Güncelleme Tarihi:
Anayol üzerinde, sol tarafı işaret eden küçük tabelada ‘İncirlik’ yazıyor. Trafik ışıklarını geçiyoruz. Önümüzde bir cadde uzanıyor. Caddenin girişinde bir Atatürk büstü, arkasında terkedilmiş bir nöbetçi kulübesi, üzerindeyse kocaman bir tabela var: Adana Büyükşehir Belediyesi Sarıçam İlçesi İncirlik.
Yolun iki yanı terk edilmiş dükkânlarla dolu. Hepsinin tabelası İngilizce, üzerinde Amerikan bayrakları: Falcon Bar, Golden Scissors Tailoring, Larry’s Jewellery, Nigel’s Carpets... Hepsi bomboş. Hani rüzgârda savrulan ot yumağı da olsa, bir Western filminin setinde olduğumuzu düşüneceğiz.
Fakat genel manzaraya aykırı bir şey var; caddenin sonundaki devasa Türk bayrağı. Belli ki İncirlik’in bir ‘Amerikan üssü’ olmadığını ispatlamak için oraya konmuş. Türk bayrağını görünce Sebati Karakurt gülmeye başlıyor. “Bir yerde bu kadar büyük bir bayrak varsa, bir şeyin eksikliği vardır” diyor.
Bayrağın hikâyesini daha sonra öğreniyoruz. Üssün eski ana giriş kapısı bu noktada bulunuyormuş. Daha sonra kasabanın biraz daha ilerisine alınmış. Savaş karşıtları sürekli burada eylem yaptığı için esnaf bir bayrak yapılsın da gelenler buranın ‘Türk toprağı’ olduğunu anlasın istemiş. Önce allı pullu bir bayrak yapılmış. Rüzgâr kuvvetli esince pullar düşmeye başlamış. Tamir etmek de sürekli masraf... Pullu bayrak indirilmiş, yerine bugünkü tabela bayrağa geçmişler. İddiaya göre eylemler bu sayede azalmış.
1955 yılından beri İncirlik’te ticaret yapan Abdülkerim Estetik anlatıyor: “Gelip gelip sürekli ‘Go home’ diyorlardı. Burası Türkiye’nin toprağı. Ben istedim bayrağı. Kendi kendime ‘Ben de size ‘Go to Cehennem’ diyeceğim’ dedim.” Abdülkerim Bey, İncirlik Üssü’nü inşaat aşamasından beri biliyor. İnşaatı görüp yanından geçerken “İnşallah bana burada çalışmak nasip olur” diye dua edermiş. Tarsus Amerikan Koleji mezunu. Duaları kabul olmuş. Akaryakıt bölüm şefi olarak üste çalışmaya başlamış. Üssün karşısında bir dükkân açmış. İncirlik’in girişinde bir akaryakıt istasyonu almış. Amerikan arabalarını getirip Adana’da satmış.
O günden bu yana ticaretin içinde. Şimdi hayalet kasaba görünümünde olan İncirlik’teki açık birkaç dükkândan biri kendisine ait. “1960-90 arası burası Amerika gibiydi” diyor. O dönemde bütün subaylar İncirlik’te ev kiralayıp halkın arasında yaşıyormuş. 500’ün üzerinde dükkân, sayısız bar ve restoran varmış. Daha sonra güvenlik sebebiyle askerler üsteki lojmanlara taşınınca esnaf ilk darbeyi yemiş. 2003’te Irak tezkeresi Meclis’ten geçmeyince, Amerikan askeri sayısı da 7 binlerden binlere düşmüş. Sürekli müşteri kaybetmeye başlamışlar.
Abdülkerim Bey, AKP’li olmasına rağmen tezkere konusunda partisine kırgın. “Bülent Arınç çıkıp bir konuşma yaptı. Ona bağlı vekiller ‘hayır’ oyu kullandı. Türkiye çok şey kaybetti” diyor. Sonraki dönemde İncirlik’te tek tek kepenk kapatan esnaf Irak’taki yeni üslerin yanında dükkân açmaya başlamış. Abdülkerim Estetik, Irak’a gitmemiş. Tezkereye ‘hayır’ çıkmasına üzülen Estetik, Irak’a gitmemesini “Kanlı para kazanmak istemedim” sözüyle açıklıyor.
BİR DÖNEMİN KISMET KAPISI
Atilla Tokkuzun da Irak’a gitmeyen birkaç esnaftan biri. İncirlik’in en eski mağazalarından Big John’un sahibi. 12 yaşında çırak olarak girdiği mağazanın sahibi olmuş. Küçükken bir Amerikan subayı İngilizcesiyle dalga geçmiş. Hırslanıp, bütün aksanlarıyla öğrenmiş İngilizceyi. İncirlik’in en canlı dönemi ilkgençliğine denk gelmiş.
