Güncelleme Tarihi:
HGünün birinde o zamanlar birlikte olduğum kişiyle Bağdat Caddesi’nde yürüyoruz. Sokakta bir müzisyenin gitarıyla benim çok sevdiğim bir şarkıyı söylediğini duydum. Kız arkadaşıma sarıldım ve onunla dans etmeye başladım. Başlarda ne olduğunu anlamaya çalışan, hatta etraftaki kalabalıktan utanan kız arkadaşım bir süre sonra kendini bırakmış, kahkaha atarak dans etmeye başlamıştı. Şarkı bitince müzisyenin yanına gittim ve teşekkür ettim. Bizi gülümsettiği, bize hissetmeyi anımsattığı için... Kendisi de şaşkın ama keyifli bir biçimde bize teşekkür etti. “Müziği bunun için yapıyorum zaten... Ama buradaki insanlar müziğin değerini bilmiyorlar” dedi hafif sitemkâr bir dille. “Biz anladık sevgili dostum, uzun süre ayakta kalabilirsin, yorulabilirsin, istediğin saygınlığı göremeyebilirsin, para kazanamayabilirsin ama asla pes etme... Bizim gibiler için, aşktan vazgeçmeyenler için...” dedim. Gözleri doldu: “Bana o kadar değerli bir farkındalık kattın ki, teşekkürler...” diye bitirdi cümlesini...
O günden sonra Bağdat Caddesi’nde ve sahilde kendisini birkaç kez daha gördüm. Her gördüğümde iki şarkı arası birbirimize sarıldık ve özlem giderdik. Telefon numaralarımızı alıp vermedik ama çok garip bir dostluk vardı aramazdı. Örneğin, arkadaşlarımla sahile oturmaya giderken kendime su ve çikolata alıyorsam, ona da alırdım, olur da dostumla karşılaşırsak belki şarkı söylemekten boğazı kurumuştur diye...
TEMİZ BİR KALBİN VAR EVLAT!
O sıralar birlikte olduğum kişinin sağlık sıkıntısı vardı. Onunla beraber doktorlara gidiyor, bu zor sürecinde elimden geldiğince yanında olmaya çalışıyordum. Doktoru bundan etkilenmişti. Bir gün beni kenara çekip esprili bir dille “Çok temiz bir kalbin var evlat, o kadar temiz ki, .......’yı bu kadar sevmesem seni kendi kızıma isteyeceğim” demişti. Bir süre sonra artık biz doktorun oğlu ve kızı gibi olmuştuk. Bir akşam kız arkadaşım fenalaştı ve hastaneye koştuk. Doktorumuz derhal ameliyata girmesi gerektiğini söylediğinde ikimiz de şaşkındık. Ameliyathaneye el ele tutuşarak girdik. Ameliyathanenin kapısında beklerken kendi kendime soruyordum: “Babam, annem, babaannem yetmedi... Şimdi de kız arkadaşımı mı ameliyathanenin önünde beklemek zorundayım?”
Stresli geçen birkaç saatin sonunda beni içeriye aldılar ve kız arkadaşımın elini tuttum. Baygındı... Konuşa konuşa, saçlarını okşaya okşaya onun uyanmasını bekledim. Narkozun etkisi geçtikçe gözlerini açtı. Birbirimize sarılıp ağlamaya başladık.
HEPİMİZ MİSAFİR DEĞİL MİYİZ?
Birkaç ay sonra ilişkimiz kötüye gitmeye başlamıştı. Birbirimizi yıpratmaya, eskisi kadar mutlu edememeye başlamıştık. Sevgi yerini korkuya bırakmaya başladığında ilişkimiz artık sona ermişti. Her ne kadar birbirimizi seviyor olsak ve ortak bir kararla ayrılsak da kalbimde derin bir acı hissettiğimi hatırlıyorum.
Kalbimdeki acıyı dindirmek için sahile gitmeye karar verdim. Deniz kenarında oturmuş ağlıyordum. Son derece depresif bir ruh haline büründüğüm an uzaktan bir gitar sesi geldiğini işittim. Ayağa kalkıp sese doğru yürümeye başladım. Sesini tam ayırt edemiyordum ama o renkli gömleği nerede görsem tanırdım. Bu Ata’ydı! Yanına gittiğimde birbirimize sarıldık. Ata bir anda ağlamaktan şişmiş gözlerime baktı: “Metin ne oldu sana? 100 metre öteden ışıl ışıl parlayan bir adamdın. Bu ne hal?”
