaşık on yıl önce bir oyun sırasında olmuştu. 1.60 m. boyunda, gözleri yaramaz bir çocuğun gözleri misali bakan kişinin ayı yakalayıp onlara GPS vericili tasma takan sayılı ekiplerden birinin lideri olduğuna önce inanamamıştım. Bir ayıyı gözlerimin önüne getirmiş, bir Dr. Özgün Emre Can’a bakmış, benimle dalga geçiliyor sanmıştım. Nasıl sanmayayım...
Terazinin bir kefesinde 200-300 kiloluk, memleketimizin en güçlü canlısı ayı, diğer kefesinde 60 kiloluk mülayim bir insan vardı.
Sonrasında kendisiyle yıllarca yakın çalışarak, araziye giderek, nasıl biri olduğuna, neler yaptığına bizzat şahit oldum.
Arazi aracındaki bir yığın malzemenin düzeninden ve temizliğinden disiplinini, bazen haftalarca bir tek ayıyı beklemesinden de ne kadar sabırlı olduğunu anladım. Onu tanıdıkça da bilimin çok çalışma ve sabır isteyen bir uğraş olduğunu kavradım.
Kendisi Türkiye’de ve yurtdışında çalışmalar yürütüyordu ve birlikte çalıştığımız kurumun büyük etobur uzmanıydı. Türkiye’deki çalışmalarının odağında ayı, kurt, sırtlan, leopar gibi türler vardı ve bu çalışmaların birçoğu kendi alanında ilk olma özelliğine sahip.
Kedilere alerjisi olan kedi uzmanı
Onunla ilgili en fazla şaşırdığım bir diğer an ise kedi, köpek tüylerine, ormandaki birçok bitkiye alerjisi olduğunu öğrendiğim zamandı. Bu şaşırtıcı olsa da diğer yandan da umut verici gelmişti bana. O an astronot olabileceğimi düşünmüştüm. Bunu kendisine de ifade ettiğimde “Çok ister ve çok çalışırsan neden olmasın” diye sinir bozucu bir ciddiyetle yanıt vermişti. Kaptan Cousteau’dan sonra hayatına yön veren ikinci önemli insanın Nobel ödüllü Albert Schweitzer olduğunu söylüyor Dr. Özgün Emre Can. Onun yazdıkları “Bir kitap okudum hayatım değişti” misali kendisine ilham vermiş: Lise yıllarında “Schweitzer’in ona Nobel Barış Ödülü kazandıran ‘Yaşama Saygı’ felsefesi ile tanıştım. O, modern yaşamdan vazgeçip Afrika’ya tıp doktoru olarak gidip hayatını insanlara ve hayvanlara yardım etmeye adamıştı. Olanaksızlıklar onu yıldırmamıştı. Hayallerinin peşinden koşacaklara da söyleyebileceğim yegâne şey bu. Sevdikleri işin peşinden koşsunlar.”
Yunanistan, Türkiye, Gürcistan, ABD, Romanya ve Nepal’de çalışmalar gerçekleştiren Dr. Can, alanındaki bilimsel otorite olan Uluslararası Ayı Araştırmaları Birliği (IBA) Yönetim Kurulu’nda yer alıyor ve Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) ‘Kurt, Ayı, Sırtlan, Geyik Uzman Grupları’ üyelikleri var. Yani bu türler hakkında dünyada söz sahibi sayılı uzmanlardan.
Dağlara gidince cesaretime şaşırıyorum
İlk seyahatiniz ne zaman oldu, neler hissettiniz?
- İlk seyahatimi 2014 yılında yaptım. Sıfırdan başlayıp bir ekip kurmak, kış şartlarında o dağlarda leoparları araştırmak bu alanda yapılabilecek en zor işlerden biri. Bunun baştan beri farkındaydım. Ama alana gidip dağların karşısına dikilince ben buna nasıl cesaret ettim diye sordum kendime.
Birazcık orada bulunmanın sizde yarattığı duygudan bahseder misiniz?
-Güneş battıktan sonra o günün hedeflerine ulaşmış olarak ve sağ salim sıcak bir şeyler yemek ve ayaklarınızı uzatabilmek harika bir duygu.
Oradayken tedirginlik, zor anlarınız oldu mu?
- Bu işler ekip işi. İyi bir ekip kurmak ve iyi bir ekip olarak kalabilmek çok çaba gerektiriyor. Fiziksel olarak tükendiğiniz anlar olabilir ama zihinsel olarak hep zinde olup doğru kararları vermek zorundasınız. İşin en zor kısmı sanırım bu.
İlk leoparı gördüğünüzde neler hissettiniz?
- Çetin arazi yapısı, bitki örtüsü, leoparların daha çok gece aktif olması ve insanlardan uzak durmaları nedeniyle kapalı bir ormanda leoparları gözlemlemek çok zor. Bunu ancak önünden bir canlı geçtiğinde otomatik olarak fotoğraf çeken fotokapanlar adını verdiğimiz özel makineler yardımıyla yapabiliyoruz. O şartlarda veri toplamanın tek yolu bu.
Bundan sonraki hedefleriniz?
- Doğrusu oturup, düşünüp hedefler koymuyorum kendime. Yol aldıkça hedefler kendiliğinden beliriyor sanırım. Son yirmi yılda kurt, ayı, leopar, bulutlu leopar ve kaplan türleri üzerine çalışmalar yaptım. Artık bir süre iğne yapraklı ıssız bir ormana gidip yaşadıklarımdan kalanları yazmak isterim.
En geniş fotokapan çalışması
Himalayalar’ın yüksek kesimlerindeki vahşi yaşam üzerine kapsamlı araştırmalar sınırlı. 10 kişilik bir ekiple ve yaklaşık 180 fotokapanla gerçekleştirilen çalışma Himalayalarda en kapsamlı olanı. Çalışma sayesinde bulutlu leoparların (Neofelis nebulosa) Himalayalar’ın yüksek kesimlerinde de yaşadığı keşfedildi. Bu sonuç daha önceleri türün yaşayamacağı düşünülen coğrafyalarda yeni araştırmaların önünü açacak. Ayrıca çalışma sayesinde alandaki leoparlar (Panthera pardus) üzerine kapsamlı veri toplandı. Dileyenler www.wildcru.org adresinden konu ile ilgili gelişmeleri öğrenebilirler.
Akrobatik ve çok nadir
Bulutlu leopar adını, postundaki beneklerin buluta benzemesinden alıyor. Daha çok tropik ormanlarda yaşıyor. Dünya’daki toplam sayıları bilinmese de giderek azaldığı kabul ediliyor. Diğer bir tehdit ise postları için avlanıyor olmaları. Ortalama 11 yıl yaşıyorlar. Her birey 30-40 kilometre karelik alana ihtiyaç duyuyor. Zamanlarının önemli bir kısmını ağaçlarda geçiriyorlar. Çok iyi birer tırmanıcı ve akrobatlar. Uzun kuyrukları dengelerini korumalarına yardımcı oluyor. Bu sayede ağaçlardaki maymunları ve kuşları avlayabiliyorlar. Diğer kedi türlerine göre hakkında çok az şey biliniyor.