Bir şehir efsanesine dönen, ‘subaylarla evlenmek isteyen Türkler’ mevzuunu soruyorum. Doğruluyor: “Çok insan yeşil kart sahibi olmak için Amerikan askerleriyle evlendi. Kadınlar da erkekler de... Burada bir sürü bar vardı. Beyoğlu gibiydi. Oralarda tanışıyorlardı. Mesela komşum Zafer Bey, bir subayla evlendi. Bana da evlilik teklifi geldi ama kabul etmedim.”
Zaten evlilikler de her zaman istenildiği gibi sonuçlanmamış. Mesela bir askerle evlendikten sonra ABD’ye yerleşen bir kadın kısa süre sonra apar topar geri dönmüş. Çünkü evlendiği Amerikan askeri, mezarlık görevlisi babasının yanında mezarlığın içindeki bir konutta yaşıyormuş.
Yeni belediye yasası da İncirlik’e darbe vurmuş. 1974’te belediye olan İncirlik, 2009’da Sarıçam’a bağlanmış. Belediyedeki birçok çalışanın da üsle geçmişi var. Sarıçam Belediyesi’ni son seçimlerde MHP kazanmış. Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Şükrü Gedik, liseyi bitirdikten sonra bir süre üste elektrikçi olarak çalışmış. Körfez Savaşı sırasında İncirlik’in en hareketli günlerini yaşadığını söylüyor.
SADDAM BOMBALAYACAK!
O dönemi hatırlayanlar için Körfez Savaşı döneminin yeri ayrı. Gazeteci Basri Baş, üsse getirilen Patriot füzelerinin fotoğrafını nasıl çektiğini anlatıyor: “Askere görünmeden tel örgülerin yanından yürüdüm. Fotoğrafı çektikten sonra yakalanmamak için aynı yolu sürünerek döndüm.”
Bazıları Patriot’lar sebebiyle Körfez Savaşı sırasında “Burası en güvenli yer” diyormuş. Ama “Saddam İncirlik’i bombalayacak” haberi çıkınca Adana boşalmış.
Ömer Keleş, İncirlik Lisesi’nin eski müdürlerinden. 80 sonrasında İncirlik’te 500’e yakın evde Amerikalıların yaşadığını söylüyor. Tarımla uğraşan İncirlikliler ABD’lilerin ev kiralamaya başladığı dönemde kerpiç evlerde oturuyormuş. Sırf kiraya vermek için beton evler inşa edip bir süre daha kerpiç evlerde oturmaya devam etmişler. Keleş, müdürlük yaptığı dönemde subayları İngilizce dersi için okula getirdiklerini ama öğrencilerle yalnız bırakmadıklarını anlatıyor: “Kendi inanışlarını, görüşlerini çocuklara anlatmasınlar diye yanlarına bir nöbetçi öğretmen veriyorduk.” ,
CNN INTERNATIONAL BİLE CUMA BEY’E BAĞLI
İncirlik haberciler için de tam bir rekabet alanı. Pistten kaç uçağın kalkıp kaç uçağın indiğini bilmek temel mesele. Bunun için pisti gören bir yere konuşlanmak gerekiyor. Toptancılar Çarşısı’ndaki atölye ve fabrikaların terası en uygun yer. Pistin hemen yanında bulunan çarşının esnafı artık habercilerle akraba olmuş durumda. Hem bakkal hem çay evi işleten 25 yıllık esnaf Cuma Sarı, habercilerin gözü kulağı durumunda. Uçak mı kalktı, ajans hemen Sarı’yı arayıp bilgi alıyor. Kargo uçağı, insansız hava aracı, F16, hepsi hakkında bilgi sahibi. Körfez Savaşı’ndan beri bu işi yaptığı için konuya pek çok strateji uzmanından daha hâkim.
İncirlik, ABD’nin IŞİD operasyonlarıyla tekrar hareketlenince haberciler yine Cuma Sarı’nın kapısını çalmış. Pisti yakından görmek için Sarı’dan aldığımız tarifle bir turşu fabrikasına gidiyoruz. Fabrikanın sahibine terasa çıkmak istediğimizi söyleyince “Sıkıldım bu İncirlik’ten” diyor. Hangi gazeteden geldiğimizi soruyor. Terası açmayı kabul ediyor. Daracık bir demir merdivende, turşu kokusu ve biberlerin arasından terasa çıkıyoruz. Karşıdaki yoğurtçunun terasında da yerli ve yabancı birkaç gazeteci var. Şemsiyelerini açmış, uçak bekliyorlar.
MARATON, CADILAR BAYRAMI VE FESTİVAL HAVASI
İncirlik’ten manzaralar: Amerikan askeri yemin ediyor. Arkada ise Atatürk posteri ve Türk bayrağı (solda). Açık havada Cadılar Bayramı kutlaması ve değişmeyen süsü balkabakları (ortada). Askerler ve aileleri arasında her sene yarı maraton düzenleniyor. Manzaraya bakınca yarışın Adana’da yapıldığına inanmak zor.
