Güncelleme Tarihi:
Başarılı bir işadamı bana mutsuz olduğunu anlatıyordu. Şikâyetini sorduğumda fizyolojik birkaç sıkıntının yanında aslında depresyonda olduğunu belirtti. Mutsuzluğunun nedenini anlatmasını istediğimdeyse aslında neden mutsuz olduğunu çok iyi bildiğini söyleyip durdu.
Adam uzun uzun kendi analizini ve vardığı sonuçları anlatırken sözünü kestim:
- Yaklaşık 50 dakikadır kendi mutsuzluğunu analiz edip nedenlerini anlatıyorsun. Ama bunun çözümü için hiçbir adım atmıyorsun.
- Metin, önce problemin nereden kaynaklandığını bulup ancak ondan sonra çözüm için uğraşmak gerekir.
- Kaç senedir depresyondasın?
- Yaklaşık 7 yıl.
- Psikolojik yardım aldın mı?
- Gerek yok. Onların bana söyleyeceği her nedeni ben de biliyorum.
- Peki bunu bilmek seni iyileştirdi mi?
İnsanlar soruna o kadar çok odaklanıyorlar ki çözüme körleşiyorlar. Sorunu görmek, ardından hızla çözüme odaklanmak daha iyi bir yol aslında... Şimdi bazılarınız “İyi de mutlu değiliz ki gülelim” diye içinden geçiriyordur. Ama Uzakdoğu’da bir laf vardır:
“Gülümsemek için mutlu olmayı beklersen hayat boyu gülümseyecek fırsatı bulamayabilirsin.”
BİR GÜN DAHA YAŞA, BİRAZ DAHA TIRMALA
Bir garsonun pazar günü hikâyesi...
O gün her zamankinden kötü bir şekilde yataktan kalkmıştım. Tuvalete gidip aynaya baktığımda artık mutsuzluktan parıldamayan gözlerimi gördüğümde aynadaki kendime sordum: “Neden?”
Elim önceden şiir yazdığım bir kâğıda çarptı. Eğilip yerden aldım...
“Bir gün daha yaşa / Biraz daha tırmala/ Yaşamak için bir neden daha bul” diye başlıyordu.
BU İNSANLARIN DERDİ YOK MU?
Her günkü kadar amaçsız ve kasvetli bir gündü... Dışarı çıkıp vapura yürümeye başladım. Sokakta bir kafede oturan birisi önündeki gazeteyi masanın üzerine koydu ve bir anda göz göze geldik. Onu rahatsız ettiğim düşüncesiyle tam kafamı çevirmeye hazırlanırken karşımdaki bana içten bir gülümsemeyle karşılık verdi. Ona zoraki bir gülümsemeyle cevap verdim. Gözlerim doluyken içten bir gülümseme kolay olmuyordu.
Vapura binip zar zor oturacak bir yer buldum. Somurtarak karşımda oturan kişinin okuduğu gazetedeki haber başlıklarına bakıyordum. Bir anda gazeteyi kucağına yaslayıp bana gülümsemeye başladı. İçimden “Bu insanların hiç dertleri yok galiba” desem de gülümseyerek karşılık verdim. Restorana gittiğimde patronum gazete okuyordu. Oldukça huysuz bir mizacı olduğu için ona görünmeden mutfağa geçmek için atıldım. Bir anda gazeteyi kıvırdı ve gülümseyerek “Günaydın” dedi. Gülümseyerek kendisine karşılık verdim. İçeride hazırlıkları yaparken “Güzel bir gün olacak sanki” diye geçirdim... Dışarı çıkıp masadaki bir müşteriye kahvaltısını verirken kadın önündeki gazeteyi sandalyenin üzerine bırakıp ışıl ışıl bir gülümsemeyle “Günaydın” dediğinde kendimi kontrol edemeyip gülümsemeye başladım.
GAZETEDEKİ O YAZI
Anlayamadığım bir şekilde bugün insanlar daha güler yüzlüydü... Pazar günü insanlar daha mutlu olurlardı ama bugün sanki biraz farklıydı. İşimden geri dönerken şaşkın ama keyifli biçimde etrafıma bakıyordum. Vapurda yanı başımda okunup bırakılmış bir gazetenin pazar ekini gördüm. Alıp sayfaları karıştırmaya başladım. “Mutsuz olduğun için gülümse” adlı bir yazı ilgimi çekti. Yazı bittiğinde yavaşça gazeteyi aşağı indirdim. Karşımda gözlerinden yaşlar akan genç bir kız duruyordu. Gözlerine baktım ve insan ırkının din, dil, ırk farkının ötesindeki sevgisinin ürününü, içten bir gülümsemeyi ona hediye ettim... Önce şaşırdı, sonra gözyaşlarını silip gülümsemeye başladı.... Gazeteyi aldım ve kızın kucağına koymak için eğildim. “Bu yazıyı oku, ne yapacağını bileceksin” dedim. Bir anda onun parıldayan gözlerinde kendi yansımamı gördüm... Artık benim gözlerim de parıldıyordu!
Vapurda yürürken kendi kendime bir kahkaha patlattım. İçimden “Mutsuz olduğun için gülümse” diye mırıldandım. Ne kadar aptalca, ne kadar bilgece....
HAFTANIN GÖNÜL SELAMI
Kızıl damarım tutup her inat ettiğimde
Beni gülümsetip kalbimi yumuşatan
Her sinir krizi geçirdiğimde
Zihnimi sevgiyle teslim alan
Yoğun bakımdayken bile gülümsediğinde
Bana en değerli hayat dersini veren
Her yıkım haberi alıp yere kapaklandığımda
Gülümseyip beni ayağa kaldıran
Cehenneme dönmüş yaşamımı
Gülümseyerek cennetime çevirmeyi öğreten
En iyi dostum babam...
Dünyanın tüm vahşetine rağmen
Yüzümde aptalca bir gülümseme
Gözlerimde sönmeyen umut
Kalbimde öğrettiklerin
Aşk ‘yol’undan vazgeçmedim baba
Pes etmedim
Bilesin istedim...
“Hayat seni güldürmüyorsa, espriyi anlamamışsın demektir.” Anton Çehov
HAFTANIN KALP ADIMI
Bu yazıyı okuduğuna göre benden bir gülümseme borç aldın. Şimdi bunu insanlığa ödeme zamanı.
Gazeteyi aşağı indir ve gülümse.... Neden arama, sadece o yüz kaslarını hafifçe uyar ve kasılsınlar. Eğer zihnin illa bir neden ararsa, kalbin attığı için gülümse, nefes aldığın için gülümse, sevdiğin insanlar için gülümse, var olduğun için gülümse... Eğer yukarıda yazılanlar senin için geçerli değilse, işte o zaman çözüme odaklan Ve “mutsuz olduğun için gülümse.”
HAFTANIN KALP ATIMI
“Zihnin mutsuzluk yanılsaması gönülden bir gülümsemeye boyun eğdiğinde insanoğlu mutlu olmayı öğrenecek...”
HAFTANIN MUTLULUK BİLİMİ
Gülümseyince vücudumuz ‘endorfin’ adlı mutluluk hormonunu salgılar. Bu hormon, hem fizyolojik ağrıyı hem de psikolojik acıyı daha az hissetmemizi sağlar.
Bir araştırma, insanların 1950’li yıllarda günde ortalama 18 dakika gülerken bu sürenin günümüzde 6 dakikaya düştüğünü söylüyor. Yetişkinlerin günde ortalama 60, çocuklarınsa 500 kez güldüğü ve bir gülüşün ortalama
6 saniye sürdüğü araştırmacılar tarafından saptanmış.