Güncelleme Tarihi:
Sinema perdesine düşen gölge, sonsuza dek varlığını sürdürür... Belki de bu yüzden oyuncu denen meslek erbabı, üzerine bir kere geçirdiği bu bir tür nüfus kâğıdını hayatının sonuna kadar yanında taşımak durumundadır. Mesela futbolcular da ‘yıldız’ statüsündedir ama mesleklerinin bir doğası vardır; gün gelir futbol onları bırakır. Çünkü fiziksel kapasiteleri sanatlarını icraya izin vermez. İş sinema âlemine gelince tanım aralığı neredeyse bütün bir hayatı kaplar. Perde, sizi asla bırakmaz. Hele hele her daim ışıltılı iseniz... Geçen hafta 76 yaşında aramızdan ayrılan Pervin Par, işte o özel ışıltının, üzerinden eksilmediği yıldızlardandı. Ama mesleğini sonuna kadar sürdürmek istemedi. 1957’de başladığı oyunculuk serüvenine 1977’de son verdi ve 20 yıla sığdırdığı 79 filmle hem Yeşilçam tarihine hem de o dönemin sinema seyircisinin hatıralarına hoş bir sada bırakıp gitti...
İZMİR’DEN ÇIKTI YOLA...
MASUMİYETİN TEMSİLCİLERİNDENDİ
ATİLLÂ DORSAY (SİNEMA YAZARI)
Pervin Par’la birlikte sanki Yeşilçam’ın masumiyetinden de bir yaprak düştü. Özellikle 60’lı yılların unutulmaz filmlerinde tertemiz yüzü, saklı cinselliği ve kendine özgü oyun gücüyle önemli filmlere damgasını vurdu. ‘Haremde Dört Kadın’dan biri, ‘Gurbet Kuşları’nın İstanbul’a savurduğu taşralılardan biri, ‘Hudutların Kanunu’nda adaleti kendince sağlamaya çalışan ‘Dağlar haydutu’ Yılmaz Güney’in sevgilisi oldu. Hepsini de bize oynadığı kimliklere inandırarak... Benim onunla olan kişisel bir anım, 1968 ya da 69 yılında Sinematek Derneği’nin öncülüğüyle Bükreş’e yaptığımız ve dönemin filmlerini Pervin Par ve rahmetli sinema yazarı Tuncan Okan’la birlikte seyirciye sunduğumuz geziydi. Sinemadan çekildikten sonra hiç dönmedi, hatta SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) olarak kendisine vermeyi tasarladığımız ‘Onur ödülü’ne bile ilgi göstermedi ve İzmir’deki yeni çevresinden ayrılıp İstanbul’a gelmeyi reddetti.
AGÂH ÖZGÜÇ(SİNEMA TARİHÇİSİ)
Yeri doldurulamayacak
Kameranın sevmediği hiçbir oyuncu gerçek anlamda yıldızlaşamaz. Pervin Par kameranın en sevdiği kadın oyunculardandı. Yüksek fotojenisi, kendine özgü masum yüzü ve özellikle eskilerin deyişiyle o ‘hokka’ burnuyla... Sinemadaki en sadık destekçisi de usta yönetmenlerimizden Atıf Yılmaz’dı. Tüm bu temel özelliklerine karşın Pervin Par’ın 1960’lı yıllar sinemamızda yerini bulduğu söylenemez... Bunun nedenleri kuşkusuz uzun bir yazı konusu ama yine de ne kadar atlansa dahi, o yeri doldurulamayacak bir Yeşilçam yıldızıydı. Kimse merak etmesin, ‘Gurbet Kuşları’, ‘Gelinin Muradı’ ve ‘Haremde Dört Kadın’ gibi yarına kalıcı filmleriyle, mütevazı ama son derece etkileyici bir oyuncu olarak tarihe not düşecektir...