Anlatmaya başladım: “Ata’cım, seni ilk gördüğümüzde dans ettiğimiz kız arkadaşım var ya... Onunla ayrıldık... Bu süreç beni oldukça yordu. Biraz kalp sancısı çekiyorum.”
Cevabı karşısında gözyaşlarımın oluk oluk aktığını ama hayatımın en değerli derslerinden birini aldığımı hatırlıyorum: “Sevgili Metin’im. Hepimiz birbirimize misafir değil miyiz şu dünyada? Bazen bütün kalbinle misafirlik bitmesin istersin ama gitme zamanı gelmiştir!”
BENDE BU GÖNÜL OLDUKTAN SONRA
Aynı gün eve yürürken kız arkadaşımın doktoruna rastladım. İlişkimizin bittiğinin haberini almıştı. Çok üzgün bir ifadeyle: “Metin’ciğim haberi aldım, kahroldum. İnan o kadar yakışıyordunuz ki birbirinize” dedi.
Onun bu süreçteki desteğini asla geri ödeyemezdik: “Biz bir ayrılık kararı aldık. Birbirimize misafirliğimiz bitti. O benim için hâlâ çok değerli bir ruh. Onun hakkında en ufak kötü söz söyleyemem. Ama size bir şey söyleyeyim mi? Bende bu gönül olduktan sonra âşık olurum insanlara... Onarırım kalbimi, yürürüm aşk yolunda.... Madem misafir olduk dünyada bari misafirlik sürem geçsin aşkla” diye cevap verdim.
HAFTANIN KALP ADIMI
Bu hafta hiç tanımadığın birine gönlünden geçen bir farkındalığı sun. Karanlıkta kalmışsa eğer, anımsat ona kalbindeki hakikati... Hiç tanışmamış olsanız bile aslında görünmez bağlarla ‘bir’ olduğunuzu hatırlat ona. Unutma hepimiz birbirimize misafiriz aslında... Çal bir gönlün kapısını! Açan olursa eğer, yaşamaya değer bir ziyaret olur belki.
HAFTANIN KALP ATIMI
Hatırla... Nefes bile senin ciğerlerine misafirken, sen de bu dünyaya misafirsin aslında...
HAFTANIN MUTLULUK BİLİMİ
Cambridge Üniversitesi biyoloji ve Harvard Üniversitesi felsefe bölümlerinden mezun Dr. Rupert Sheldrake’in deneyine göre bir laboratuvardaki fareler belli bir labirentte yollarını bulmayı öğrendiklerinde başka bir yerdeki fareler bu işi daha kolay yapabilmektedir. Rupert Sheldrake bu süreci morfik rezonans olarak tanımlıyor: Sheldrake’e göre organizmaların geçmiş biçimleri ve davranışları, zaman ve uzayı aşan direkt bağlantılarla sonraki organizmaları etkilemektedir. Yaşam ve şuur hakkındaki birçok temel kavramımızı sorgulayan Sheldrake aslında hepimizin bilincinin birbirimize görünmez kordonlarla bağlı olduğunu kanıtlamaktadır.
Kaynakça: Yeni Bir Yaşam Bilimi-Morfik Rezonans/ Rupert Sheldrake/ Ege Meta Yayınları
HAFTANIN GÖNÜL SELAMI
Hak ettiğin saygınlığı görmeyebilirsin
Kafalarını çeviren insanlara şahit olabilirsin
Büyük paralar kazanamayabilirsin
Sen yine de vazgeçme Ata,
Giy yine o renkli gömleğini,
Al eline gitarını
Kapat gözlerini ve çalmaya devam et
Unutma ki dünyanın en kalabalık seyircisi
Bir gönülde eriyen iki âşıktır
Sen yine de vazgeçme Ata
Belki sokaktan geçen iki âşık
Senin sesinle meşk eyler
Kırılan kalbimi onardım Ata,
Defalarca âşık olup misafir ettim
Birbirinden değerli ruhları şu ufacık gönlüme,
Sen yine de vazgeçme Ata,
Bizim gibiler için...
Aşktan vazgeçmeyenler için...
‘Bir’lik için...