35 KİŞİ ÇALIŞIYORDU ŞİMDİ BİR BAŞINA
En eski mağazalardan Big John’da bakır cezveden rehber kitaplara her şey var. Atilla Tokkuzun’un çırak olarak girdiği mağazada eskiden 35 kişi çalışıyormuş. İncirlik Lisesi’nin balosu her sene bu mağazanın üst katında yapılıyormuş. Şimdi mağazanın büyük kısmı boş. Duvarlar burayı ziyaret eden Amerikan futbolcuları, askerler ve birkaç sanatçının imzalı resimleriyle dolu. Bir de Atilla Tokkuzun’a ABD tarafından verilen teşekkür belgeleriyle...
TELEVİZYON DA SATTI 8 SİLİNDİR ARABA DA
İncirlik’in en eski esnafından Abdülkerim Estetik, üste çalışmanın avantajını kullanmış. ABD’den getirdiği arabaları Adana’daki, İstanbul’daki işadamlarına satmış. Üsteki bir Amerikan askerinden televizyon satın almış. Daha ortada TRT yokken, Beyrut, Şam’daki yayınları izliyormuş. Televizyonun ne olduğunu bilmeyen 1000 mahalleli arasında imza toplayıp valiliğe şikâyette bulunmuş. Vali de bahçede halka yayın yapma cezası vermiş.
İÇERİDE BAMBAŞKA BİR DÜNYA VAR
Bugün hayalet kasabaya dönmüş İncirlik ile hemen yanındaki üs arasında iki farklı hayat var. Üssün resmi sitesindeki fotoğraflara baktığınızda Adana’da çekildiğine inanmak pek mümkün değil. İncirlik’in az sayıdaki esnafı ‘içeride’ neler olduğunu az çok biliyor. Hemen hepsi üsse girmiş. “Hiçbir şeye ihtiyaçları yok. Süpermarketten kahveciye, okuldan terziye her şeyleri var” diyorlar.
Fiiliyatta öyle olmasa da İncirlik’in resmi statüsü bir Türk üssü olduğu yönünde. Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması’na göre İncirlik, NATO savunma planları çerçevesinde ABD kullanımına tahsis edilmiş Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir üs. Resmi internet sitesinde üsse yeni gelenler için Nasreddin Hoca’lı bir karşılama rehberi bulunuyor. Rehberde Amerikan Hava Kuvvetleri’nin 1955’ten beri İncirlik’i ‘ev’ olarak kabul ettiği anlatılıyor. Türk sivil ve askeri personelle iyi geçinmeleri salık verilen rehberde dışarıda yemek yiyeceklere hijyen konusunda Amerikan standartlarını beklememeleri uyarısı da var. Fotoğraflar ve sitedeki bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla içeridekiler için ABD konforu söz konusu.
Çocukları okula bırakan sarı otobüsler bile Hollywood filmlerindekiyle aynı. Gençlerin İncirlik beyzbol takımının antrenman fotoğrafları arkaplanda İncirlik’in apartmanlarıyla garip bir tezat oluşturuyor.
19-0’LIK TARİHİ MAÇ
İncirlik Üssü kurulduktan üç yıl sonra, ABD Ordu Milli Futbol Takımı bir maç için Adana’ya gelmiş. 30 bin kişinin önünde oynanan maç tarihi bir farkla bitmiş: 19-0. Nedense insanın aklına, moralleri düzelsin diye krikette Hindistan’a yenilen İngilizler geliyor.
Ortadoğu’nun en büyük nükleer silah merkezi
1954
İnşaatın tamamlanmasının ardından 27 Aralık 1954’te Türkiye’ye devredildi. Ama Amerikalılar tarafından kullanımına yönelik imtiyazlar 23 Haziran 1954’te bu devirden önce sağlanmıştı.
1960
Mayıs ayında Sovyet toprakları üzerinde bir Amerikan Lockheed U-2 casus uçağı düşürüldü. ‘Soğuk Savaş’ın en büyük krizlerinden biriydi. Uçağın İncirlik’ten havalandığı açıklandı. Sovyetler Birliği ve Türkiye karşı karşıya geldi.
1975
Kıbrıs Harekâtı’nın ardından Türkiye’ye silah ambargosu gündeme gelince Demirel Hükümeti, İncirlik’e ilişkin ABD’yle ortak anlaşmanın feshedildiğini açıkladı. Birkaç ay sonra ambargo hafifletilince yeni bir antlaşma imzalandı.
1990
ABD’nin Kuveyt’i işgal eden Saddam Hüseyin’e karşı operasyon merkezi İncirlik oldu. Türk siyaseti savaşa müdahil olma konusunda büyük bir tartışma yaşadı.
2003
ABD’nin Irak işgali ve Saddam Hüseyin’in düşürülmesi öncesinde İncirlik pazarlıkla gündeme geldi. Mart ayındaki tezkere kamuoyunun yoğun baskılarıyla Meclis’te onay alamadı.
2008
Selin M. Bölme’nin ‘İncirlik Üssü’ kitabına göre 2008 yılı itibarıyla üste 50-90 arasında B61 nükleer bomba bulunduğu iddia ediliyordu. Bu iddialar WikiLeaks belgelerinde de onaylandı.